Quantcast
Channel: Edebiyat | ListeList.com
Viewing all 457 articles
Browse latest View live

Farklı Zevk ve İhtiyaçlara Uygun En Güzel Kitaplık Modelleri

$
0
0

Hem evinize renk katan hem de kitaplarınızı sergilemenize imkan tanıyan kitaplıklar, evinizin havasını değiştirmenin en güzel yollarından biri. Eğer siz de evinizde küçük ama etkili değişiklikler yapmak istiyorsanız doğru yerdesiniz! En güzel kitaplık modelleri listesinde sizler için araştırdık ve çok satan modelleri sizler için seçtik. İşte evinizi kalabalık bir görüntüden kurtaracak en kullanışlı kitaplık modelleri ve fiyatları…

1. WorldWooden 3’lü Halatlı Raf Kitaplık


En sevilen kitaplık modellerinden biri olan halat kitaplık, birçok farklı alanda da kullanılabiliyor. İster bahçenize ister evinize ister balkonunuza asabileceğiniz bu kitaplık, muhteşem bir atmosfer yakalamanıza yardımcı oluyor. Halat kitaplığı ister kitaplarınız ister dekoratif objeleriniz için kullanabilirsiniz. Ürüne ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

2. Eyibil Mobilya Asya 5 Raflı Modern Kitaplık


Klasik kitaplık modellerinden biriyle devam edelim! Hemen hemen her dekorasyona uyum sağlayacak beyaz kitaplıklar, sadelik isteyenler için harika. Üstelik Asya 5 Raflı Modern Kitaplık, geniş ölçüleri sayesinde rahat bir kullanım sunuyor. İster salonunuzda ister odanızda kullanabileceğiniz bu model, dekoratif objeler için de harika. Ürüne ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

3. Kzy Mobilya Metal Kitaplık 5 Raflı


Biliyorsunuz ki endüstriyel tasarımlar son yıllarda epey popüler. Haliyle endüstriyel kitaplıklar da fazlasıyla seviliyor. Eğer siz de metalle ahşabın buluşmasını sevenlerdenseniz bu kitaplık tam size göre! İki farklı rengiyle evinizin her köşesine uyacak bu metal kitaplık, bitkiler ve objeler için de harika. Ürüne ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

4. Sanal Mobilya Cokko


1. kalite malzemeden üretilen Cokko kitaplık, basit ama şık tasarımlar sevenlere geliyor! Ceviz rengiyle kalbinizi çalacak bu kitaplık, kitaplarınızı ve objelerinizi sergilemek için harika. Ürüne ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

5. Platinreyon Platin Küp Kitaplık


Salonunuza renk katacak bu parça, hem kitaplık hem de dekoratif amaçlı kullanılabiliyor. Hatta çeşitli kutular ve sepetler kullanarak raflara renk katmanız da mümkün. Mumdan objeye, kitaptan bitkiye, dilediğiniz eşyaları sergileyebileceğiniz bu raflar; salonlar ve geniş odalar için oldukça ideal. Ürüne ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

6. WorldWooden Ahşap Doğal Masif 5 Katlı Raf Kitaplık


Masif ahşap aşıklarını buraya alalım! Endüstriyel tasarımın en popüler örneklerinden olan bu masif kitaplıklar, salonunuza farklı bir hava katmak için oldukça ideal. İster kitaplarınızı ister dekoratif objelerinizi sergileyebileceğiniz bu kitaplıklara bayılacaksınız. Ürüne ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

7. Wood House Kardelen


Eğer evinizde geniş bir alanınız varsa ve bu alanı şık bir kitaplıkla doldurmak istiyorsanız sizleri buraya alalım! Kardelen kitaplık sayesinde salonunuzda şık bir köşe oluşturabilirsiniz. Üstelik geniş rafları sayesinde dilediğiniz objeyi ve kitabı sergilemeniz de mümkün. Ürüne ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

8. Ofisbazaar Tree Kitaplık


Basit el aletleriyle kolayca kurabileceğiniz Tree kitaplık, farklı bir model arayanlar için oldukça ideal. Klasik kitaplık modellerinden sıkıldıysanız bu tip farklı kitaplık modellerine bir şans verebilirsiniz. Fazla yer kaplamayacak bu ürün, küçük evler için de ideal. Ürüne ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

9. Sanal Mobilya Beyaz Resital Kitaplık

kitaplık modelleri
Eğer dar bir alanınız varsa bu durum kitaplık kullanmanıza engel değil! Resital kitaplık sayesinde siz de evinizdeki dar alanları değerlendirebilir, odaların havasını değiştirebilirsiniz. Üstelik beyaz rengi sayesinde evinizin her köşesine uyacağına eminiz. Ürüne ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

10. WorldWooden Duvara Monte Kitaplık

kitaplık modelleri
Listemizdeki en popüler kitaplık modellerinden biri olan duvara monte kitaplıklar, farklı bir atmosfer yakalamak isteyenler için harika. Hem şık hem de sade bir görüntü sunan bu kitaplıklar, dekoratif objelerinizi ve bitkilerinizi sergilemek için de harika. Ürüne ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

11. Dekorister Venita Köşe Kitaplık

kitaplık modelleri
Farklı kitaplık modelleri arayanlar buraya! Venita köşe kitaplıklar, evinizdeki köşeleri değerlendirmenin en güzel yollarından biri. Üstelik kurulumları da oldukça kolay. Ürüne ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

12. Monte Sehpa Cube Kitaplık

kitaplık modelleri
İster odalarda ister salonlarda kullanabileceğiniz cube kitaplıklar, farklı renkleriyle kalbinizi çalacak! Kutu ve sepetlerle kullanabileceğiniz bu model, yalnızca kitaplık olarak kullanılmak zorunda da değil. Dilerseniz kitaplık, dilerseniz raf sistemi olarak kullanabileceğiniz cube kitaplıklar, listemizin en sevilen kitaplık modelleri arasında. Ürüne ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

13. Mimilos R2

kitaplık modelleri
Kısıtlı bir alana sahip olanlar buraya! Bir kitaplık satın almak istiyorsunuz ancak evinizde yeterli alan bulunmuyor mu? O zaman Mimilos R2 tam size göre! Masaların, tezgahların üzerine yerleştirebileceğiniz bu kitaplığı duvara monte etmeniz de mümkün. Kitapların yarattığı kargaşayı ve dağınıklığı ortadan kaldırmanıza yardımcı olacak bu ürüne bayılacaksınız! Ürüne ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

14. Mavera Mobilya Metal Kitaplık

kitaplık modelleri
Dayanıklı yapısıyla uzun yıllar kullanıma uygun olan bu model ise antika aşıklarına geliyor! Gold metal ayakları sayesinde evinizde farklı bir atmosfer yaratacak olan bu kitaplığı ister kitaplık ister raf sistemi olarak kullanabilirsiniz. Şık tasarımıyla dikkat çeken ürün, evinizin havasını değiştirecek! Ürüne ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.


Çocuklara Koronavirüsü Anlatmak İsteyenler İçin: “Benim Kahramanım Sensin: COVID-19 ile Savaşan Çocuklar” Hikaye Kitabı

$
0
0

Tüm dünya oldukça zorlu bir süreçten geçiyor. Her yaştan insan içinde bulunduğumuz olağanüstü duruma alışmaya ve bu durumun beraberinde getirdiği soru işaretleriyle savaşmaya çalışıyor. Şüphesiz ki bu durumun en çok zorladığı grup çocuklar. Onlar etraflarındaki ani değişimi, onları bekleyen riskleri ve uymak zorunda oldukları kuralları anlamakta zorlanıyorlar. Bu nedenle çocukların içinde bulundukları durumu anlamalarını, korkmamalarını ve travmatik olaylar yaşamamalarını sağlamak oldukça önemli. İşte tam bu amaçla yola çıkan ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve Save the Children kuruluşları da dâhil olmak üzere, insani yardım sektöründe faaliyet gösteren 50’yi aşkın kuruluş bir hikaye kitabı hazırladı. “Benim Kahramanım Sensin: COVID-19 ile Savaşan Çocuklar” başlıklı hikâye kitabında hayali bir karakter olan Ario; çocuklara kendilerini, ailelerini ve arkadaşlarını koronavirüsten nasıl koruyabileceklerini açıklıyor ve her şeyin hızla değiştiği bu ortamda olumsuz duygularıyla nasıl başa çıkacaklarını anlatıyor. Siz de çevrenizdeki çocuklara bu hikayeyi okuyarak içinde bulunduğu süreci anlamasına yardım edebilir ve korkularını giderebilirsiniz…

6-11 yaş aralığındaki çocuklar için ideal olan bu hikayenin ilk aşamalarında, dünyanın dört bir yanından 1700’i aşkın çocuk, ebeveyn, bakım veren kişi ve öğretmen COVID-19 ile nasıl başa çıktıklarını paylaştı. Bu paylaşımlardan faydalanan yazar ve illüstratör Helen Patuck, proje ekibi ile birlikte, hikâyenin ve hikâyedeki mesajların farklı çevrelerden ve kıtalardan gelen çocuklar için anlamlı olmasını sağladı.

1.


Annesi Sara’nın kahramanıydı çünkü o hem dünyanın en iyi annesi hem de dünyanın en iyi bilim insanıydı. Ama Sara’nın annesi bile korona virüse bir ilaç bulamıyordu.

Sara annesine “COVID-19 neye benziyor?” diye sordu.

“COVID-19 ya da korona virüs bizim göremeyeceğimiz kadar küçük.” dedi annesi. “Hasta insanların öksürükleri, hapşırıkları ile ve çevrelerindeki insanlara ya da eşyalara dokunmaları ile bulaşıyor. Hasta insanların ateşi çıkıyor, öksürüyorlar ve bazen de nefes alırken zorlanıyorlar.”

Sara “Yani göremediğimiz için onunla savaşamaz mıyız?” diye sordu.

“Onunla savaşabiliriz.” dedi annesi. “İşte bu yüzden senin güvende olmana ihtiyacım var. Virüs çeşit çeşit insana etki ediyor ve herkes onunla savaşta bize yardım edebilir. Çocuklar özeldir ve onlar da yardım edebilir. Sizlerin güvende olması hepimiz için çok önemli. Sen benim kahramanım olabilirsin!”

2.


Sara o gece yatağında uzanırken hiç de bir kahraman gibi hissetmiyordu. Üzgündü. Okula gitmek istiyordu ama okulu kapalıydı. Arkadaşlarını görmek istiyordu ama bu güvenli değildi. Sara, korona virüsün dünyayı korkutmaktan vazgeçmesini istedi.

Gözlerini kapatırken kendi kendine “Kahramanların süper güçleri olur.” dedi. “Benim neyim var ki?”
Bir anda karanlıkta tatlı bir ses adını fısıldadı.

“Kim var orada?” dedi Sara.

“Kahraman olmak için neye ihtiyacın var?” diye sordu ses.

“Dünyadaki bütün çocuklara kendilerini nasıl koruyacaklarını anlatmanın bir yolunu bulmalıyım, böylece onlar da diğer herkesi koruyabilirler…” dedi Sara.

“Peki, bunun için benim ne olmama ihtiyacın var?” diye sordu ses.

“Uçabilen bir şeye ihtiyacım var… Yüksek sesli bir şeye… Ve yardım edebilen bir şeye!” Bir anda bir ıslık sesiyle birlikte, ay ışığının içinden harika bir şey odaya adım attı.

3.


Sara nefesi kesilerek “Sen de nesin?” diye sordu.

“Ben Ario” dedi.

“Daha önce hiç Ario görmemiştim” dedi Sara.

Ario “Aslında her zaman buradaydım” dedi. “Ben senin kalbinden geliyorum” diye ekledi.

Sara “Eğer sen benimleysen… O zaman dünyadaki bütün çocuklara korona virüsü anlatabilirim.” dedi. “Bir kahraman olabilirim! Ama bekle, Ario, korona virüs varken seyahat etmek güvenli mi?”

“Yalnızca benimleyken güvenli, Sara” dedi Ario. “Benimle birlikteyken hiç bir şey sana zarar veremez.”

4.


Ve böylece Sara, Ario’nun sırtına atladı ve birlikte pencereden çıkıp gece vakti gökyüzünün içine doğru yükseldiler. Yıldızlara doğru uçtular ve Ay’a selam verdiler.

5.


Güneş yükselirken, bir grup çocuğun oynadığı, piramitleri olan çok güzel bir çöle indiler. Çocuklar sevinçle bağırdılar ve Ario ile Sara’ya el salladılar.

Çocuklardan biri “Hoş geldiniz, Ben Salem!” dedi. “Burada ne yapıyorsunuz? Üzgünüm, çok yaklaşamayız, en az bir metre uzakta durmalıyız.”

“İşte biz de bu yüzden buradayız!” diye cevap verdi Sara. “Ben Sara ve bu da Ario. Biz çocukların komşularını, arkadaşlarını ve ailelerini korona virüsten koruyabileceğini biliyor muydunuz?” dedi ve tam “Bunun için hepimiz…” diye devam edecekken…

Salem gülümseyerek “Ellerimizi su ve sabunla yıkamalıyız!” dedi. “Biliyoruz, Sara. Ayrıca hastaysak dirseklerimizin içine öksürmeliyiz ve insanlarla tokalaşmak yerine el sallamalıyız. Dışarı çıkmamaya çalışıyoruz ama çok kalabalık bir şehirde yaşıyoruz… Herkes evinde kalamıyor.”

“Hımm, belki bu konuda yardım edebilirim.” dedi Ario. “Korona virüsü göremezler ama… Beni görebilirler! Hadi atlayın, ama lütfen iki ayrı kanadıma oturun. Birbirlerinden en az bir metre uzaklar!”

6.


Ario iki ayrı kanadında Salem ve Sara ile gökyüzüne yükseldi. Kükreyerek ve şarkı söyleyerek şehrin üzerinde uçtu! Salem sokaklardaki çocuklara:

“Hadi! Gidin, ailelerinize evlerde daha güvende olduğumuzu söyleyin! Birbirimizi korumanın en iyi yolu evlerimizde kalmak!” diye bağırdı.

İnsanlar gördükleri karşısında çok şaşırmışlardı. Onlara el salladılar ve evlerine girmek konusunda anlaştılar.

7.


Ario gökyüzünde çok yükseklere doğru kanat açtı. Salem sevinçle çığlık atıyordu. Bulutların arasındayken yanlarından bir uçak geçti ve uçaktaki yolcular şaşkınlıkla onlara baktı.

Salem “Yakında, en azından bir süreliğine, insanların seyahat etmeyi bırakmaları gerekecek.” dedi. “Dünyanın her yerinde sınırları kapatıyorlar ve hepimiz sevdiğimiz insanlarla olduğumuz yerde kalmalıyız.”

Sara “Çok fazla şey değişiyor” dedi. “Bu bazen beni biraz korkutuyor.”

“Değişen şeylerin olması korkutucu ve kafa karıştırıcı olabilir Sara.” dedi Ario. “Korktuğumda çok yavaş nefes alırım- ve dışarı ateş üflerim!”
Ario ağzından çok büyük bir ateş topu fırlattı! “Korktuğunuzda nasıl rahatlarsınız?” diye sordu Ario.

8.


Sara “ Yanında kendimi güvende hissettiğim birini düşünmeyi seviyorum.” dedi.

“Ben de.” dedi Salem “Kendimi güvende hissetmem için bana yardım eden herkesi düşünürüm, mesela büyükannem ve büyükbabam. Onları özlüyorum. Onlara korona virüs bulaştırabileceğim için onlara sarılamıyorum. Eskiden her hafta sonu görüşürdük ama şimdi onları korumamız gerektiği için görüşemiyoruz.”

Sara arkadaşına “Onları arayabiliyor musun?” diye sordu.

“Evet, tabi!” dedi Salem. “Beni her gün arıyorlar ve ben de onlara evde neler yaptığımızı anlatıyorum. Onlarla konuşmak beni de onları da daha iyi hissettiriyor.”

“Sevdiğimiz insanları şimdi göremediğimiz için özlememiz çok normal.” dedi Ario. “Onları ne kadar önemsediğimizi gösteriyor. Başka kahramanları görmek size daha iyi hissettirir mi?”

Sara ve Salem “Evet, lütfen!” diye bağırdı. Ario “Harika! Arkadaşım Sasha’nın çok özel bir süper gücü vardır.” dedi. “Hadi gidelim!”

9.


Ve böylece yeryüzüne doğru alçaldılar ve küçük bir köye indiler. Bir kız evinin dışında çiçek topluyordu. Ario’yu ve kanadında oturan çocukları görünce bir kahkaha attı.

“Ario!” diye bağırdı kız. “En az bir metre uzakta kalmamız gerekiyor, bu yüzden size bir kucaklama gönderiyorum! Ne yapıyorsunuz burada?”

“Sasha, kucaklamanı sen söyler söylemez hissettim.” dedi Ario. “Ne kadar değer verdiğimizi göstermek için kelimelerimizi ve davranışlarımızı kullanabilmemizi çok seviyorum. Arkadaşlarımın da senin süper gücünü öğrenmelerini istedim.”

“Benim süper gücüm nedir?” dedi Sasha. “Ailende bir kişi hastalandığından beri korona virüsü hiç kimseye bulaştırmamak için evde kalıyorsun.” dedi Ario.

“Evet, hasta olan benim babam ve tamamen iyileşene kadar yatak odasında kalacak.”

10.

Benim Kahramanım Sensin: COVID-19 ile Savaşan Çocuklar
“Ama o kadar da kötü değil! Oyunlar oynuyoruz, yemek yapıyoruz, bahçemizde zaman geçiriyoruz ve hep birlikte yemek yiyoruz. Erkek kardeşlerimle, ayak parmaklarımıza dokunup dans ediyoruz. Kitap okuyoruz ve böylece öğrenemeye devam edebiliyorum çünkü bazen okulu özlüyorum. Evden çıkmamak ilk başta biraz tuhaf hissettiriyordu ama şimdi normal geliyor.”

“Bu her zaman kolay değil Sasha.” dedi Ario. “Evdeyken eğlenmek ve sevdiklerinle iyi anlaşmak için yollar buluyorsun. İşte bu yüzden benim kahramanımsın!”

“Hiç ailenle kavga ediyor musun?” diye sordu Salem.

“Bazen kavga ediyoruz.” dedi Sasha. “Daha sabırlı, daha anlayışlı ve ayrıca özür dileme konusunda çok daha hızlı olmamız gerekiyor. Bu gerçek bir süper güç çünkü hem kendimizi hem de başkalarını iyi hissettirebiliyor. Benim ayrıca biraz yalnız kalmaya da ihtiyacım oluyor. Tek başıma şarkı söylemeyi ve dans etmeyi seviyorum! Ve bazen arkadaşlarımı arayabiliyorum…”

“Peki, ama Ario, ya evinden uzakta olan ya da hiç evi olmayan insanlar?” diye sordu Sara.
“Bu harika bir soru Sara!” dedi Ario. “Hadi gidip öğrenelim.”

11.


Ve böylece Sasha’yla vedalaşıp tekrar havalandılar. Denizle çevrili bir adaya inerlerken, hava biraz ısınmıştı.

12.

Benim Kahramanım Sensin: COVID-19 ile Savaşan Çocuklar
Orada insanlarla dolu bir kamp gördüler. Onları bir kız gördü ve uzaktan el salladı.
“Selam Ario, seni yeniden gördüğüme çok sevindim!” dedi kız. “En az bir metre uzakta kalmaya çalışıyoruz, bu yüzden seninle buradan konuşacağım. Ama arkadaşlarınla tanışmayı çok isterim! Benim adım Leila!”

“Merhaba Leila! Ben Sara ve bu da Salem” diye cevap verdi Sara. “Sanırım kendinizi korona virüsten korumaya çalışıyorsunuz. Peki, başka neler yapıyorsunuz?”

“Ellerimizi su ve sabun ile yıkıyoruz.” diye cevap verdi Leila.

Salem “Peki dirseklerinizin içine mi öksürüyorsunuz?” diye sordu.

“Nasıl olduğunu bize de gösterebilir misiniz?” diye sordu Leila ve Salem de onlara gösterdi.

“Biz hepimiz cesur olmaya çalışıyoruz ama beni endişelendiren bir şey var.” dedi Leila. “Bu konuda sizinle konuşabilir miyim? Birinin hastalanıp öldüğünü duydum ve bu beni çok korkuttu. İnsanların korona virüs yüzünden ölebilecekleri doğru mu?”

13.

Benim Kahramanım Sensin: COVID-19 ile Savaşan Çocuklar
Ario derin bir iç çekti ve devasa poposunun üzerine oturdu.
“Evet, küçük kahramanlar, bu biraz garip.” dedi Ario. “Bazı insanlar hiç hasta hissetmeyebilir ama bazı insanlar çok hastalanır, hatta bazıları ölebilir. İşte bu yüzden yaşlılara ve başka hastalıkları olanlara karşı çok daha dikkatli olmalıyız çünkü onlar daha kolay hasta oluyorlar. Bazen çok korktuğumuzda ya da güvende hissetmediğimizde, güvende hissettiğimiz bir yeri hayal etmek yardımcı olabilir. Bunu benimle denemek ister misiniz?”

Bunu bütün çocuklar kabul etti ve sonra Ario onlardan gözlerini kapatmalarını ve kendilerini güvende hissettikleri bir yeri hayal etmelerini istedi.

“Kendinizi güvende hissettiğiniz bir anıya ya da bir ana odaklanın.” dedi Ario.

Daha sonra onlara güvenli yerlerinde ne gördüklerini, ne hissettiklerini ve nasıl bir koku aldıklarını sordu.

Güvenli yerlerine davet etmek istedikleri özel biri olup olmadığını ve onunla ne konuşabileceklerini sordu.

“Üzgün ya da korkmuş hissettiğiniz her zaman güvenli yerinize gidebilirsiniz.” dedi Ario. “Bu sizin süper gücünüz, onu arkadaşlarınız ve ailenizle paylaşabilirsiniz. Ayrıca benim ve birçok başka insanın da size değer verdiğini unutmayın. Bu da size yardımcı olacak.”

14.

Benim Kahramanım Sensin: COVID-19 ile Savaşan Çocuklar
“Hepimiz birbirimize değer verebiliriz.” dedi Leila.

“Çok doğru, Leila.” dedi Ario. “Nerede olursak olalım, birbirimize değer verebiliriz. Son yolculuğumuzda bize katılmak ister misin?”

Leila, Ario ve yeni arkadaşlarıyla yolculuk etmeye karar verdi. Sara, Leila da onlarla olduğu için çok mutluydu çünkü bazen birbirimize destek olmamız gerektiğini biliyordu. Sessizce, hiç bir şey konuşmadan uçtular ama yine de Leila yeni arkadaşlarının ona çok değer verdiğini biliyordu.

15.


Yavaş yavaş karlı dağlar görünmeye başladı ve Ario küçük bir köye indi. Birkaç çocuk bir dere kenarında oynuyordu.
Çocuklardan biri el sallayarak “Ario!” diye bağırdı.

“Merhaba Kim” dedi Ario. “Arkadaşlar, daha önce korona virüsü olan ve şimdi iyileşen bazı arkadaşlarımla tanışmanızı istiyorum.”

“Nasıl bir histi?” diye sordu Salem.

“Öksürüyordum ve bazen çok sıcaklık hissediyordum. Ayrıca çok yorgundum ve birkaç gün hiç oyun oynamak istemedim.” dedi Kim. “Ama bolca uyudum ve ailem bana çok iyi baktı. Bazı ebeveynlerimiz ve büyük anne-babalarımız hastaneye gitmek zorunda kaldı. Hemşireler ve doktorlar onlara çok nazik davrandı ve çevremizdeki insanlar evde bize yardım etti. Birkaç hafta sonra tekrar iyi olmuştuk.”

16.

Benim Kahramanım Sensin: COVID-19 ile Savaşan Çocuklar
Diğer çocuklardan biri “Ben Kim’in arkadaşıyım.” dedi. “Hiç görüşemesek de sadece Kim korona virüs taşıdığı için arkadaş olmayı bırakmadık. Ona değer vermeyi hiç bir zaman bırakmadım ve tekrar birlikte oyun oynayabildiğimiz için çok mutluyuz!”

“Bazen arkadaş olarak yapabileceğimiz en önemli şey birbirimizi korumaktır.” dedi Ario. “Bu bir süre birbirimizden uzak kalmak anlamına gelse de.”

17.


“Birbirimiz için böyle şeyler yapabiliriz.” dedi Leila.

“Ve bir gün hepimiz tekrar oyun oynayabileceğiz ve eskisi gibi okula gidebileceğiz.” dedi Salem. Artık Sara’nın yeni arkadaşlarıyla vedalaşıp eve gitme zamanı gelmişti. Birlikte yaşadıkları bu macerayı hiçbir zaman unutmayacaklarına söz verdiler.

Sara birbirlerini bir süre göremeyecekleri için üzülmüştü. Ama Kim’in arkadaşının söylediklerini hatırlayınca kendini daha iyi hissetti. İnsanları göremiyor olmak, onları sevmeyi bırakacağımız anlamına gelmiyordu.

18.

Benim Kahramanım Sensin: COVID-19 ile Savaşan Çocuklar
Ario hepsini evlerine bıraktı ve Sara uyuyana kadar yanında kaldı.
“Aynısını yarın da yapabilir miyiz?” diye sordu Sara.

“Hayır Sara, artık senin ailenle birlikte olma vaktin geldi.” dedi Ario.

“Hikayemizi unutma. Sevdiklerini ellerini yıkayarak ve evde kalarak koruyabilirsin. Ben hiç bir zaman uzakta değilim. Güvenli yerine gittiğin her zaman benimle olabilirsin.”

“Sen benim kahramanımsın.” diye fısıldadı Sara.

“Sen de benim kahramanımsın Sara. Seni seven herkesin kahramanısın.” dedi Ario.

19.

Benim Kahramanım Sensin: COVID-19 ile Savaşan Çocuklar
Sara uykuya daldı ve ertesi sabah uyandığında Ario gitmişti. Sara da onunla konuşmak için güvenli yerine gitti ve sonra maceralarında gördüğü ve öğrendiği her şeyin resmini çizdi. Resmiyle birlikte yaşadıklarını anlatmak için annesine koştu.

“İnsanları korumak için hepimiz yardım edebiliriz Annecim.” dedi. “Maceramda birçok kahramanla tanıştım!”

“Sara, çok haklısın!” dedi annesi. “Muhteşem doktorlar ve hemşireler gibi insanları korona virüsten koruyan pek çok kahraman vardır. Ama sen bana hepimizin, her gün birer kahraman olabileceğini hatırlattın, benim en büyük kahramanım sensin.”

Kaynak: 1

Harry Potter Serisinin Yazarı J.K. Rowling Hakkında Bilmeniz Gerekenler

$
0
0

Harry Potter, tüm zamanların en çok izlenen filmlerinden biri. Filmler ise İngiliz Yazar J.K. Rowling’in çok satan kitap serisi Harry Potter‘a dayanıyor. Fantastik tarzıyla edebiyat dünyasına yeni bir soluk getiren Joanne Rowling’in dünya çapında pek çok hayranı bulunuyor. Peki bu başarılı yazarı daha yakından tanımaya ne dersiniz? İşte J.K. Rowling hakkında bilmedikleriniz…

1. J.K. Rowling, 31 Temmuz 1965’ta Birleşik Krallık Yate’de doğdu. Doğum adı Joanne Rowling. Ancak kendisi büyük annesini onurlandırmak için Joanne Kathleen adını aldı

j.k. rowling

2. Joanne’nin ebeveynleri, Joanne’in daha sonra Harry Potter kitaplarında “Büyücü Dünyasına Giriş Kapısı” olarak kullandığı King’s Cross İstasyonu’nda bir trende tanıştı

j.k. rowling

3. Joanne küçükken kendisinden sadece iki yaş küçük kız kardeşi Dianne’ye okumak için bazı hikayeler yazıyordu

j.k. rowling

4. Rowling, Harry Potter kitaplarını yazarken Hermione Granger karakteri için kendisinin 11 yaşındaki halinden ilham aldı

5. Rowling’in çocukluğu kolay değildi. Babasıyla oldukça zor bir ilişkisi vardı ve annesine MS Hastalığı (Multipl Skleroz) teşhisi konmuştu

j.k. rowling

6. Gençlik döneminde Joanne’in o zamanki en iyi arkadaşı olan Sean, Harry Potter filmlerindeki uçan araba için ilham kaynağı olan bir arabaya sahipti

7. Kitabı yayınlanmadan önce genç erkeklerden oluşan büyük bir hedef kitlesinin bir kadın tarafından yazılan bir kitabı okumaya meyilli olmayabileceği önerildi, bu yüzden bir takma isim kullanmayı seçti

j.k. rowling

8. J.K. Rowling ilk Harry Potter kitabını yazarken o ve kızı, kız kardeşinin yanında kalıyordu. O sırada düzenli bir geliri yoktu

9. 1990 yılında ise Joanne, Harry Potter fikrinin aklına geldiği, dört saatlik gecikmeli bir trene bindi. Gideceği yere ulaştığında hemen yazmaya başladı

10. Harry Potter’daki birçok karakter ve fikir kendi hayatına dayanıyor. Dumbledore karakteri için müdürlerinden birinden ilham aldı

11. Benzer şekilde, “Ruh Emici” olarak bilinen yaratıklar klinik depresyon ve intihar deneyimlerine dayanıyordu

12. The Guardian’da bir reklam gördükten sonra JK Rowling, İngilizce’yi ikinci dil olarak öğretmek için Portekiz’e taşındı

13. Harry Potter’ı yazmaya başlayalı 6 ay olmuştu ki annesini kaybetti. Annesine kitapları yazmaya başladığından hiç söz edememişti

14. J.K. Rowling Harry Potter öykülerini çeşitli kafelerde yazdı. Kafelerde çalışmasının nedenlerinden biri ise bebeğininin yürüyüşe çıktığında uykuya dalıyor olmasıydı

15. Harry Potter kitaplarının ilki 1995’te tamamlandı, tamamen eski bir manuel daktiloda yazıldı

16. J.K. Rowling, Harry Potter’ı 12 yayın evine gönderdi ve hepsi tarafından reddedildi. En sonunda ise bir anlaşma yaptı ancak kitap için ön ödeme olarak yalnızca bin 500 sterlin aldı

17. Anlaşma yapmak için yayın evine gittiğinde ona düzenli bir iş bulmasını önerdiler. Çünkü “çocuk kitapları” çok fazla kazanç sağlamıyordu

j.k. rowling

18. J.K. Rowling, Smarties Ödülü’nü arka arkaya 3 kez kazanan ilk kişi oldu

j.k. rowling

19. Yazmaya başladığında mali açıdan istikrarlı olmasa da, 2004 yılında JK Rowling kitap yazarak milyarder olan ilk kişi seçildi

j.k. rowling

20. J.K. Rowling 2005 yılında Lumos adlı bir yardım derneği kurdu. Kuruluş, dünya çapında çocukların yurtlarda yetişmesine karşı çıkıyor ve her çocuğun evlat edindirilmesini savunuyor

j.k. rowling
Lumos Vakfı ismini Harry Potter romanındaki Lumos – Işık kelimesinden alıyor. Rowling, Guardian’da alanda çalışan en ünlü sosyal hizmet uzmanlarından birisi olan Georgette Mulheir’in bir yazısını okudu ve Lumos Vakfını kurdu Lumos ismi ise, yuva ve yurtlarda kilitli, unutulmuş ve karanlıkta kalmış çocuklara ışık olmak için seçildi. Vakıf, çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarının dünyanın her yerinde kapatılmasını savunuyor. Kurum bakımını çocuk istismarının ve ihmalinin kurumsallaşmış hali olarak görüyor.

21. J.K. Rowling, Harry Potter kitaplarının ikisinden kazandığı 22 milyon dolardan daha fazla bir miktarı Comic Relief’e bağışladı. Comic Relief, Birleşik Krallık’ta 1985 senesinde kurulan bir hayır organizasyonu

j.k. rowling
Organizasyon, Etiyopya’daki kıtlığa tepki olarak kuruldu.

22. Rowling, kitabının filmleştirilmesi için sözleşme imzalarken bir şart koştu. Bu şart ise fimde yalnızca Ingiliz oyuncuların oynamasıydı

23. Harry Potter ile tanınmasına rağmen, J.K. Rowling, 2012 yılında “Casual Vacancy ” adlı ilk yetişkin kurgu kitabını da yazdı

j.k. rowling
Bu roman ise daha sonra 2015’te HBO ve BBC’de yayınlanan üç bölümlü bir mini diziye uyarlandı.

24.Joanne bir keresinde pahalı küpeler aldığında kendisini suçlu hissettiğini ve aynı miktarda parayı bir hayır kurumuna gönderdiğini söylüyor

j.k. rowling

25. Joanne’ın en sevdiği spor, Quidditch’in icadı için ilham kaynağı olan basketbol. Yeni spor için bir isim bulmaya çalışırken Snitch, Bludgers ve Quaffle isimleri aklına geldi

26. 2012 yılında, J.K. Rowling 160 milyon dolarlık yardım bağışında bulundu ve bu da onu milyarderler listesinden çıkardı

Bonus:

J.K Rowling bugüne kadar yardımsever kimliği ve başarılı kitaplarıyla gündemdeydi. Neredeyse 15 milyon takipçisi olan Rowling, geçtiğimiz haftalarda yaptığı bir paylaşımda transfobik ifadeler kullandı. Bu durum ise pek çok kişinin tepkisini çekti;

“‘Regl olan insanlar.’ Eminim bu insanlar için bir sözcük vardır. Bulmama yardımcı olun. Wumben? Wimpund? Woomud?”

J.K. Rowling bir diğer tweet’inde trans ve eşcinsel bireylerin varoluşlarıyla ilgili çıkarımlar yapmaya başladı: “Eğer cinsiyet kavramı gerçek değilse, o zaman hemcinslerden hoşlanma durumu da olamaz. Eğer cinsiyet gerçek değilse o zaman global olarak kadın varlığı silinir. Transları tanıyor ve seviyorum. Ama cinsiyetleri silmek hayatlarımızdaki birçok önemli tartışmayı da yok eder. Gerçeği konuşmak nefretle ilgili değildir. Translara onlarca yıldır empati yapan benim gibi kadınlar, onlara yakınlık duyuyor. Çünkü kadınlarla aynı açılardan erkek şiddetine karşı savunmasızlar….”

Geniş hayal dünyasıyla milyonlarca hayran kitlesi kazanan yazar, bu tutumuyla pek çok kişiyi hayal kırıklığına uğrattı.

Kaynak: 1

Elinizden Bırakamayıp Bir Oturuşta Bitirebileceğiniz 24 Akıcı Kitap

$
0
0

Kitap okumak ufkumuzu açar ve bizi bambaşka dünyalara götürür. Her yeni kitapla farklı bir evrenin kapısını açarız. Ancak okumaya başladığınız kitabın sizi içine çekmesi şart. Bazı kitapları elinize aldığınız andan itibaren bırakmakta zorluk çekersiniz. Bazılarını ise iki sayfa okuduktan sonra bir kenara koyarsınız ve devam edemezsiniz. Eğer kitap okuma alışkanlığı edinmek istiyorsanız sürükleyici kitapları okumak sizin için daha faydalı. Konusu ve kurgusuyla sizi içine çeken, elinizden bırakmak istemeyeceğiniz 24 akıcı kitabı yazdık. İşte akıcı kitaplar…

Eğer daha kısa kitaplar okumak isterseniz kısa kitaplar listemize buradan ulaşabilirsiniz.

1. J. D. Salinger – Çavdar Tarlasında Çocuklar


Çavdar Tarlasında Çocuklar J.D. Salinger’in tek romanı. Eser ilk olarak 1951’de Birleşik Krallık ve ABD’de basıldı. “Modern zamanların başyapıtı” olarak değerlendirilen kitap, ahlak değerleri dışında kaldığı gerekçesiyle ABD’nin bazı tutucu bölgelerinde uzun süre yasaklı kaldı. Kitap ergenlik döneminde okuldan atılan bir çocuğun evinden de uzaklaşmasını konu ediniyor. Ergenlik döneminde olan çocuğun dünyayı algılayış biçimi samimi bir dille okuyucuya aktarılıyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

2. George Orwell – Hayvan Çiftliği

akıcı kitaplar
Edebiyat dünyasının klasiklerinden biri olan Hayvan Çiftliği, 1945 yılında yayımlandı. İngiliz Yazar Orwell’ın en çok okunan kitaplarından olan Hayvan Çiftliği fabl türünde kaleme alınan bir eser. Kitapta bir çiftlikte yaşayan hayvanlar üzerinden anlatılan hikayede 1917 yılında gerçekleşen Ekim Devrimi’ne de gönderme yapıyor. Roman, devletleri, yönetim biçimlerini ve toplumları sembolik olduğu kadar sade bir anlatımla ele alıyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

3. Tess Gerritsen – Cerrah

akıcı kitaplar
Hem bir doktor hem de bir yazar olan Dr. Tess Gerritsen, polisiye gerilim türünün en iyi yazarlarından biri. 2001 yılında yazıp yayınladığı Cerrah kitabı ise Dedektif Jane Rizzoli ve Dr. Maura Isles ikilisinin maceralarının başladığı serinin ilk kitabı. Kitapta soluksuz okuyacağınız bir cinayet soruşturması anlatılıyor. Gerritsen, doktor olmasının avantajını kullanarak cinayetleri anlatırken inanılmaz detaylar veriyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

4. Elif Şafak – Aşk


Elif Şafak’ın Mart 2009 tarihinde yayınladığı Aşk kitabı, dünya çapında çok sattı ve 30’dan fazla dile çevrildi. Özellikle yayınlandığı dönem en çok satanlar listesine giren Aşk, biri günümüzde diğeri ise 13. yüzyılda geçen iki hikayeyi anlatıyor. Kitapta Ella Rubinntain isimli bir kadının, tasavvuf felsefesini konu alan tarihi romanını değerlendirirken kitaptan etkilenmesi ve o kitabın Ella’nın hayatına yön vermesi anlatılıyor. Aşk, akıcı kitaplar arasında yer alıyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

5. Chevy Stevens – Obsesif

akıcı kitaplar
Nisan 2015’te yayınlanan bu kitap gerilim romanlarından hoşlananların elinde bırakamayacağı bir kitap. Kitap, 32 yaşında bir emlakçı olan Annie O’Sullivan’ın kaçırılmasını ve ardında gelişen olayları konu ediniyor. Genç kadın, bir psikopat tarafından kaçırılıp uzun süre herkesten uzak bir yerde alıkonuluyor. Ancak neden kaçırıldığını öğrenmek için yaşadıklarını analiz etmeye çalışıyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

6. John Steinbeck – Fareler ve İnsanlar

akıcı kitaplar
Nobel ödüllü yazar John Steinbeck’in ilk kez 1937 yılında yayınlanan kitabı; çiftlikten çiftliğe dolaşarak çalışan iki yakın arkadaşı odak noktasına alıyor. Fareler ve İnsanlar iki yakın arkadaşın başından geçen olaylar üzerinden şekilleniyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

7. Jose Saramago – Körlük


Akıcı kitaplar listemizde yer alan bir diğer kitap ise 1998 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi olan Jose Saramago’nun en ünlü romanlarından biri olan Körlük. Körlüğün bir salgın hastalık gibi yayıldığı bir toplumda geçiyor. Salgının yayılmasıyla toplumda panik ve korku hakim oluyor. Son derece akıcı olan Körlük kitabının ardından yazar bu kitabın devamı niteliğinde olan “Görmek” kitabını da yazdı.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

8. Gündüz Vassaf – Cehenneme Övgü


Gündüz Vassaf’ın yazdığı bu kitap, kişiyi bilinci dışında etkileyip baskı altına alan totalitarizmin, günlük yaşama etkilerini konu alıyor. Kitap herkesin kendisini sorgulamasına sebep olacak kadar kışkırtıcı.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

9. Paul Auster – Brooklyn Çılgınlıkları

akıcı kitaplar
Günümüzün en başarılı yazarları arasında gösterilen Paul Auster’ın bu romanı 2005 yılında yayınlandı. Brooklyn Çılgınlıkları üç kişinin Brooklyn’de kesişen yaşamlarını konu ediniyor. Oldukça ilginç ve eğlenceli olan bu kitap da akıcı kitaplar listemizde yer alıyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

10. Amin Maalouf – Semerkant


1988 yılında yayınlanan bu roman, Ömer Hayyam’ın Rubaiyat adlı elyazması eserinin 1072 yılında Semerkant’ta başlayan ve 1912’de Titanik’te biten hikâyesini ele alıyor. Son derece akıcı olan bu roman ilk çıktığı günden bu yana her dönem popüler oluyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

11. Khaled Hosseini – Bin Muhteşem Güneş

akıcı kitaplar
2007 yılında yayınlanan Bin Muhteşem Güneş, yazarın ilk romanı olan Uçurtma Avcısı gibi oldukça akıcı. Yazar Bin Muhteşem Güneş isimli romanında yolları kesişen ve aralarında muhteşem bir dostluk olan iki kadının hikayesini konu ediniyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

12. Sabahattin Ali – İçimizdeki Şeytan


Türk edebiyatının en önemli isimlerinden olan Sabahattin Ali’nin 1940 yılında yayımladığı İçimizdeki Şeytan, elinden bırakmadan tek solukta bitirebileceğiniz kitaplardan biri. Yazar kitapta toplumun insan kişilikleri üzerindeki etkisini ve baskısını konu ediniyor. Sabahattin Ali, güçsüz insanın “kapana kısılmışlığını” gösteriyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

13. Stieg Larsson – Ejderha Dövmeli Kız


Steig Larsson’un Milenyum Serisinin ilk kitabı olan Ejderha Dövmeli Kız polisiye türünde. İsveçli yazarın kitabı çok uzun süre çok satanlar listesinde kaldı. Ne yazık ki yazar kitaplarının başarısını göremeden 50 yaşında hayata veda etti. Ejderha Dövmeli Kız, muhteşem kurgusuyla elinizden bırakamayacağınız bir kitap.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

14. Ahmet Ümit – Kukla


Ahmet Ümit, Türk edebiyatının değerli isimlerinden biri. 2002 yılında yazdığı Kukla isimli gerilim romanı ise yazarın en akıcı kitapları arasında yer alıyor. Kitapta, yıllar sonra karşılaşan iki üvey kardeşin hayatları ve hikayeleri anlatılıyor. İki kardeşten biri tetikçi diğeri eski gazeteci olunca kitap da bir hayli dikkat çekici oluyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

15. Agatha Christie – On Küçük Zenci

akıcı kitaplar
Polisiye edebiyatın en önemli isimlerinden biri olan İngiliz yazar Agatha Christie’nin edebiyat tarihine kazınan pek çok başarılı kitabı bulunuyor. Ancak On Küçük Zenci ayrı bir yere sahip. Yazarın en akıcı kitapları arasında yer alan On Küçük Zenci, her birinin gizledikleri ve korktukları sırları olan on kişinin bir adada hapsolması ve sırlarıyla yüzleşmelerini konu ediniyor. Asıl esrarengiz olan ise on kişinin teker teker ölmeye başlaması.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

16. Gayle Forman – Bırak Beni


Gayle Forman tarafından yazılan duygusal kurgu tarzındaki bu roman, akıcı kitaplar listesinde yer alıyor. Kitap, orta yaşlardaki bir ev kadının hayatına, yaşadığı zorluklara ve kabuğundan çıkma hikayesine odaklanıyor. Yazar ana karakterinin üzerindeki baskıyı her yönüyle çok iyi anlatıyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

17. Hakan Günday- Kinyas ve Kayra


Hakan Günday’ın 2000 yılında yazdığı ilk kitabı olan Kinyas ve Kayra, Türkiye’de pek yaygın olmayan yeraltı edebiyatının örneklerinden biri. Yazarın akıcı kalemi biraz ağır ve psikolojik bir hikayede okuyucularla buluşuyor. Hakan Günday Kinyas ve Kayra’da iki Türk gencinin Afrika’da başlayıp Amerika’ya sıçrayan, oradan Türkiye’ye uzanan, şiddet ve cinsellikle yüklü hayatını anlatıyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

18. Sally Rooney – Normal İnsanlar


Akıcı kitaplar listemizde yer alan bir diğer kitap da Sally Rooney’in Normal İnsanlar isimli kitabı. Diziye de uyarlanan Normal People, duygu yüklü ama bir o kadar da yalın bir aşk hikayesini anlatıyor. Connell ve Marianne karakterlerinin aralarındaki arkadaşlığa, aşka ve çekime odaklanan kitabı elinizden bırakamayacaksınız.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

19. Zülfü Livaneli – Kardeşimin Hikayesi


2013 yılında yayımlanan bu kitap, emekli olduktan sonra bir sahil kasabasına taşınan sessiz ve sakin bir hayat süren Ahmet Arslan’ın bir tanıdığının öldürülmesi ile tanıştığı gazeteci kıza hayatını ve kardeşinin hayat hikayesini anlatmasını konu ediniyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

20. Michael Ende – Momo

akıcı kitaplar
Ocak 1973’te yayınlanan bu roman edebiyat dünyasının kült kitapları arasında yer alıyor. Kitap, büyük bir kentteki h tiyatro harabelerinde yaşayan Momo isimli küçük bir kızın, insanların zamanını çalan gruba karşı verdiği mücadeleyi konu ediniyor. Momo kitabı ile yazar Michael Ende, Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’ne layık görüldü. Pek çok kez sinemaya uyarlanan Momo, kırktan fazla dile çevrildi ve tüm dünyada 7 milyonun üzerinde satıldı.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

21. Maud Ankaoua – Bugün Kalan Hayatimin İlk Günü


Maud Ankaoua’nun “Bugün Kalan Hayatımın İlk Günü” isimli kitabı Fransa’da en çok satanlar arasına girdi. Kitap, ruhunuzu dinlendiren bir öyküye sahip. Elinizden bırakamayacağınız bu kitabın baş karakteri Maëlle. Her şeyi kontrol altında tutmaya çalışan Maëlle kendi mutluluğunu bulmak için zorlu bir yolculuğa çıkıyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

22. İhsan Oktay Anar – Puslu Kıtalar Atlası


1995 yılında yayılan bu roman da klasikler arasında yer alıyor. Puslu Kıtalar Atlası, İhsan Oktay Anar’ın ilk romanı olma özelliği taşıyor. Puslu Kıtalar Atlası, ana tema olarak varlığın gerçekliğini ve kurgusallığını sorguluyor. Roman boyunca sorgulayıcı bir dil ön planda tutuluyor. Romanın ana karakteri olan Uzun İhsan, okuduğu bir kitabın etkisinde kalarak sürekli varlığın gerçek mi yoksa düş mü olduğunu sorgulamaya başlıyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

23. Doktor Jivago – Boris Pasternak

akıcı kitaplar
Bir solukta okuyacağınız bu kitap, Sovyet yazarı Boris Pasternak’ın Rus Devrimi sırasında geçen en ünlü romanı. Boris Pasternak bu tek romanıyla 1958 Nobel ödülünü kazandı. Romanda, devrim sırasındaki bir aşk hikayesi çarpıcı bir dille ele alınıyor.

24. H.G. Wells – Zaman Makinesi


1895 yılında yayınlanan ve bilimkurgu türünde olan bu kitap bilimkurgu türünün klasikleri arasında yer alıyor. Distopik ögeler barındıran bu kitapta H.G. Wells, henüz görelilik teorisi bulunmadan, kuantum teorisi ortaya atılmadan dört boyutlu zamandan bahsediyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

Kaynak: 1 2

Kısacık Hayatına Harika Eserler Sığdıran Albert Camus ve En Sevilen Kitapları

$
0
0

Fransız yazar ve filozof Albert Camus, 7 Kasım 1913 yılında Cezayir’de doğdu. Kısa denilebilecek hayatında harika eserlere imza attı. Öyle ki, 1957 yılında Nobel Edebiyat Ödülü kazandı. Bir süre “varoluşçuluk” ile ilgilenen Albert Camus absürdizmin öncülerinden biri olarak tanınsa da, Camus kendisini hiçbir akımın filozofu olarak görmediğinden dolayı kendini bir “varoluşçu” ya da “absürdist” olarak tanımlamamıştır. Albert Camus, Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandıktan 3 yıl sonra 46 yaşındayken bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Hayata gözlerini yummadan önce tüm dünya halkı için muazzam kitaplar yazdı. İşte en iyi Albert Camus kitapları.

1. Düşüş

Albert Camus kitapları Düşüş adlı kitap
Albert Camus’nün 1956 yılında yayımladığı Düşüş, Albert Camus kitapları listemizin ilk sırasında yer alıyor. Düşüş, modern insanın, kendi bencillik ve çaresizliklerini adım adım görmek zorunda kalışının ve çelişkilerinin romanıdır. Düşüş romanında Albert Camus’nün insanlar üzerinde yattığı gözlemlere yer verilmiştir. Birçok kişiye göre romanın anakahramanı yazarın ta kendisidir.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

2. Sisifos Söyleni

Albert Camus kitapları Sisifos Söyleni adlı kitap
Albert Camus kitapları listemizin ikinci sırasında yer alan Sisifos Söyleni, yazarın 1942 yılında Fransa’da basılan deneme kitabıdır. Kitapta yazar, yaşam ve intihar gibi kelimeleri sorgularken, diğer yandan saçmayı (uyumsuz) anlatır.

Sisifos, tanrıları kızdırdığı için bir kayayı dağın tepesine çıkarma cezası almıştı. Ancak kayayı tam çıkaracağı sırada aşağı düşüyor ve Sisifos kayayı tekrar çıkarmaya çalışıyordu. Camus saçma kavramını tam burada tanımlıyor; yaşamın anlamı, hayatın saçmalığı ve sürekli yenilgilerin olacağını bile bile direnmek olabilir. İnsanı insan yapan ise bu başkaldırıdır.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

3. Tersi ve Yüzü

Albert Camus kitapları Tersi ve Yüzü adlı kitap
1937’de yayımlanan kitabı içinden bir alıntıyla özetleyelim…

“Brice Parain, sık sık, yazdıklarımın en iyisini bu küçük kitabın içerdiğini ileri sürer… Hayır, aldanıyor, çünkü deha bir yana bırakılırsa, insan yirmi iki yaşında yazı yazmasını pek bilemez. Ama Parain’in söylemek istediğini anlıyorum.Bu acemice sayfalarda, sonradan yazdıklarımdakilerden daha çok gerçek aşk bulunduğunu söylemek istiyor, haksız da değil… Bu sayfaların yazıldığı zamandan beri, yaşlandım, çok şeyler görüp geçirdim. Sınırlarımı, sonra hemen hemen bütün zayıflıklarımı tanıyarak kendi hakkımda bilgi edindim… Herkes gibi ben de düşlerim bazı bazı. Ama iki sakin melek onun eşiğinden hiçbir zaman geçirmediler beni; biri dostum yüzünü gösterir, öbürü düşmanın suratını. Evet, bütün bunları biliyorum, aşkın neye patladığını da öğrendim ya da aşağı yukarı. Ama yaşamın kendisi hakkında, “Tersi ve Yüzü”nde acemice söylenenden daha fazlasını bilmiyorum.”

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

4. Yabancı

Albert Camus kitapları Yabancı adlı kitap
Albert Camus kitapları dendiğinde hemen akla gelen Yabancı, 1942 yılında yayımlanmıştır. Öyküdeki her şey çok kısa bir zaman aralığında olup biter. Cezayir’de, bir rastlantı sonucu bir Arap’ı öldüren orta sınıftan bir Fransız, Meursault, kendisini adım adım ölüme götüren süreci kayıtsız biçimde izler. Diğer kişilerin adı anılsa da, roman kahramanının adını bile öğrenemeyiz (burada Kafka etkisinden söz edilebilir). Camus’nün yabancısının yabancılaşmasını kendi ağzından şöyle aktarabiliriz; ‘yani bu işin benim dışımda görülüyor gibi bir hali vardı. Her şey, ben karıştırılmaksızın olup bitiyordu, kaderim bana sorulmadan tayin olunuyordu. İyi düşününce söylenecek bir şeyim olmadığını anlamaktaydım. Kendi kendimi seyrediyormuş gibi bir hisse kapıldım.’ Kitapta, Meursault’un topluma, kendine, ölümü bile kabul edebilecek kadar hayata, kısacası tüm varoluşa yabancılaşması yalın bir dille anlatılır.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

5. Mutlu Ölüm

Mutlu Ölüm adlı kitap
Mutlu Ölüm, Albert Camus’nün 1930’lu yılların sonunda hazırladığı ancak ölümünden sonra yayımlanan romanıdır. Mutlu Ölüm’de yazar, çocukluğunun geçtiği Belcourt’taki yoksul mahallenin, deniz taşımacılığı şirketindeki memurluğunun, 1936’daki Orta Avrupa yolculuklarının izlenim ve anılarından yararlanmıştır. Aynı şekilde, ilk eşi Simon Hié ile evliliğine bir gönderme yapılmıştır.

6. Caligula

Caligula adlı kitap
Albert Camus’nün 1938’de yazmaya başladığı ve 1944’te yayımlanan kitabı Caligula, yazarın en sevilen oyunlarından biridir. Oyunda, kız kardeşi ve sevgilisi Drusilla’nın ölümüyle yıkılan Roma İmparatoru Caligula anlatılır.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

7. Veba

Veba adlı kitap
Albert Camus kitapları listemizde kendine yer bulan Veba, 1947 yılında yayınlanan bir romandır. Camus romanda, Cezayir’deki Oran şehrinde yaşanan veba salgınını çeşitli satır arası okumaları ile anlamlandırılacak şekilde anlatmıştır. Bir gün fareler lağımlardan çıkıp sokak ortalarında ölmeye başlar. Bu olay başlarda ciddiye alınmasa da, ilerleyen zamanda korkunç şeyler yaşanır. Artık farelerin yanı sıra insanlarda veba yüzünden ölmeye başlar. İnsanlar uzun bir sürü veba ile karşı karşıya olduklarını reddederler, fakat bunun sonuçları ağır olur.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

8. Yanlışlık

Yanlışlık adlı kitap
Albert Camus kitapları listemizde yer alan Yanlışlık adlı oyun, 1943 yılında yazılmıştır ve Camus’nün “absürd” fikrine odaklanır. Anne ve kızı ailelerinden miras kalan tenha bir otel işletmektedir. Yalnızlık çektikleri mutsuz hayatlarını başka insanların felaketi olmakla geçirirler. Ancak birden yabancı biri gibi çıkagelen oğlu ile birçok gerçek ortaya çıkacaktır.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

9. Başkaldıran İnsan

Başkaldıran İnsan adlı kitap
Albert Camus, 1951 yılında yayınlanan Başkaldıran İnsan adlı denemesinde ‘başkaldırı’ dürtüsünün her insanın doğasında bulunan bir boyut olduğunu öne sürer.

Başkaldıran İnsan, başkaldırının kendisidir, ama ılımlı ve insanın boyutlarında. Başkaldıran İnsan, adalete ve özellikle doğruluğa vurgundur, mutlak olan’ın iğvasından, mitoslardan, gurur, horlanma ve kanın romantik baş dönmelerinden uzak durur. Ama insan, ne ise, o olmaya yanaşmayan tek yaratıktır. Bu yadsıma onu intihara mı, yoksa bir başkasını öldürmeye mi götürür? ‘Hayır’ demeyi bilen insandır Başkaldıran İnsan; ama kime, neye, nerede, nasıl? Başkaldıran insanı kuşatan ‘hayır’ın içeriği nedir? Bunun yanıtı Başkaldıran İnsan’da…

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

10. Asturya’da İsyan

Albert Camus kitapları. Asturya'da İsyan adlı kitap
Albert Camus kitapları listemize Asturya’da İsyan adlı oyun ile devam ediyoruz. Albert Camus’nün 1935 yılında 3 dostu ile birlikte yazdığı Asturya’da İsyan, 1934 yılında Asturya’da yaşanan işçi isyanını konu almaktadır.

“Ben ihtiyar SantIago, bir ömür yaşadım, mutluluk nedir bilmedim. Babam madenciydi, dedem de, dedesinin dedesi de… Kış gelecek, kar yağacak, şu dünyada kimseler adımı anmayacak. 1934 yılı, 5 Ekim’i 6 Ekim’e bağlayan gece… Asturyalı maden işçileri, sömürü düzenine, baskı rejimine, haksızlığa karşı isyan ateşini yakarlar. Bu ateşin, Oviedo’nun küçük bir kasabasında yaşayan insanlara ulaşması uzun sürmez.”

11. Yolculuk Günlükleri

Yolculuk Günlükleri adlı kitap
Albert Camus kitapları listemizdeki Yolculuk Günlükleri, Albert Camus’nün İkinci Dünya Savaşı ertesinde, 1946’da Amerika Birleşik Devletleri ve 1949’da Güney Amerika’ya yaptığı gezilerde tuttuğu notları kapsıyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

12. Sürgün ve Krallık

Albert Camus kitapları Sürgün ve Krallık adlı kitap
Albert Camus’nün genç yaşta ölümünden sonra Jean-Paul Sartre şunları yazmıştı: “Uzun süre düşünmeden seçimini yapmayan, bir kez seçince de buna bağlı kalan ender insanlardandı. Camus’nün insancılığında, ansızın bastıran ölüme karşı insanca bir davranış varsa; mutluluk yolunda giriştiği o gururlu, katıksız araştırma, insana bu denli aykırı gelen ölüme dayanıyor, ölümle besleniyorsa; Camus’nün yapıtını da, bu yapıttan ayrı düşünülemeyecek yaşamını da, varlığın her anını ölümün elinden kapan bir insanın katıksız, başarılı denemesi olarak görebiliriz.”

6 öykülük kitapta Camus, güçsüzlük, iyilik, acıma ve kötülük gibi insanın temel hallerini, davranışlarını yönlendiren kurban ve cellat ikilemini ele alıyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

13. Adiller

Albert Camus kitapları Adiller adlı kitap
Fransız yazar Albert Camus’nün 1949 yılında kaleme aldığı Adiller adlı oyun, 1905’te Büyük Dük Sergei Alexandrovich’e suikast düzenleyen bir grup Rus Sosyalist-Devrimcisinin gerçek hikayesine dayanıyor. Benzer amaçlar, idealler ve acılarla bir araya gelmiş, sıfatı ne olursa olsun bir “insan”ın yaşamına son vermenin eşiğinde bulunan örgüt üyeleri, “insan”la yüzleşmek zorunda kalacakları o son anda en büyük sınavlarını vereceklerdir.

14. İlk Adam

İlk Adam adlı kitap
Albert Camus kitapları listemizde bulunan İlk Adam’ın özel ve duygusal bir hikayesi var. Camus, 1960 yılında trafik kazası geçirdikten sonra yazarın çantasında bitmemiş bir kitap bulundu, o kitap İlk Adam’dı. Yazarın ölümünden 34 yıl sonra 1994 yılında yayımlanan kitap eşi benzeri olmayan bir ilgi gördü.

15. Yaz

Albert Camus kitapları Yaz adlı kitap
Denize, dağa, doğaya ve güneş derin bir sevgi beslemiş, kendisine bir sığınak, düşüncelerine bir cevap aramış ve Akdeniz ışığında bütün yaşam felsefesinin imgesini bulmuş olan Albert Camus bu kitabında, Cezayir’in sıcak ve aydınlık doğasından Antik Yunan’ın ölçülü ve ışıklı düşüncesine uzanır.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

16. Sıkıyönetim

Sıkıyönetim adlı kitap
Veba, Camus’nün sahnesinde, Cádiz şehrine egemen olmak isteyen bir zorba, insanların korkularından istifade etmeye çalışan bir fırsatçı olarak karşımıza çıkar. Eski mutlu günlerini geride bırakan Cádiz halkı, İkinci Dünya Savaşı’nın zulmünü, çaresizliğini ve çürümüşlüğünü tecrübe edecektir. Korkularıyla yüzleşmeyi, ahlaki değerlerini ve inançlarını sorgulamayı tercih eden Cádiz’li Diego, kimi zaman insani zaaflarına, öfkesine ve umutsuzluğuna teslim olsa da, insana duyduğu aşk uğruna mutlak başkaldırıdan vazgeçmeyecek, vebaya ve ölüme karşı bir halk isyanı başlatacaktır.

“Diego: Susmak haksızlık karşısında kaybetmek demektir zeytin ekmeği ve yaşama hakkını! Ekmeğinize sahip çıkmak için dahi yenmeye mecbursunuz bugün korkunuzu! Uyan ey İspanya, uyan artık!”

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

17. Düğün ve Bir Alman Dosta Mektuplar

Albert Camus kitapları Düğün ve Bir Alman Dosta Mektuplar adlı kitap
Gelelim Albert Camus kitapları listemizdeki son kitap olan Düğün ve Bir Alman Dosta Mektuplar’a… Burada yazarın iki eseri bir arada bulunuyor.

Bunlardan ilki Düğün, bir gençlik dönemi eserlerinden ama sanatçının “benliğini ve dilini yaşamı boyunca besleyen bir kaynak” aynı zamanda. Gerçekten de Düğün’deki denemeler, yazarın Cezayir’i yansıtmasının yanı sıra yalın, duru ve somut anlatımla keskin bakışı, anlama tutkusunu, yaşam ve yeryüzü aşkını ortaya koyuyor.

Bir Alman Dosta Mektuplar ise 2. Dünya Savaşı döneminin ürünü. Bir yandan dünyayı egemenliği altına almaya kalkan bir ulus ile bağımsızlığını onurla savunan bir başka ulusun tutumunu karşı karşıya getirirken, bir yandan da gerçek yurttaşlığın, gerçek toplumsal ahlakın niteliklerini sergiliyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

Kaynak: 1

Popüler Kültürün Bir Parçası Haline Gelen ve En Çok Okunan 32 Kitap

$
0
0

Geçmişten günümüze çeşitli dillerde ve çeşitli konularda kitaplar yazıldı. Ancak bu koca kitap denizinin içinden sadece küçük bir kısım popüler olmayı başardı. Bu kitaplar çok satıldı, çok okundu, çok ünlü oldu. Öyle ki, birçok insanın vazgeçilmezi ve hayat felsefelerinin başrolü haline geldi. Bu nedenle kitap okumayı sevenler ve yeni başlayanlar için en çok satan kitaplar ve en popüler kitaplar gibi sevilen kitapları içinde barındıran harika bir liste hazırladık. İşte en çok okunan kitaplar…

1. Hobbit – J. R. R. Tolkien

Hobbit kitap
En çok okunan kitaplar listemize J. R. R. Tolkien’in Hobbit adlı kitabı ile başlıyoruz. Dünya üzerinde 100 milyondan fazla satan kitap, Yüzüklerin Efendisi serisinin başlangıç kitabı niteliğindedir. Kitapta Bilbo Baggins’in Gandalf tarafından hiç beklemediği bir anda evine gelen 13 cüce ile değişen hayatı, Orta Dünya’nın kaderini değiştirecek olan Tek Yüzük’ün bulunuşu, ulu ejder Smaug’un öldürülüşü ve kadim cüce kenti Erebor’un kurtuluşu anlatılmaktadır.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

2. Kızıl Köşkün Rüyası – Cao Xueqin

Kızıl Köşkün Rüyası kitap
Çin’in Dört Büyük Klasik Romanı’ndan biri olan Kızıl Köşkün Rüyası, 18. yüzyılda Qing Hanedanı zamanında Cao Xueqin tarafından yazılmıştır. Yarı-otobiyografi türünde yazılmış bir roman olan Kızıl Köşkün Rüyası, yazarın kendi ailesini ve Qing Hanedanı’nın yükselişini ve çöküşünü anlatır. En popüler kitaplar arasında yer alan roman, dünya çapında 100 milyondan fazla satmıştır.

3. İki Şehrin Hikayesi – Charles Dickens

İki Şehrin Hikayesi kitap
En çok okunan kitaplar arasında bulunan İki Şehrin Hikayesi, 200 milyondan fazla satarak en meşhur edebi eserler arasında yer almayı başarmıştır.

Dr. Manette, suçsuz bir şekilde 18 yıl hapis yatmış ve bir arkadaşı sayesinde hapisten çıkmıştır. Dr. Manette, Londra’ya dönüşü sırasında şans eseri bir Fransız olan Charles Darnay ile tanışır. Kitapta, Charles Darnay ile kızının yapacakları evlilik ve bunun ardından meydana gelen Fransız İhtilali’nin hayatlarına etkileri anlatılır. Ayrıca kitapta insanların ruhsal değişimleri de işlenmektedir.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

4. On Küçük Zenci – Agatha Christie

en çok okunan kitaplar On Küçük Zenci kitap
En popüler kitaplar arasında yer alan On Küçük Zenci, en iyi polisiye romanlarından biridir. On kişi, geçmişte verdikleri kararlar yüzünden insanların ölümüne sebep olmuşlardır ve bunu sır gibi saklarlar. Bir bu on kişi Zenci Adası’nda bulunan bir malikaneye davet edilir. Ancak malikaneye gittiklerinde ev sahibi ortalarda yoktur. Adada mahsur kalan bu insanlar sırlarını birbirlerine anlatınca tek tek ölmeye başlarlar.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

5. Hayvanlardan Tanrılara Sapiens – Yuval Noah Harari

en çok okunan kitaplar Hayvanlardan Tanrılara Sapiens kitap
En çok okunan kitaplar listemizde bulunan Hayvanlardan Tanrılara Sapiens, antik insan türlerinin taş devrinden yirmi birinci yüzyıla kadar olan evrimini konu almaktadır. Ayrıca kitapta dinden siyasete, toplumdan geçim kaynaklarına kadar birçok konu ele alınıyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

6. Bin Muhteşem Güneş – Khaled Hosseini

Bin Muhteşem Güneş kitap
İlk romanı Uçurtma Avcısı’yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini’nin ikinci romanı olan Bin Muhteşem Güneş, iki kadının kesişen hayatları üzerinden Afganistan’ı anlatıyor: Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar…

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

7. 1984 – George Orwell

en çok okunan kitaplar 1984 kitap
George Orwell’in yazdığı distopik bir dünyada geçen kitap, en popüler kitaplar arasında yer alıyor. Kitap, insan zihninin kontrol edilip bireyselliğin yok edildiği, bu da yetmezmiş gibi insanların makineleşmiş topluluklara dönüştürüldüğü bir totaliter dünya düzenini anlatıyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

8. Yüzüklerin Efendisi – J. R. R. Tolkien

en çok okunan kitaplar Yüzüklerin Efendisi kitap
Kitabın hikayesi, İngiliz kırsalından pek de farklı olmayan Hobbit diyarı Shire’da sakince başlar. Daha sonra hikaye Orta Dünya’nın kuzeybatısına kadar uzanırken Hobbitler; Frodo, Sam, Merry ve Pippin’in yanı sıra Hobbitlerin müttefikleri ve yol arkadaşları olan Kuzey Kolcusu Aragorn, Gondor kumandanı Boromir, savaşçı Cüce Gimli, Elf prensi Legolas ve büyücü Gandalf’ın gözünden Yüzük Savaşı’nın gidişatını işler.

En çok okunan kitaplar arasında üst sıralarda yer alan Yüzüklerin Efendisi, dünya çapında 150 milyondan fazla satmıştır. Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

9. Siyah İnci – Anna Sewell

Siyah İnci kitap
Siyah İnci, çok güzel ve zarif siyah bir attır. Kitapta evinden ayrıldığı ilk zamandan itibaren yaşadığı tüm olaylara tanıklık ediyoruz. Hayatı bazen çok iyi gider ve ona güzel bakıp şefkat gösteren sahipleri olur. Bazen de kötü insanlarla karşılaşır ve güzel günlerini arar. Ayrıca arkadaşları da olur, onları da anlatır kendi hikayesiyle birlikte. Anna Sewell, bu romanıyla atları ve iç dünyalarını yansıtmıştır. Böylece insan ve hayvan arasındaki şefkat dolu bir ilişkinin önemi ortaya çıkmaktadır.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

10. Hayvan Çiftliği – George Orwell

en çok okunan kitaplar Hayvan Çiftliği kitap
George Orwell’in yazdığı Hayvan Çiftliği, en çok okunan kitaplar arasında yer alıyor. Stalinizmi eleştiren romandaki baş karakterler hayvanlardır. Çiftlikte yaşayan bu hayvanlar, kendilerine kötü davranan insanlara karşı devrim başlatıp yönetimi ele geçirirler. İstekleri eşitliğin ön planda olduğu bir toplum oluşturmaktır. Çiftlikteki en zeki hayvanlar olan domuzlar ise liderliği ele alırlar. Fakat devrim de domuzlar yüzünden zarar görür. Lider domuz ise apaçık bir şekilde Stalin’i simgeler.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

11. Kırmızı Saçlı Kadın – Orhan Pamuk

Kırmızı Saçlı Kadın kitap
En popüler kitaplar arasında yer alan Kırmızı Saçlı Kadın, Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk tarafından yazılmıştır. Kitap, 1980’li yıllarda İstanbul’da başlar. Baş karakter ise ailesinin tek çocuğu olan Cem adında bir gençtir. Cem, eczacılık yapan babası tarafından terk edilince Mahmut usta ile birlikte kuyucu çırağı olarak Güngören’e gider. Kitapta Cem’in kuyuculuk yaparken öğrendikleri, “Kırmızı Saçlı Kadın”a aşık olması ve yaşadıklarının hayatına olan etkisi anlatılır.

12. Aslan, Cadı ve Dolap – Clive Staples Lewis

Aslan, Cadı ve Dolap kitap
Peter, Susan, Edmund ve Lucy Pevensie savaştan kaçan küçük kardeşlerdir ve ünlü bir profesörün büyük malikanesine gönderilirler. Bu malikanedeki bir dolabın içine dalarlar ve kendilerini Narnia’da bulurlar… Ancak Narnia, eski Narnia değildir. Çünkü kötü kalpli bir cadı tarafından ele geçirilmiştir ve her mevsim kışı yaşamaktadır. Kardeşler büyük bir olaya bulaştıklarının farkına varırlar ve Narnia’ya yardım etmekte karar kılarlar.

Ayrıca en çok okunan kitaplar listemizde bulunan fantastik kitapta ve serisinde Türk mitolojisine ait izler bulunmaktadır. Bu kitaptaki aslanın gerçek adı Aslan’dır. Yani yazar aslana isim verirken İngilizce “lion” yerine Türkçe karşılığı olan Aslan adını kullanmıştır. Ayrıca Edmund Narnia’da Beyaz Cadı ile karşılaştığında Beyaz Cadı onu sihirli Türk lokumu ile kandırmıştır. Seride sadece bu kitapta değil, diğer kitaplarda da kültürümüze ait izlere rastlanmaktadır. Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

13. Ayişe – Henry Rider Haggard

Ayişe kitap
Ayişe, Cambridgeli bekar Ludwig Horace Holly ile manevi oğlu Leo Vincey’in çağlar öncesine uzanan bir efsanenin peşinde, Afrika’nın karanlık yüreğine doğru çıktıkları tehlikeli yolculuğun hikayesidir. İkili, yolculuk sırasında ilkel bir yerli ırkı ve onların She dedikleri ve itaat edilmesi gereken biri olarak kabul ettikleri Ayişe adında gizemli, beyaz bir kraliçe ile karşılaşırlar. Ayişe, dünya çapında 80 milyondan fazla satarak en popüler kitaplar arasında yer almaya hak kazanmıştır.

14. Otomatik Portakal – Anthony Burgess

Otomatik Portakal kitap
En çok okunan kitaplar arasında yer alan ve filmi çekilen kitapta, Alex adlı sosyopat gencin arkadaş grubu ile yaşından çok suça karıştıktan sonra hapishaneye düşme ve sonrasında rehabilitasyona alınma süreci anlatılıyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

15. Da Vinci Şifresi – Dan Brown

en çok okunan kitaplar Da Vinci Şifresi kitap
Harvard Üniversitesi Simge-Bilim Profesörü Robert Langdon, Paris’te iş gezisindeyken, gece yarısı, Louvre’un yaşlı müdürünün ölü bulunduğu haberini alır. Langdon ve yetenekli Fransız kriptoloji uzmanı Sophie Neveu, cesedin etrafındaki izleri takip ederek bu garip esrar perdesini araladıkça, ipuçlarının onları Da Vinci’nin tablosuna götürdüğünü keşfederler. Büyük usta bu sırrı herkesin görebileceği bir yere, ünlü eseri Mona Lisa tablosunun içine gizlemiştir.

Langdon bu garip bağlantıyı açığa çıkarınca tehlike artar. Cinayete kurban giden müze müdürü de, Sir Isaac Newton, Botticelli, Victor Hugo, Da Vinci ve aralarında diğer ünlülerin de bulunduğu gizli bir kuruluş olan Sion Manastırı Derneği’nin bir üyesidir. Langdon, aydınlatmaya çalıştıkları bu tehlikeli sırrın yüz yıllardır tarihin derinliklerinde gizlendiğinden şüphelenir. Böylece Paris ve Londra sokaklarında amansız bir kovalamaca başlar. Langdon ve Neveu, kendilerini, atacakları her adımı önceden bilen esrarengiz olduğu kadar da çok zeki olan bir adamla karşı karşıya bulurlar. Eğer bu karmaşık bilmeceyi çözemezlerse Priory’nin büyük yankılar uyandıracak bu çok eski gerçeği ebediyen kaybolacaktır.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

16. Dönüşüm – Franz Kafka

en çok okunan kitaplar Dönüşüm kitap
En çok okunan kitaplar arasında yer alan Dönüşüm, Gregor Samsa’nın bir sabah kendini dev bir böceğe dönüşmüş bulmasıyla başlar ve hayatındaki değişiklikleri anlatmasıyla devam eder. Franz Kafka’nın yazdığı kitap, yazarın en çok bilinen eseridir.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

17. Düşün ve Zengin Ol – Napoleon Hill

Düşün ve Zengin Ol kitap
Kitap içerisinde 13 formül bulunmaktadır. Bu formüller ile başarıya giden yol gösterilir ve başarı yolundaki engellerin nasıl atlatılacağı anlatır. Büyük Buhran döneminde yayımlanan kitap, 2011 itibarıyla dünya çapında 70 milyondan fazla satmıştır. Böylece en çok okunan kitaplar arasında yer almaktadır.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

18. Çavdar Tarlasında Çocuklar – J. D. Salinger

Çavdar Tarlasında Çocuklar kitap
Birinci tekil şahıs üzerinden anlatılan roman, Holden Caulfield adındaki bir genç hakkındadır. Holden Caulfield, gittiği okullardan atılmış olan sorunlu bir öğrencidir. Atıldığı son okuldan bu yana durumunda bir düzelme de yoktur. Holden, ailesi ile görüşmek istemediği için yaşananları onlara anlatmaz ve gece yarısı New York’a dönüp ortalamanın altında bir otelde konaklar. Tam da burada macera başlar.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

19. Yabancı – Albert Camus

en çok okunan kitaplar Yabancı kitap
Öyküdeki her şey çok kısa bir zaman aralığında olup biter. Cezayir’de bir rastlantı sonucu bir Arap’ı öldüren orta sınıftan bir Fransız, Meursault, kendisini adım adım ölüme götüren süreci kayıtsız biçimde izler. Diğer kişilerin adı anılsa da, roman kahramanının adını bile öğrenemeyiz. Camus’nün yabancısının yabancılaşmasını kendi ağzından şöyle aktarabiliriz; “yani bu işin benim dışımda görülüyor gibi bir hali vardı. Her şey, ben karıştırılmaksızın olup bitiyordu, kaderim bana sorulmadan tayin olunuyordu… İyi düşününce söylenecek bir şeyim olmadığını anlamaktaydım. Kendi kendimi seyrediyormuş gibi bir hisse kapıldım.”

En çok okunan kitaplar arasında yer alan kitapta, Meursault’un topluma, kendine, ölümü bile kabul edebilecek kadar hayata, kısacası tüm varoluşa yabancılaşması yalın bir dille anlatılır. Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

20. Simyacı – Paulo Coelho

Simyacı kitap
Brezilyalı yazar Paulo Coelho’nun dünyada çok ses getiren romanı 1988 yılında yayımlanmıştır. Romanda, İspanya’dan kalkıp Mısır Piramitleri’nin eteklerinin hazinesini aramaya gelen Endülüslü çoban Santiago’nun masalsı yaşamının felsefi öyküsü anlatılır. Simyacı’yı bulmak kendini bulmaktır. Kitap bir nevi kılavuzdur.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

21. Lolita – Vladimir Nabokov

Lolita kitap
Vladimir Nabokov’un en çok okunan kitaplar arasında bulunan İngilizce romanı Lolita, ana karakter Humbert Humbert’in su pericikleri adını verdiği ergenlik çağındaki genç kızlara karşı cinsel tutkusunu konu eder.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

22. Kuyucaklı Yusuf – Sabahattin Ali

Kuyucaklı Yusuf kitap
Sabahattin Ali’nin ilk romanı olan Kuyucaklı Yusuf, ailesi katledilince bir başına kalan 9 yaşındaki Yusuf’un soruşturma için gelen Nazilli Kaymakamı Selahattin Bey tarafından evlatlık alınması ve çocuğun sonraki yaşamını konu alır.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

23. Kartal – Jack Hight

Kartal kitap
Kitapta Selahaddin efsanesi anlatılır, bunun dışında başka bir hikaye daha vardır. 1148’de Haçlı ordusu, Şam’ın duvarlarına doğru ilerlerken, John adında genç bir Sakson yakalanır ve esir düşer. Yusuf adında kitapsever küçük bir çocuk tarafından, bir çift sandalet fiyatına satın alınır ve kader iki düşmanı bir araya getirir. Kutsal Toprakları değiştirecek bir arkadaşlığın hikayesi böyle başlar. Ürkek Yusuf büyüyüp ‘Kartal’ lakaplı savaşçı Selahaddin olacaktır. John, önce efendisine savaş sanatını öğretecek, sonra Kudüs Kralı’na ve Kral Richard’a hizmet etmek için batıya dönecektir.

24. Yeşilin Kızı Anne – Lucy Maud Montgomery

Yeşilin Kızı Anne kitap
1908 yılında Kanadalı yazar Lucy Maud Montgomery tarafından yazılan Yeşilin Kızı Anne, 50 milyondan fazla satarak en çok okunan kitaplar arasında yer almayı başardı. Kitap, Matthew ve Marilla Cuthbert ile birlikte yaşamaya gelen canlı, oldukça yaratıcı, konuşkan, kızıl saçlı yetim bir kız olan Anne Shirley’i konu alıyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

25. Bir İdam Mahkumunun Son Günü – Victor Hugo

en çok okunan kitaplar Bir İdam Mahkumunun Son Günü kitap
Victor Hugo’nun ilk olarak 1829’da yayımlanan kısa romanı, ölüme mahkum bir adamın düşüncelerini anlatır. Hugo bu romanı ölüm cezasının kaldırılması gerektiğine dair duygularını ifade etmek için yazmıştır. Roman, en popüler kitaplar arasında yer almaktadır.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

26. Suç ve Ceza – Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

en çok okunan kitaplar Suç ve Ceza kitap
Dostoyevski’nin beş yıl süren Sibirya sürgününün dönüşünde yazdığı roman, en çok okunan kitaplar listemizin en değerli eserlerinden biri. Suç ve Ceza; parası için bir tefeci kadını öldürmeyi tasarlayan, St. Petersburg’da yaşayan fakir bir öğrenci olan Rodion Raskolnikov’un manevi ıstırabı ve ahlaki ikilemlerine odaklanır. Raskolnikov, öldürmeden önce parayla kendini yoksulluktan kurtarabileceğine ve büyük işler yapmaya devam edeceğine inanır, ancak karışıklık, tereddüt ve şans, ahlaki olarak haklı bir öldürme planını bulanıklaştırır.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

27. Küçük Prens – Antoine De Saint Exupery

en çok okunan kitaplar Küçük Prens kitap
Dünyanın en çok satan ve en çok okunan kitapları arasında yer alan eserde, bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası anlatılır. Sahra Çölü’ne düşen pilotun Küçük Prens’le karşılaşması ile başlayan kitap yirmi yedi bölümden oluşur. Özellikle Küçük Prens’in yurdundan ayrılıp altı ayrı gezegene yaptığı gezileri anlatan bölümlerde bazı tipik yetişkin yaşam biçimlerinin eleştirisi yapılır.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

28. Sineklerin Tanrısı – William Golding

en çok okunan kitaplar Sineklerin Tanrısı kitap
Dünya klasikleri arasında yer alan kitap, 2. Dünya Savaşı’nda nükleer bombanın yarattığı etkiden etkilenmeden kurtulmak için birkaç çocuğun uçakla taşınmasını anlatarak başlıyor. Ancak uçak varış noktasına gidemeden ıssız bir adaya düşüyor. Buradan sonra çocukların hayatta kalma mücadelesi başlıyor.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

29. Beyaz Zambaklar Ülkesinde – Grigory Petrov

en çok okunan kitaplar Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitap
Rus yazar Grigory Petrov’un çeşitli aralıklarla çıktığı Finlandiya seyahatlerindeki notlardan oluşan eser, 1800’lerin son döneminde Finlandiya halkının içinde bulunduğu durumu, cehaletten kurtulmak için başta Johan Vilhelm Snellman olmak üzere ülkedeki bir avuç Fin aydının verdiği olağanüstü mücadeleyi anlatır.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

30. Altıncı Koğuş – Anton Çehov

en çok okunan kitaplar Altıncı Koğuş kitap
Çehov bir taşra kasabasındaki akıl hastanesinde geçen bu novellasında, eğitimli bir hasta olan İvan Dmitriç ile Doktor Andrey Yefimıç arasındaki felsefi çatışmaya odaklanır. İvan Dmitriç maruz kaldıkları adaletsizliğe, içinde yaşamaya zorlandıkları berbat koşullara karşı çıkarken, Andrey Yefimıç bunları görmezden gelmekte ısrar eder ve durumu değiştirmek için kılını bile kıpırdatmaz. Doktor sonunda içine düştüğü ‘felsefi’ yanılgının farkına vardığında ise artık iş işten geçmiştir.

En çok okunan kitaplar arasında yer alan kısa öykü, Vladimir Lenin’in en çok etkilendiği eserlerden biridir. Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

31. Charlotte’un Sevgi Ağı – E. B. White

Charlotte'un Sevgi Ağı kitap
1952 yılında E. B. White tarafından yazılan çocuk romanı, bir örümcek ve domuzun alışılmadık arkadaşlığını konu alan olağanüstü bir eserdir. Çocuklara hitap eden roman oldukça güzel ve eğiticidir.

32. Yeraltından Notlar – Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

en çok okunan kitaplar Yeraltından Notlar kitap
En çok okunan kitaplar listemizin sonunda yer alan eser, gerçek dünyadan kendini soyutlamış veya buna zorunlu kalmış bir kişinin iç çatışmalarını ve hezeyanlarını konu alıyor. Yeraltından Notlar, Camus dahil olmak üzere birçok Batılı düşünürü varoluşçu anlamda etkilemiş bir eserdir.

Kitaba ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

Kaynak: 1

Antik Çağdan Modern Edebiyata Doğaüstü Kadın Hikayeleri: Ünlü Yazarların Romanlarından En İyi 10 Kurgu Tanrıça

$
0
0

“Tanrıça” kelimesini düşündüğünüzde aklınıza ne geliyor? İlahi dişil enerji? Doğa Ana? Beyaz elbiseler içinde dolaşan antik Yunan kadınları? Aslında bu terimin iki tanımı var: İlki; bir kadın tanrı. İkincisi ise; güçlü bir şekilde çekici ve güzel bir kadın. Kelimenin daha geniş çağrışımlarında, kültürümüzün nihai kadınsı nitelikleri anlatılıyor. Tanrıçalar sanatın her alanına konu oldu. Özellikle Antik Yunan’daki Tanrıçalar; romanlarda, sinemada kurgulanarak güçlü karakterlerin ortaya çıkmasına ilham verdi. Klişelerin bize nasıl ilham verdiğini görmek için dünyanın dört bir yanından doğaüstü kadın hikayelerini derledik. Yazarların romanlarında en iyi kurgulanmış 10 tanrıça.

1. The Goddess Chronicle (Tanrıça Chronicle) / Natsuo Kirino

tanrıça
Natsuo Kirino birçok mükemmel suç romanı yazdı. Ancak bu roman bir Japon efsanesinin yeniden anlatılışı. İzanami isimli Tanrıçanın, ölümünden sonra İzanami’nin asistanı olan rahibe Namima’nın orijinal hikayesiyle anlatılan bu hikaye; feminist bir Tanrıçayı anlatıyor. Farklı dünya dinlerindeki birçok tanrıça gibi, İzanami de hem yaratılışın hem de yıkımın tanrısıdır. Yaratılış anlatılarında diğer kadınları anımsatan bir olayda (Eve ve Lillith), kocası Izanaki’nin kendisinden üstün olduğunu kabul etmeyen İzanami bir kaosa neden olur. Bu hikaye ise onun intikam ateşiyle çoğalan öfkesini anlatıyor.

2. Circe (Ben Kirke) / Madeline Miller

tanrıça
Bu muhteşem hikaye, “2019 Kadın Kurgu Ödülü” için kısa listeye alındı. Hem erkeklerin klasik destanını kadın bakış açısından sergilemek, hem de ölümsüzlük denemelerinin tasvirlerini derinden etkilemek açısından oldukça zevkli olan bu kitap, tanrıçalık deneyimini konu ediniyor. Yazar Madeline Miller kitapta, tüm yararları ve fedakarlıklarıyla bir tanrıça olmanın gerçekten nasıl bir şey olabileceğini deneyimleyebilmeyi okuyucuya soruyor. Kitap, Odysseus, İkaros, Minotauros, Prometheus ve Zeus gibi mitolojik karakterlerin binlerce yıldır anlatılagelen hikâyesini farklı bir bakış açısından sunuyor.

3. Nudibranch / Irenosen Okojie


İngiliz-Nijeryalı Okojie’nin çılgın tuhaf kısa öykülerinin merkezinde, yaşadığı küçük bir adada karaya çıkan Kiru adlı, şekil değiştiren deniz tanrıçasının olağanüstü hikayesi var. Kelimenin tam anlamıyla kalpleri ısıtan bu hikaye, aşık olmak isteyen deniz tanrıçasını konu alıyor. Kiru, onu hayal kırıklığın uğratan her bir sevgiliyle karşılaşmasının ardından kalplerini yiyor ve farklı, çekici bir kadına dönüşüyor. Boş ya da içi boş bir yapı olarak kadın güzelliği için son derece garip bir metafor bu.

4. Gods Behaving Badly (Kötü Davranan Tanrılar) / Marie Phillips


Bu, birçok Olimpiyat tanrısı ve tanrıçasının şu anda Hampstead’de yaşadığı, neşeli ve komik bir modern zaman romanı. Romanda, Afrodit bir telekız olarak çalışıyor, Artemis ise köpek gezdiriyor. Ölümlüler Neil ve Alice ile tanıştıklarında ise işler ters gidiyor. Neil, Alice’i kurtarmak için yeraltı dünyasına girmek ve Yunan tanrılarının kadınlara karşı meşhur yırtıcı tavrının neden olduğu sorunu çözmek için Angel tüpünü kullanmak zorunda kalıyor ve Tanrılardan yardım istiyor.

5. Ragnarok / A.S. Byatt

tanrıça
Ragnarok, Marvel Sinematik Evreni’nin aynı zamanda Cate Blanchett’i ölüm tanrıçası Hel’in nefes kesici bir uyarlaması olarak öne çıkaran, İskandinav tanrılarının nihai savaşının mükemmel yorumunun dayandığı hikaye. Byatt’ın versiyonu İzlanda Edda’daki orijinal haline biraz daha sadık. İkinci Dünya Savaşı sırasında kırsal bölgeye tahliye edilen bir çocuk, İskandinav mitlerinin bir kitabını keşfediyor ve Odin’in düşüş hikayesinden etkileniyor ve hikaye başlıyor. Byatt, tanrıların Ragnarok’taki suç ortaklığını, çevreyi kötüye kullanarak kendi gezegenimizi yok etme şeklimizin yansıması olarak görüyor.

6. Ms Militancy / Meena Kandasamy


“When I Hit You” kitabının beğenilen yazarının şiirlerinden oluşan bu roman antik Hindu edebiyatından figürlere yıkıcı bir şekilde yaklaşıyor. Ms Militancy’de Meena Kandasamy, eleştirmen ve şair K. Satchidanandan’ın söylediği son derece deneysel şiirlerde mitlerin üstünde duruyor, okurları çağdaş toplumda iş başında olan zamana saygı duyulan gelenekleri ve yerleşik hiyerarşileri yeniden düşünmeye kışkırtana kadar şok ediyor.

7. Boxers / Gene Luen Yang

tanrıça
Bu çizgi roman, Çin’deki yabancı etkiye karşı 1900’deki Boxer isyanında lider olan Shandong’dan Little Bao adlı bir çocuğu konu alıyor. Yoldaşları mücadelelerinde Çin dövüş tanrılarından ilham alır, ancak arkadaşı Mei Wen merhamet tanrıçası olarak bilinen daha nazik Guan Yin ile ilişkilendirilir. Guan Yin, erkek Budist bodhisattva Avalokiteshvara’dan geliştirildi ancak Doğu Asya’nın çoğunda artık bir tanrıça olarak onurlandırılıyor.

8. The Mabinogion / Sioned Davies


Mabinogion, Britanya edebiyatının en eski nesir öyküleri olma özelliği taşıyor.. Hikayeler Orta Galce’de 12. ve 13. yüzyıllarda daha önceki sözlü geleneklerden derlendi. İlk İngilizce çevirisi 19. yüzyılda Gal Rönesansının dilbilimci, go-getter ve sürücüsü Lady Charlotte Guest tarafından yayınlandı. Sioned Davies tarafından yapılan bu 2007 çevirisi harika bir çağdaş versiyonu. Hikayede, bir büyücü tarafından arkadaşına eş olarak çiçeklerden yaratılan ancak başka birine aşık olan tanrıça Blodeuwedd konu ediniliyor. Geçmişte Blodeuwedd, zina hakkında uyarıcı bir hikaye olarak anlatılıyordu ancak modern okuyucular onu erkek kontrolünden kurtulmuş güçlü bir kadın olarak görüyor. Ancak Blodeuwedd için işler iyi gitmedi.

9. American Gods (Amerikan Tanrıları) / Neil Gaiman


Çağdaş Amerika’da Mr. Wednesday (Odin) liderliğindeki eski dinlerin tanrıları ile Media ve Technical Boy gibi yeni tanrılar arasında meydana gelen bir çatışmanın ustaca tasavvuru olan bu roman, Neil Gaiman’ın en başarılı romanları arasında.

10. Paradise (Cennet) / Toni Morrison


Paradise, kasaba yakınında erkekler tarafından saldırıya uğrayan bir manastırda alışılmadık bir varoluş yaşayan bir grup kadının hikayesini anlatıyor. Kitapta belirli bir tanrıça karakteri yok ancak karakterlerden biri olan Pallas, adını Yunan tanrıçası Athena’dan alıyor ve manastırın lideri Consolata da doğaüstü şifa yeteneklerini gösteriyor. Paradise, tanrıçalar etrafındaki herhangi bir tartışmaya uygun temalarla dönen sonsuz düşündürücü bir roman; bağımsız kadın gücü ve ortaya çıkardığı şüphe, kadınların ataerkil toplumdaki rolleri ve dini gelenekler arasındaki gerilimler…

Kaynak: 1

İmkansız Hayalleri ve Toplumları Temsil Eden Ütopya Nedir? Çeşitleri Nelerdir?

$
0
0

Ütopya, düşünmeyi, hayal etmeyi, tasarlamayı sevenler ve hep daha iyisini isteyenler için olmazsa olmazdır. Günlük hayatın stresinden kaçanlar da ütopyolar inşa etmeye başlayınca, bu kelimeyi çok sık duyar olduk. Hal böyle olunca “Ütopya nedir?” sorusu büyük bir merak konusu haline geldi. Hatta “Bu ütopyayı kaça inşa ettirebiliyoruz?” diye soranlar da oldu. Biz de, bu tarz sorunların önüne geçmek için ütopya nedir, ne değildir anlattık. Ayrıca distopya nedir konusuna da değindik.

Ütopya nedir?


Ütopya kavramını anlamak için önce etimolojisine bakmalı, daha sonra ütopya nedir anlatmalıyız. Ütopya kelimesi köken olarak Yunanca “yok/olmayan” anlamındaki ou, “mükemmel olan” anlamındaki eu ve “yer/toprak/ülke” anlamındaki topos sözcüklerinden türemiştir. Ancak Thomas More’un 1516’da yazdığı De Optimo Reipublicae Statu deque Nova Insula Utopia veya kısaca Utopia isimli kitap, kelimenin kullanımını yaygın bir hale getirmiştir. Ütopya, gerçekte olmayan, tasarlanan toplumlara veya düşüncelere denir. Ütopyalar özünde gerçek olması mümkün olmayan toplum yapısı, yaşantısı ve düzenidir. Bu imkansız tasarılar üzerine iki çeşit görüş vardır. İlki iyi ve istenilen şekilde olanıdır, diğeri ise korkunç ve arzu edilenin aksini temsil eden ütopyalardır. Son zamanlarda çok merak edilen ütopya nedir anladığımıza göre, ütopyanın zıttı olan distopya nedir öğrenelim…

Distopya nedir?

distopya nedir
Distopya, olumsuz ve korkutucu ütopyalara verilen isimdir. Distopyalar, totaliter bir düzene sahip baskıcı toplumları temsil eder. George Orwell‘ın 1984‘ü, Alan Moore’un V for Vendetta’sı, Anthony Burgess’in Otomatik Portakal’ı ve Jack London’nın Demir Ökçe’si gibi kitaplar, en iyi distopya örnekleridir.

İstenen ütopyolar

Ütopya
İstenen ve her şeyiyle içine çeken ütopyalar, en yaşanılır toplum ve devlet tasarımlarıdır. Bunun ilk örneklerinden biri Plato’nun “Devlet” adlı eseridir. Plato bu eserinde devletin nasıl olacağını anlatmıştır. Bu ütopik devlette insanlar, çalışanlar (çiftçiler, zanaatkarlar), bekçiler (askerler) ve yöneticiler (bilginler) olmak üzere üçe ayrılmıştır. Bu ütopyada yöneticiler devleti yönetir, bekçiler güvenliği sağlar, çalışanlar ise çalışıp üreterek devletin maddi ihtiyaçlarını karşılar. Bu ütopik toplumdaki her sınıfın kendine özgü erdemleri vardır. Ütopya nedir anlatan diğer yazarlar ve eserleri:

– Thomas More – Ütopya
– Francis Bacon – Yeni Atlantis
– Etienne Cabet – Icaria’ya Yolculuk
– William Morris – Olmayan Yerden Haberler
– Edward Bellamy – Geçmişe Bakış
– Farabi – El-Medinet’ül Fazıl
– Charlotte Perkins Gilman – Kadın Ülkesi
– Campanella – Güneş Ülkesi

Ütopya çeşitleri nelerdir?

distopya nedir
Şu ana kadar yazılmış olan çeşit çeşit ütopya vardır. Bu çeşitlerin en büyük örnekleri ekonomik ütopyalar, feminist ütopyalar, tarihi ve politik ütopyalar, bilimsel ve teknolojik ütopyalar, ekolojik ütopyalar ve dini ütopyalardır. Ekonomik ütopyalar ekonomi temellidir ve 19. yüzyıldaki sıkıntılı ekonomik şartlar için bir çözüm olması amacıyla oluşturulmuştur. Feminist ütopyalar, kadın egemenliğini ve ihtiyaçlarını öne çıkarır. Tarihi ve politik ütopyalar, kusursuz denilecek kadar iyi bir toplum oluşturma çabalarının olduğu tasarılardır. Dini ütopyalar, adından da anlaşıldığı gibi din ile ilgilidir. Bilimsel ve teknolojik ütopyalar, gelişmiş bir bilim ve teknolojinin bulunduğu bir gelecek kurgusunda geçer. Ekolojik ütopyalar ise insanın, doğayla barışık bir şekilde yaşamasını öncelik alır. Her bir ütopya çeşidi, ütopya nedir sorusuna farklı bir cevap verir.


20 Maddede Bugüne Kadar Nobel Almamış Yazarlar ve Ödülü Reddedenler

$
0
0

Gelenekselleşen Nobel Ödülü’nün sağladığı itibar nedeniyle, verilmesinin bir “onur” sayıldığı zamanlar geride mi kalıyor? Üst üste yaşanan gelişmeler neticesinde büyük bir güven ve itibar kaybına uğrayan Nobel ödülleri, 2020 Ekim itibariyle birer birer sahiplerini bulmaya başladı. Son yıllarda en çok tartışma yaratan ödül kategorisi ise edebiyat… Geçen yılki törende ödüller, dışarıdaki protesto gösterilerinin gölgesinde sahiplerine teslim edildi. Her yıl kurucusunun ölüm tarihi olan 10 Aralık’ta düzenlenen tören, bu sene de pandemi nedeniyle iptal edildi.

Birlikte verilen yüklü miktardaki paranın kanlı olması nedeniyle ödülün bir laneti de beraberinde getirdiği söyleniyor. 2009’daki haberlere göre, Nobel Vakfı paralarının silah şirketlerinin hisselerine yatırıldığı ve hatta bir silah şirketinin de ödüllere sponsor olduğu ortaya çıkmıştı. 2018’de akademide yaşanan cinsel taciz skandalından ve 2019’da savaş suçlarını savunan bir yazara ödül verilmesinden sonra, “Nobel’in saygınlığına leke sürüldü” diyenler; Bunca zamandır klasikleşmiş ve klasik olmaya aday şahane onca edebi eserin Nobel Komiteleri tarafından görmezden gelinmesi nedeniyle, “Belki bundan sonra ödülü kabul etmemek, etmekten daha akıllıca bir hareket haline gelebilir” yorumunu yapanlar var. Bir taraftan, Nobel’i ciddiye almayanlar tarafından kazanamadığı için daha da itibarlı kabul edilen yazarlar mevcutken, öte yandan Nobel’e yakın bazı çevrelerin görüşü ise Akademi’nin “Ödülü, almak istediğini belli eden hiçbir yazara vermediği” yönünde. “Ödülü reddeden yazar” olmanın forsu ise gerçekten her zaman bambaşka… 😊 Zira; ne bir otoriteyi ne de edebi bir zevki temsil eden Nobel’i almayan tüm bu yazarlar, aldığı halde şimdi adı dahi anılmayan o, bazı yazarlardan daha ilginç ve heyecan verici…

1. Tolstoy

nobel
Tolstoy, edebi dehasının yanı sıra sıra dışı kişiliğinden ötürü yaşadığı dönemde dünyanın en ünlü insanlarından da biriydi. Hem ödül verilmeyen yazar, hem de ödülü reddeden yazar olarak bu listenin en başında yer alıyor. Hikâye şöyle: Nobel’in ödül alacak yazarlarda aradığı en önemli kriter, “Edebiyat alanında, ideal doğrultuda en seçkin çalışmayı üretmiş kişi” olması. 1901’de yapılan ilk ödül töreninde; ödülün ilk sahibi olarak konuşma yapmak üzere kürsüye çağrılan kişi ise Sully Prudhomme’du. Oysa pek çokları Nobel’in Tolstoy’a verileceğine kesin gözüyle bakıyordu. Gelgelelim, Tolstoy, Kilise’nin otoritesini reddetmiş, bu yüzden tam da o yıl aforoz edilmişti. Varlıklı ve soylu bir aileden gelen Tolstoy, zorla ele geçirildiğine inandığı için özel mülkiyete ve devlete de karşı çıkmıştı. Tolstoy’un bu kökten muhalif son derece idealistik tutumu, eserlerinin “yeterince idealistik” olmadığı gerekçesiyle İsveç Akademisi üyelerinin ilk Nobel’i ondan esirgemelerine neden olacaktı. Uzun yıllar sonra açıklanacak tutanaklarda, seçici kurul üyelerinin, özellikle din konusundaki “eksantrik” anlayışından ötürü, ödülü Tolstoy’a vermekten kaçındıkları ortaya çıkacaktı. Takvimler 7 Ekim 1906’yı gösterdiğinde ise Rusya Bilimler Akademisi, Tolstoy’u tekrar Nobel’e aday gösteriyordu. Yazar bu duruma hemen müdahale etti. Arkadaşı Fin yazar Arvid Yarnefelt’e yazdığı mektubunda ödülün kendisine verilmemesi için elinden gelen her şeyi yapmasını rica etti. “Eğer ödülü bana verirlerse, bu durumda ödülden vazgeçmem hiç hoş olmayacak” dedi. Yarnefelt, adaylığı reddeden Tolstoy’un ricasını yerine getirerek ödülü Giosue Carducci’ye verdi. Bu karara oldukça sevinen Tolstoy, kendisini mektup yağmuruna tutup İsveç Akademisi’nin bu kararına tepki gösteren yazar dostlarına ve hayranlarına hitaben yazdığı mektubunda şöyle diyor: “Değerli dostlar, Nobel Ödülü’nün bana verilmediğini öğrenince ne kadar sevindim bilemezsiniz. Her şeyden önce, o parayı nasıl kullanacağımı bilemeyecektim, böyle bir dertten kurtulmuş oldum. Hiç kuşkum yok, bu ödül parası, tıpkı her türlü para gibi, olsa olsa kötülük getirebilir. İkincisi, hiç tanımadığım insanlardan bu kadar çok sevgi ve destek mektubu almak beni onurlandırdı. Lütfen, en içten şükranlarımı kabul edin.”

2. Virginia Woolf

nobel
İsveç Akademisi, gelmiş geçmiş en iyi roman yazarlarından biri olan Woolf’u, fazla deneysel ve karamsar bulduğu için ödül vermedi. Erkek egemen anlayışın hakim olduğu Nobel’de bugüne kadar bu ödülü alan 113 kişiden sadece 14’ü kadın.

3. Jorge Luis Borges

nobel
Diktatör Augusto Pinochet ve Jorge Rafael Videla’ya olan desteği nedeniyle Nobel Ödül Komitesi ile arası hiç ısınmadı.

4. Vladimir Nobokov


1974’te aday gösterildi ancak bizzat ödül komitesinde olan İsveçli yazarlar Eyvind Johnson ve Harry Martinson’a ödülü kaptırdı. Nobel’in iltimas gösterdiği en bariz kararlardan biriydi. Çok sonraları İsveç Akademisi Nobel Edebiyat Komitesi Başkanı Per Wastberg, 9 Mayıs 2016’da T24’e verdiği bir röportajda, “Ödülü almasını gönülden istediği ama alamayan yazarların olup olmadığı sorulduğunda, “Kendi dönemimle ilgili konuşamam. Ama Akademi’nin geçmişteki kararları üzerinden şunu söyleyebilirim; Vladimir Nabokov ve Jorge Luis Borges’in Nobel alamamış olmasından şahsen büyük üzüntü duyuyorum” diyecekti.

5. James Joyce


Ödül kurulundan Sven Hedin’e, Joyce’un nasıl olur da ödüle aday gösterilmediği sorulur. Hedin’in cevabı “Kim?”

6. Nazım Hikmet


Gelmiş geçmiş en büyük şairlerden biri olarak dünyaca kabul görmüş Nazım Hikmet hakkında ise İsveç Akademisi Nobel Edebiyat Komitesi Başkanı Per Wastberg, ödül alması konusunda daha önce üzerine tartışılan bir yazar olduğunu söyledi.

7. Yaşar Kemal


En az 20 kere aday gösterilen “Nobel’e 1973’ten beri adayım, ölene kadar da aday olacağım” diyen Yaşar Kemal, ödülün kendisine verilmeyeceğini anlamış olmalı. Gazeteci Reha Erus anlatıyor: “1994 yılında Siena Üniversitesi’nde düzenlenen bir panelde o dönemde çalıştığım gazete adına Umberto Eco ile Yaşar Kemal’i biraraya getirmiştim. Ön konu; kazanılamayan ve hala umut edilen “Nobel Ödülü”ydü. Umberto Eco’nun bir Yaşar Kemal hayranı olduğu orada ortaya çıktı. “Mehmed İl Falco – İnce Mehmed’i üç kez okuduğunu itiraf ederek, ‘O eserinle Nobel’e layık görülmediysen gerisi hikaye dostum’ demişti.” Yaşar Kemal’in akademide defalarca tartışıldığını söyleyen İsveç Akademisi Nobel Edebiyat Komitesi Başkanı Per Wastberg, “Son 5’e de girmiştir ama ödülü alamamıştır” diyor.

8. Umberto Eco


Bilim insanı, yazar, göstergebilim uzmanı, gazeteci, düşünür, eleştirmen, denemeci, öğretim üyesi, filozof, tarihçi, estetikçi, Ortaçağ uzmanı, araştırmacı, kültür ataşesi, profesör, televizyoncu, gurme, şövalye… Saymakla bitmez bir “Gülün Adı”… 😊 Şöhretli bir yazar olmanın, alınan ödüllere bağlı olmadığının en güzel örneklerinden.

9. Haruki Murakami


Japon ve dünya edebiyatının önemli ismi, bugüne kadar Nobel’e yedi defa aday gösterildi.

10. Mark Twain

nobel

11. Emile Zola

nobel

12. Anton Çehov

13. Maksim Gorki

14. Marcel Proust

nobel

15. Bertolt Brecht

nobel

16. Aldous Huxley

nobel

17. Milan Kundera

nobel

18. Ursula Le Guin

nobel

19. Boris Pasternak


Nobel Edebiyat Ödülü”nü geri çeviren diğer önemli bir yazar. Dönemin egemen Batı’sı, Boris Pasternak’ın, ödülü kendi isteğiyle değil, Sovyet hükümetinin baskısı sonucu geri çevirmek zorunda kaldığını iddia eder. Buna karşıt olarak da, yazara 1958’de verilen bu ödülün arkasındaki niyetin, Sovyetler Birliği’ni karıştırmak olduğu ve bunun da başarıya ulaştığı, ülkesinde yaşanan sosyalizmin yaşattıklarından ötürü hayal kırıklığına uğrayan bir yazarın özellikle seçildiği söylenir. Nitekim Pasternak ödülü reddeder ve Nobel Ödül Komitesi’ne şu mektubu gönderir: “…. Nobel Ödülü’nün bana verilmesinin, çok çirkin sonuçlara varan siyasi amaçlı bir karar olduğu kanısına varınca, kimsenin zorlamasıyla değil, kendi irademle ödülü reddettiğimi belirtirim.”

20. Jean-Paul Sartre


Hayatı boyunca Legion d’honneur dahil hiçbir ödülü kabul etmemiş olan yazar, 23 Ekim 1964’te Le Monde ve Le Figaro gazetelerine gönderdiği “Neden Reddettim?” mektubunda Nobel’i almamasının nedenlerini kişisel ve nesnel şeklinde ayırarak şöyle diyor: “…. ben resmi payelere her zaman dirsek çevirdim. …. Bu tutumun temelinde benim, yazarın görevine dair anlayışım var. Siyaset, topluluk ya da edebiyat meselelerinde bir tutumu benimseyen yazar, bence ancak kendi imkanlarını, yani kalemini ve kağıdını kullanmalıdır. Kabul edeceği her paye, okuyucularını bir etki karşısında bırakır ki işte ben bunu istemiyorum. İmzamı ‘Jean-Paul Sartre’ olarak atmakla, ‘Jean-Paul Sartre, 1964 Nobeli’ diye atmak, aynı şey değildir, diyorum.” Nobel ile ilgili düşüncelerini ise mektubunun sonunda şöyle açıklar: “Nitekim Nobel günümüzde Batı bloğu yazarlarına ya da Doğu’da başkaldıranlara verilen bir ödül olarak görülmektedir. Mesela, Güney Afrika şairlerinin en büyüklerinden biri Neruda ödüle değer görülmemiştir. Herkesten fazla layık olduğu halde Louis Aragon düşünülmemiştir. Ödülün Şolokof’tan önce Pasternak’a verilmesi ve Sovyetlerden seçilmiş tek eserin memleketinde yasaklanmış ve ancak basılabilmiş bir kitap olması, esef edilecek bir durumdur. Halbuki karşı yönde bir davranış pekala dengeyi sağlayabilirdi. Cezayir savaşı günlerinde, 121’ler beyannamesini imzaladığımız sırada verilseydi, Nobel’i sevinçle kabul ederdim, zira o zaman bu mükafat sadece bana değil, uğrunda savaştığımız hürriyete de şeref kazandıracaktı. …. Ödülü geri çevirmeyi, kabul etmekten daha az tehlikeli buluyorum. Kabul etmekle ‘Bağımsızlıktan taviz verme’ diyebileceğim bir sonucu da benimsemiş olurdum.” Ancak Sartre, BBC’nin felsefe belgeseli Human, All Too Human’da yer verilen başka bir açıklamasında diğer gerekçelerini de sunuyor. “Politika ile aramda bağ olduğu için, burjuva kurumu benim ‘geçmiş hatalarımın’ üstünü örtmek istedi. Artık bir kabul var! İşte bunun için bana Nobel Ödülü’nü verdiler. Benden özür dilediler ve hak ettiğimi söylediler. Bu çok çirkindi!” Sartre’ın öncelikle bir insan olarak “kendi içinde tutarlı olması” onun en ayırt edici özelliklerinden biriydi ve saygıyı son derece hak eden bu ilkeli duruşu kendisinden geriye kalan en büyük mirası aslında. Fransa’nın o dönem Cezayir’in işgal etmesi yazarın tepkisini çekmişti. Ona göre Fransa’nın bu işgali haksızdı ve derhal son bulması gerekiyordu. O dönem Fransa’da böyle bir politikaya karşı çıkmak da herkesin harcı değildi. Ama o Sartre’dı işte, durur mu? Bildiriler dağıtarak insanları bilinçlendirmeye çalışınca ünlü filozofun bu etkileyici muhalefeti halk tarafından tepkiyle karşılanır ve yazarı devlet başkanı De Gaulle’ye şikâyet ederler. Charles De Gaulle, şu tarihi cevabı vererek yazara sahip çıkar: “Sartre’a dokundurmam! Çünkü Sartre, Fransa’nın ta kendisidir.”

BONUS: Bazı Önemli Yazarların Nobel Ödülü Konuşmaları

nobel
Tam da burada ödüllendirme sistemlerinin tamamını sorgulamak lazım. Şimdi vereceğimiz William Faulkner örneği de bu bakımdan doğru bir yaklaşım olduğu için önemli. Faulkner, ödülün sahibi olduğu açıklandığında, onu almaya gitmeyi aklından bile geçirmez ve törene katılmayacağını bildirir. Ama sonra, kızının ricası üzerine, sesini genç yazar ve şairlere duyurabileceği için –para ödülünü almamak şartıyla– Stockholm’e gelerek “Her şey korkuyla başlar” başlıklı tarihe geçen o muazzam konuşmayı yapar. Tutkulu Faulkner hayranları sırf böyle bir konuşmaya vesile olduğu için dahi Nobel komitesine teşekkür edeceklerdir. Faulkner, konuşmasında “yazar” olmanın içeriğini anlatırken şu cümleleri sarf eder. “…. İçini rahatlatarak insanın dayanma gücünü artırmak ve geçmişteki zaferlerin kaynağı olan cesareti, onuru, umudu, gururu, şefkati, acımayı ve fedakarlığı hatırlatmak, onun ayrıcalığıdır. Şairin sesi yalnızca insanlığa ait kayıtlar değildir, aynı zamanda onun dayanmasına ve güçlenmesine yardım eden destek noktasıdır, temeldir.” Ödül sonrası ABD Başkanı Faulkner’i Beyaz Saray’a yemeğe davet eder. Ama o, bu yemeğe katılmaz. Gazetecilerin bu husustaki sorularına ise gayet net bir şekilde “Bir akşam yemeği için o kadar yol gitmek bana pek mantıklı gelmedi” diye cevap verir. 😊 Şehir efsanesi olmayan bu anekdottan anlaşıldığı kadarıyla ödül, Faulkner’in şahsında hiçbir değişikliğe sebep olmamıştı fakat eserlerinin diğer dillere çevrilmesi konusunda yayıncıları cesaretlendirmiş ve teşvik etmişti diyebiliriz.

Ödül mekanizmaları, iyi şeylerin; sonucunda bir ödül ya da kazanç olduğu için yapıldığını düşünmemize yol açarak, safiyetine ve samimiyetine gölge düşürürler. Çünkü ödüllerin yazarlara ayrıca sağlayacağı pek çok olanak ve imtiyaz vardır. Halbuki severek, isteyerek yaptığımız şeyleri yapabiliyor olmak zaten bir ödüldür. Yazar, ayrıca bir ödüle ihtiyaç duymamalıdır. Öte yandan insan evladı, iyi yaptığı şeyler için ödüllendirilmeyi bekler ve ister. Bu en basitinden ürettiklerinin hayata olan “pozitif” etkisini görmek, “bir işe yaradığının hissettirilmesi” olabilir. Bu istek, varoluşuna, edimlerine en temelinden saygı gösterilmesi ve kendisine adil davranılmasına yönelik yine içten gelen bir hak etme ve güven duygusuyla ilgilidir ki, hepimiz nihayetinde “kendini gerçekleştirmek” anlamında bu tatmini ve özgüveni tıpkı Faulkner gibi öznel biçimde yaşamak isteriz. Velhasıl insan, edimlerini sürdürebilmek için her daim bir motivasyona ihtiyaç duyuyor ancak bunun ne kadarının ödül ne kadarının içten gelen yaratma arzusu ile gerçekleşmesi gerektiğinin dengesi doğru kurulmuyor diyebiliriz. Bertrand Russell, Ernest Hemingway ve John Steinbeck gibi çok sevdiğimiz diğer Nobel ödüllü yazarların konuşmaları için buraya tıklayabilirsiniz.

BONUS: Nobel Ödülü’nün Az Bilinen Ortaya Çıkış Hikayesi

nobel
Vasiyeti üzerine ödüle adını veren Alfred Nobel, dinamiti ve balistit gibi silah yapımında kullanılan birçok patlayıcıyı icat eden ve aynı zamanda silah sanayisine yatırım yaparak büyük servet kazanan bir mucitti. 1888’de kardeşi Ludvig öldüğü sırada, emekliliğini Fransa’daki evinde geçiren Nobel, gazetede gördüğü bir haberle adeta şoka girer. Gazete, kardeşi ile kendisini karıştırmış ve onun ölüm haberini yayınlamıştır. Ama Nobel’i asıl düşündüren haberin başlığıdır. “Ölüm taciri öldü”. “Daha çok insanı daha hızlı şekilde öldürme yollarını arayarak zengin olan Dr. Alfred Nobel dün öldü” şeklinde kendisinden hiç de iyi bahsedilmeyen haberlerden sonra içine kapanır. Öldükten sonra “kötü biri” olarak anılacağının farkına varan Nobel’in ciddi bir bunalım geçirdiği düşünülüyor. Bu şekilde hatırlanacak olmasından ötürü çektiği derin vicdan azabı sonucu bir karara varır. Nobel, vasiyetini değiştirip öldüğü zaman servetinin yüzde 94’ünü fizik, kimya, barış, edebiyat ve tıp (Ekonomi ödülü hariç. Bu ödül 1968’den sonra verilmeye başlandı) alanlarında insanlığa üstün hizmette bulunacak kişilere her yıl verilecek bir ödül fonu kurulması için bağışlar. 1896’da öldüğünde adına kurulacak vakfa devredilen meblağ, bugünün parasıyla 250 milyon dolara yakındır.

Kaynak: Sabitfikir, Kasım 2019, Remzi Şimşek, Nobel Edebiyat Ödülleri ve Peşindeki Lanet Sabitfikir, Kasım 2019, Murat Can Aşlak, Nobel’in Görmezden Geldiği Büyük Yazarlar

Kaynak: 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 14, 12

Son Dönemin Popüler İsmi Psikiyatr Gülseren Budayıcıoğlu ve Kitapları

$
0
0

1947 yılında Ankara’da dünyaya gelen Gülseren Budayıcıoğlu, psikiyatr olmasının yanı sıra aynı zamanda ünlü bir yazar. Ancak birçok farklı alanda nitelikli olan Gülseren Budayıcıoğlu hepsinden önce spikerlik ve sunuculuk yapıyordu. Spikerlik ve sunuculuk yaptığı sırada adını duyurmuş, kendini tüm Türkiye’ye tanıtmıştı. Daha sonra yazdığı kitaplarla ön plana çıktı. Hatta son yıllarda çıkardığı kitaplar Masumlar Apartmanı ve Kırmızı Oda gibi birçok dizi için ilham kaynağı oldu. Hal böyle olunca Gülseren Budayıcıoğlu kimdir ve Gülseren Budayıcıoğlu kitapları nelerdir soruları çok soruldu.

Bu nedenle önce Gülseren Budayıcıoğlu kimdir kısaca anlatacağız. Ardından Gülseren Budayıcıoğlu kitapları hakkında bilgiler vereceğiz.

Gülseren Budayıcıoğlu kimdir ve nerede doğmuştur?

Gülseren Budayıcıoğlu
Gülseren Budayıcıoğlu, 1947 yılında Ankara’da dünyaya geldi. Babasının sevecen, annesinin fedakar ve otoriter olduğunu söyleyen Gülseren Budayıcıoğlu’nun iki kardeşi vardı. Ortaokul ve lise eğitimini TED Ankara Koleji’nde, lisans eğitimini ise Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde aldı.

Hem spikerlik yaptı hem de lisans eğitimi aldı

Gülseren Budayıcıoğlu
Gülseren Budayıcıoğlu kitapları yayınlanmadan önce hem eğitim görüyor hem de spikerlik yapıyordu. Gülseren Budayıcıoğlu, TRT televizyonunun faaliyete geçtiği yıllarda lisans eğitimi alıyordu. O dönemde TRT’nin spikerlik sınavına girdi ve kazandı. 1965 yılında ise TRT’de spikerlik yapmaya başladı. O zamanlar kendisine “Miss TRT” diyorlardı. Gülseren Budayıcıoğlu, 1972 yılında üniversiteden mezun oldu, ancak spikerlik ve doktorluk arasında seçim yapması için baskı gördü. Bunun üzerine üniversitede asistan olarak çalışmaya başladı. Ancak asistanlık görevi fazla sürmedi. Hem asistan olarak çalışıp hem de TV’de çıkabilmesi için hukuki bir izin alması gerekiyordu. Fakat çalıştığı üniversitenin dekanı bunun mümkün olmadığını dile getirdi. Gülseren Budayıcıoğlu bu dönemde iki program sundu ve usulsüzlükler ortaya çıkınca Budayıcıoğlu’nun asistanlık görevine son verildi ve TV’ye geri döndü.

1977’de psikiyatri alanında uzmanlığını aldı

Gülseren Budayıcıoğlu
Gülseren Budayıcıoğlu kitapları ile birçok kişiye ve diziye ilham olmadan önce psikiyatri alanında uzmanlaştı ve sunuculuğa devam etti. Budayıcıoğlu, 1977 yılında Hacettepe Üniversitesi’nden psikiyatri alanında uzmanlığını aldı ve burada 5 yıl öğretim görevlisi olarak görev yaptı. Bu dönemde üniversite ve TRT işbirliği ile hazırlanan hastalıkların ve toplumsal sorunların alanında uzman olan kişilerle birlikte incelendiği “İnsan ve Dünyası” isimli bir programın da sunuculuğunu yaptı. 2005 yılında ise Ankara’nın ilk özel psikiyatri merkezini açtı.

Yazarlık kariyerine 2004 yılında başladı

Gülseren Budayıcıoğlu
Gülseren Budayıcıoğlu yazarlık kariyerine 2004 yılında kısa hikayeler ile çeşitli psikiyatrik sorunları ele aldığı Madalyonun İçi, Bir Psikiyatristin Not Defterinden kitabıyla başladı. Budayıcıoğlu, ilk dört romanını ve 2019 yılında çıkarttığı Camdaki Kız romanını, kendi gözüyle gördüğü gerçek vakaları birleştirerek yazdı. Yazdığı romanların bazıları dizilere uyarlandı. İstanbullu Gelin, Doğduğun Ev Kaderindir, Kırmızı Oda ve Masumlar Apartmanı gibi TV dizileri, Gülseren Budayıcıoğlu kitapları sayesinde var oldu.

Şimdi yazdıklarıyla ünlü olan Gülseren Budayıcıoğlu’nun müthiş eserlerine bakalım. İşte sırasıyla birçok diziye ilham olan Gülseren Budayıcıoğlu kitapları…

Madalyonun İçi: Bir Psikiyatristin Not Defterinden (2004)

Madalyonun Ici: Bir Psikiyatristin Not Defterinden
Gülseren Budayıcıoğlu kitapları denildiğinde hemen akla yazarın ilk kitabı olan “Madalyonun İçi: Bir Psikiyatristin Not Defterinden” geliyor. Yazarın ilk kitabında, ülkemizde birçok farklı nedenden psikiyatra giden insanların hikayeleri anlatılıyor. Ön planda aşk ve ölüm olmak üzere “insanlık halleri”ni göreceğiz. Kitaptaki insanlar bizlere içini açıp herkesten sakladıkları sırlarını paylaşacak. Bu hastalar, hastalıklar ve tüm sorunlar karşısında bir psikiyatrın duyguları ve yapıp yapamadıklarını göreceğiz. Okumaya devam ettikçe elbet kendimizi bulacağız ve kendimizle yüzleşeceğiz.

Günahın Üç Rengi: Madalyonun Öteki Yüzü (2008)

Günahın Üç Rengi: Madalyonun Öteki Yüzü
Genç ve yakışıklı bir gencin mazoşizmin acısıyla renklenmiş dünyası. Bu acıdan alınan haz, ölüme yaklaştıkça hissedilen doyum… Yaşlı, göbekli bir holding patronunun cinsel tercihi nedeniyle varoşların kasketli orta yaşlı erkeklerinde aradığı yakınlık… Üç kuşak boyunca sürüp gelen fahişeliğin kadının ruhunu paramparça edişi…

Gülseren Budayıcıoğlu kitapları sırasında ikinci olan bu romanda yazar, insan denen harika ve karmaşık varlığa ait gerçek hayat hikayelerini anlatılıyor. Bu hikayeler bazen şok olmanıza, bazen de duygulanmanıza neden olacak.

Hayata Dön (2011)

Hayata Dön
Hiç de güzel denemeyecek suskun mu suskun bir kız… O sustukça, terapist, tarihin mahrem yerlerinden unutulmuş hikayeleri ortaya döküyor. Genç firavun Tutankamon’un esrarı, Hitler ve Freud’un kişiliklerinde gücün analizi, 18. yüzyılda adına “Fısıltı Sanatı” dedikleri, evli kadınların yaşadığı aşk ilişkileri… Çariçe Katerina’nın çamaşırcılık ve hayat kadınlığından başlayan tılsımlı yazgısı ve fazlası… Derken suskunluk bozuluyor. Çirkin kızın öyküsü başlıyor. Öyle bir öykü ki acısı ve hüznü ile her şeyi gölgede bırakıyor. Çirkin genç kız, açıldıkça güzel bir prensese dönüşüyor.

Gülseren Budayıcıoğlu kitapları sırasında üçüncü olan bu roman, psikanalizin sihirli değneğinin dokunduğu yerde ortaya çıkan bir başarı öyküsü olarak öne çıkıyor.

Kral Kaybederse (2015)

Kral Kaybederse
Dört bir kalbin fatihi, kadınların yenilmez hakimi… Peki, tüm savaşlar onun için her zaman bu kadar kolay mı olacak? Kendini buna çok inandırmış olsa da hayır! Ve o beklenmedik mağlubiyet, kralın tahtını en sağlam yerinden sarsacak.

Gülseren Budayıcıoğlu kitapları sırasında dördüncü olan bu romanda yazar, hep zirvede olacağını zanneden bir avcının avına av olup düşüşünü ve asla sevilemeyeceğini düşünen bir kadının avken avcı oluşunu anlatıyor.

Kral Teo Kitabı (2018)

Kral Teo Kitabi
Kral gibi yetiştirilen çocuklara, hayat kral gibi davranmıyor. Onlar gelecekte, gerçek krallar karşısında kendilerini çok çaresiz ve yetersiz hissediyorlar.

Gülseren Budayıcıoğlu kitapları arasında yer alan ve yazarın çocuk yetiştiren herkese tavsiye ettiği kitapta, çocukların el bebek gül bebek ve hiç sorumluluk verilmeden büyütülmesinin olumsuz yönleri anlatılıyor.

Camdaki Kız (2019)

Camdaki Kiz
“Küçükken çekilen acıların ateşi kolay sönmüyor, kolay unutulmuyor ve izlerini hayatımız boyunca üstümüzde taşıyoruz.”

Gülseren Budayıcıoğlu kitapları içinde daha yeni diyebileceğimiz yazarın son romanı Camdaki Kız, lüks içinde yaşamış ve hep yok sayılmış Nalan ile zor ve fakir bir çocukluk geçirmiş olan elektrikçi Hayri’nin aşk öyküsünü anlatıyor.

Kaynak: 1

Sürükleyici Anlatımıyla Okuyucuyu Mest Eden Ayşe Kulin’in En İyi 12 Kitabı

$
0
0

Türk edebiyatının en önemli isimlerinden Ayşe Kulin, 1941 yılında İstanbul’da doğdu. Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nden mezun olduktan sonra yayın kuruluşlarında editör, senarist, muhabir, sanat yönetmeni ve sahne yapımcısı olarak çalıştı. 1984 yılında farklı hikayelerden oluşan “Güneşe Dön Yüzünü” isimli ilk kitabı yayımlandı. Bu hikayeler arasından “Gülizar” isimli bölüm 1986 yılında senaryolaştırıldı. Çalışmasıyla Kültür Bakanlığı Ödülü’nü kazandı. Kariyerinin henüz daha başındayken, anlatım dilinin akıcılığı ve sadeliği nedeniyle pek çok ödüle layık görüldü. Özellikle biyografik eserleriyle ön plana çıkan Ayşe Kulin, Türkiye’nin en çok okunan yazarları arasına girdi. Bugüne kadar öykü, deneme, biyografi, çeviri, şiir, roman ve araştırma türlerinde toplam 45 esere imza attı. Kendini özgü tarzı, hayatının her alanına dokunan hikayeleri ve sürükleyici kalemiyle okuyucuların gönlünde taht kuran Ayşe Kulin’in en beğenilen romanlarını derledik. İşte en sürükleyici Ayşe Kulin kitapları…

1. Sevdalinka (1999)

Ayşe Kulin kitapları
Sevdalinka’nın Ayşe Kulin kitapları arasında özel bir yeri var. Kulin, Türkiye’ye göç etmiş Boşnak kökenli bir ailenin çocuğu. Sevdalinka kelimesi ise Boşnak kültürünün geleneksel müziğine verilen isim. Bu kelime bir müzik tarzını ifade ettiği kadar aşk, tutku ve kelimelere dökülemeyen derin duyguları anlatmak için de kullanılıyor. Hüzünlü bir hikayeyi konu alan Sevdalinka, 1999 yılında ilk kez yayınlandığında edebiyat çevresinde büyük ses getirdi. Kitap; dini, kültürel ve siyasal nedenlerle Boşnak halkının Sırp ve Hırvatlar tarafından sistematik olarak soykırıma tabi tutulmasını konu alıyor. Aynı zamanda bir aşk üçgeni de romanın akışı içinde okuyucuyla buluşuyor.

2. Füreya (2000)

Ayşe Kulin kitapları
Füreya, Türk edebiyatının biyografi türünde yazılmış özel bir örneği. Ayşe Kulin’in bu eserini önemli kılan hem Türkiye’nin ilk kadın seramik sanatçısı Füreya Koral’ın hayat hikayesini anlatması hem de bir dönemi tüm çıplaklığıyla yansıtması. Eserin ilk bölümlerinde Füreya’nın babasının Mustafa Kemal Atatürk’le olan bağı, onun işgalden bir ay önce İstanbul’a gelişi, Şişli’de bir ev kiralaması ve şehirdeki faaliyetleri anlatılıyor. Kulin, Füreya Koral’ın hikayesini anlatırken Osmanlı aristokrat aile yapısını okuyucuya gerçekçi bir şekilde yansıtıyor. Füreya’nın bazen zorlu fakat çoğunlukla heyecan ve sevgi dolu hikayesi okuyan herkesi etkileyecek! Füreya en iyi Ayşe Kulin kitapları arasında yer alıyor.

3. Köprü (2001)

ayşe kulin kitapları
Köprü, bir valinin köprü inşa ettirmek için Ankara bürokrasisi ile verdiği çetin mücadeleyi konu alır. Romanın ana karakteri olan valinin hizmet aşkı ve dürüst kişiliği okuyucunun kalbini ısıtır. Ayşe Kulin, eserine Erzincan’ın muhteşem bir doğa tasviri ile başlar. Yazarın tüm kitaplarında olduğu gibi bu romanda da tarih, yer ve karakterler gerçek olaylara dayanarak kurgulanır. Ayşe Kulin’in sürükleyici anlatımıyla, Doğu Anadolu insanının töreye teslim olmuş öyküsü ve valimiz Recep Yazıcıoğlu’nun mücadelesi kitabın bir solukta okunmasını sağlıyor.

4. Veda: Esir Şehirde Bir Konak (2007)

ayşe kulin kitapları
Veda, Ayşe Kulin’in kendi ailesini üç nesil öncesinden başlayarak yarı kurgusal yarı gerçekçi bir şekilde hikayeleştirdiği üçlemesinin ilk kitabı. Kitapta olaylar 1920’li yılların başlarında İtilaf Devletleri’nin işgali altındaki İstanbul’da geçiyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun son maliye nazırı Ahmet Reşat Bey’in konağı etrafından genişleyen bir olay örgüsü ile başlıyor. Ayşe Kulin, bu romanında hem çökmekte olan bir devletin tarihini hem de Osmanlı aydınının hüzünlendiren öyküsünü birlikte ele alıyor. Gerçek biyografik verilerle roman tekniğinin birleştirildiği bu eser, Kulin’in edebiyattaki ustalığını bir kez daha gözler önüne seriyor.

5. Umut: Hayat Akan Bir Sudur (2009)


Veda romanının devamı niteliğinde olan Umut, toplumsal ve siyasal olarak son derece sancılı geçen bir döneme ışık tutuyor. Osmanlı İmparatorluğu tarih sahnesinden çekilirken yerini yeni bir ülke olan Türkiye Cumhuriyeti almıştır. Siyasal bunalımın akıp gittiği günlerde, ülkenin atmosferi aşklara, arkadaşlıklara, aile ilişkilerine kısaca hayatın her alanına sirayet etmiştir. Okurken elinizden düşüremeyeceğiniz bu kitap, Ayşe Kulin’in akıcı çizgisinden dışarı çıkmayan bir üsluba sahip.

6. Gizli Anların Yolcusu (2011)

Ayşe Kulin kitapları
Gizli Anların Yolcusu, Ayşe Kulin kitapları arasında en beğenilenlerden biri. Kitap, eş cinsel bir birlikteliği konu alıyor. Ayşe Kulin psikolojik tahliller içeren bir anlatımla, toplumun kabul etmekte zorlandığı ve yargılamakta ısrar ettiği bir aşkın hikayesini yansıtıyor. Bu romanda tarihi karakterler ve nostaljik hikayeler yerine modern dönemin karakterleri bulunuyor. Kulin tüm eserlerinde olduğu gibi toplumsal alanda tabu olan bir konunun üzerine giderek kalıp yargıları yıkmayı amaçlıyor. Gizli Anların Yolcusu’nda sadece aşkı değil, bizlere dayatılan hayatları, harcanmış gençlik yıllarını ve ailelerinin evlatlarına yaşattığı travmatik hikayeleri de büyük bir heyecanla okuyacaksınız.

7. Hayal (2014)


Hayal, Kulin’in kariyerine başladığı 1983 yılından 2014 yılına kadar geçen süreyi sürükleyici ve ilginç bir anekdotla anlatıyor. İlk kitabının yayımlanma hikayesinden kitaplarındaki karakterleri nasıl kurguladığına kadar yaşadığı tüm deneyimler bu kitapta yer alıyor. Aslında okurlar Ayşe Kulin kitaplarının arka bahçesinde kısa bir gezintiye çıkıyor. Bu nedenle Hayal, yazarlık hayali kuran pek çok kişinin başucundan ayırmadığı bir kitap.

8. Handan (2014)


Ayşe Kulin kitapları listemizde Handan’a yer vermesek olmazdı. Kitap, romana ismini veren ana karakter Handan’ın hayatı üzerine şekilleniyor. Kitabın ismi tanıdık geldi değil mi? Tahmin ettiğiniz gibi Halide Edip Adıvar’ın Handan isimli o eşsiz romanıyla Kulin’in Handan’ı muhteşem bir şekilde bütünleşmiş durumda. Bu ortak nokta basit bir ismi benzerliği değil. Kitap boyunca iki Handan arasında geçen diyaloglar, hayatlarındaki benzerlikler, zıtlıklar çok ince düşünülmüş bir kurgunun ürünü. Ayşe Kulin aynı zamanda 2013 yılında yaşanan Gezi Parkı olaylarına değinerek okuyucunun dikkatini daima diri tutmayı başarmış. Kulin’in bu romanına başlamadan önce Halide Edip Adıvar’ın kitabının okunması Handan’ı daha iyi anlamanıza yardımcı olacak.

9. Tutsak Güneş (2015)


Tutsak Güneş, sarsıcı bir gelecek kurgusunun yapıldığı distopik bir roman. Ramanis Cumhuriyeti isimli hayali bir devlette, Büyük Saray’da oturan Uluhan isimli diktatörün halkına zulmetmesi konu ediliyor. Ayşe Kulin kadınların toplumsal cinsiyet rollerine hapsedildiği, sonu gelmez sansürün uygulandığı, adaletsiz ve kaosun hâkim olduğu bir düzeni gözler önüne seriyor. Her romanında olduğu gibi Tutsak Güneş’te de okuyucu kendi algısını yaratmaya zorlanmış. Ayşe Kulin, Tutsak Güneş’in yayımlanmasının ardından Ayşe Arman’a verdiği bir röportajında bu kitabı Gezi Parkı sonrası yaşadığı hayal kırıklığının bir ifadesi olarak tanımlıyor.

10. Kanadı Kırık Kuşlar (2016)

ayşe kulin kitapları
Kanadı Kırık Kuşlar, Nazi Almanya’sında yaşayan Yahudi asıllı bir doktorun hayat hikayesine odaklanıyor. Kitabın ana karakteri 1930’lu yılların dünyasında işsizlik, savaş ve ayrımcılığın cenderesinde sıkışmıştır. Onun ve ailesi için tek bir kaçış yolu vardır: Genç bir ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’ne sığınmak. O yıllarda Türkiye gerçekten de Nazi baskısından kaçan binlerce Yahudi’ye kucak açmıştı. 1930’lu yılların Almanya’sında başlayan roman 2000’li yılların Türkiye’sine uzanırken okuyucu yine tarihsel bir yolculuğa çıkıyor.

11. Kördüğüm (2017)


Kördüğüm, psikoloji kliniğinde kalan ve belleğindeki boşlukları tamamlamaya çalışan genç bir kadının hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Tıpkı Kanadı Kırık Kuşlar’da olduğu gibi Kördüğüm’ün ana karakteri de hayatının hassas bir döneminden geçiyor. Entrikanın, diyaloğun ve aksiyonun bol olduğu bu roman, çarpıcı bir geri dönüş kurgusuyla işleniyor.

12. Son (2018)


Ayşe Kulin kitapları arasında en sürükleyici anlatıma sahip romanlardan biri de Son. Yazarın dilinin sürükleyiciliği bu romanla adeta doruk noktasına ulaşmış. Daha önceki romanlarının tanınan karakterleri bu kitapta kötü bir tesadüfle bir araya geliyor. Tanıdık karakterinin sona eren öyküleri, kitabın baskı sayısından anlaşıldığı kadarıyla büyük beğeni toplamış. Ayşe Kulin okumaya yeni başladım fakat kördüğüm çözmekten büyük keyif alırım diyorsanız bu kitap tam size göre! Keyifli okumalar…

Kaynak: 1 2 3

Çocukken Hatırladığımızdan Çok Daha Karanlık Olan 10 Masal

$
0
0

Masal deyince aklımıza “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler”, “Külkedisi” gibi klasik Disney filmleri ya da “Pinokyo” gibi içerikler gelir. Eğer bunları okuyarak büyüdüyseniz muhtemelen bu masalların küçük çocuklar için sağlıklı bir eğlence aracı olduğunu düşünmüşsünüzdür. Ama bu masallara bir de yetişkin gözüyle baktığınızda o kadar masum olmadıklarını hatta ürkütücü olduklarını göreceksiniz. Masallar hakkında detaylar oldukça fazla. Sizleri daha fazla bekletmeden yazımıza geçelim. İşte çocukken hatırladığımızdan çok daha karanlık olan masallar…

Masal deyince hepimizin aklına karakterlerin mutlu sona ulaştığı, iyilerin kazandığı ve kötülerin kaybettiği bir dünya gelir. Peki küçükken duyduğunuz/okuduğunuz masallara bir de yetişkin gözle bakmaya ne dersiniz?


Masallara yetişkin gözle baktığınızda onların aslında ne kadar ürkütücü olduğunu göreceksiniz.

Sindirella, Pamuk Prenses, Pinokyo ve daha fazlası… Her ne kadar çocuk masalı olsalar da yetişkin gözle baktığınızda bu içeriklerin ne kadar fazla şiddet barındırdığını göreceksiniz

masal
Peki neden çocuk masalı diye anlatılan hikayeler bu kadar şiddet içerikli?

Masal, aslında ilk ortaya çıktığında çocuk hikayesinden ziyade yetişkinlerin çocuklar yattıktan sonra eğlenmek için anlattıkları alaycı halk hikayesi şeklinde ortaya çıkmış

masal
Ama sonra işler değişmiş tabi…

Ancak sonradan dönemin yazarları masalların yetişkinler tarafından satın alınmadığını görünce içerisindeki dehşet sahnelerini azaltmaya, çocuklar için uygun hale getirmeye başlamışlar

grimm kardeşler masal
Buna örnek olarak tüm dünyanın masallarını okuduğu Grimm Kardeşler’i örnek verebiliriz. Hansel ve Gretel, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler gibi masalların yazarı olan Grimm Kardeşler “Nursery and Household Tales” adlı kitaplarını ilk yayımladıklarında hedef kitleleri yetişkinler olmuş. Ancak sonradan satışlarda hayal kırıklığına uğrayınca kitabı çocuklar için uygun hale getirmeye başlamışlar.

Tabii ne kadar bazı şiddet sahneleri çıkarılsa da içerikler tamamen temizlenmemiş. Bunun nedeni ise masalların sadece çocukları eğlendirmek için değil aynı zamanda onları kötü eylemlerin sonuçları hakkında eğitmek için tasarlanan bir tür olması

kötü karakterler

Hatta Psikolog Bruno Bettelheim de ürpertici şeylerin çocukların büyümenin bir parçası olan korkularla başa çıkmalarına izin vererek duygusal olarak büyümelerine yardımcı olduğunu savunmuştu

Bruno Bettelheim masal

Tüm bunlar ise bütün dünyanın bildiği, klasikleşmiş masalların günümüzde bile aynı şiddet öğelerini içermesini beraberinde getirdi. İşte çocukken hatırladığınızdan çok daha korkunç olan 10 masal…


Şimdi sayacağımız masalları mutlaka bir yerlerde duymuş ya da bizzat kendiniz okumuşsunuzdur. Eğer artık çocuk yaşta değilseniz bu masallara bir de yetişkin penceresinden baktığınızda çok şaşıracaksınız!

1. Pinokyo


Pinokyo’nun 1940 Disney versiyonunu düşündüğünüzde, muhtemelen kuklanın yalan söylediğinde burnunun büyüdüğünü ve filmin unutulmaz şarkısı “When You Wish Upon a Star“ı söyleyen sevimli küçük arkadaşı Jiminy Cricket’i hatırlarsınız.

Ancak Time dergisi eleştirmeni Richard Corliss, meseleye farklı açıdan bakıyor ve bu masalda ahlaki kuralların korkutma yoluyla öğretildiğini belirtiyor; örneğin Pinokyo’nun evden kaçtığında kötü bir yetişkinin pençesine düşmesi gibi… Ama Pinokyo’nun Carlo Collodi’nin 1883’te yazdığı orijinal metnine baktığınızda çok daha rahatsız edici olduğunu görürsünüz. Örneğin Pinokyo, orijinal masalda tahta kafasıyla dalga geçen arkadaşını çekiçle öldürüyor.

2. Küçük Deniz Kızı

küçük deniz kızı masal
Hepimiz küçük deniz kızını dillere destan güzelliği, yarı insan yarı balık görünümü ve insan bir prense aşık olmasıyla biliriz. Masalda küçük deniz kızı Ariel’in Ursula adlı cadıdan insana dönüşmesi için yardım istediğini belki hatırlarsınız. Masalın film versiyonunda bu istek karşısında cadı, Ariel’den sesini isterken; Andersen’in anlattığı orijinal versiyonunda hikaye o kadar masum değil. Orijinal masal bize Ariel’in dilinin cadı Ursula tarafından kesildiğini, Ariel’in aşık olduğu prensi insan kılığındaki bir prensese kaptırdığını ve kız kardeşlerinin cennete yükseldiğini anlatıyor.

3. Sindirella


Klasik Sindirella masalını bilirsiniz ama kısaca hatırlatalım… Kül kedisi Sindirella, üvey kardeşleri ve üvey annesiyle yaşar. Onu etrafında bir tek vaftiz annesi önemser. Bir gün prensin katılacağı baloya giden Sindirella, vaftiz annesinin verdiği kıyafetleri giyerek baloya katılır. Sindirella’nın eski haline dönüşmemesi için gece 12’ye kadar vakti vardır. Bu sırada ayakkabısını kaybeden Sindirella’nın kayıp ayakkabısı aracılığıyla prens ile yolu kesişir. Prens ayakkabının sahibini bulmak için herkesin tek tek kapısını çalar. Ayakkabının Sindirella’nın üvey kız kardeşlerinin ayağına olmadığını gören prens, şansını bir de Sindirella’da dener. Ayakkabı Sindirella’nın ayağına olduktan sonra prens ile Sindirella evlenirler.

Hepimiz hikayeyi bu şekilde biliyoruz ama Charles Perrault’un 1697’de yazdığı versiyonunda Sindirella’nın üvey kız kardeşlerinin dilediği özrü kabul ettiğini görüyoruz. Yani yine benzer bir son var. Ama 1812’de Grimm Kardeşler’in yazdığı masal çok daha korkunç:

Kötü üvey anne, iki kızının en büyüğüne bir bıçak uzatır ve ona ayak parmağını kesmesini emreder: “Çünkü kraliçe olduğunuzda, asla yaya gitmek zorunda kalmazsınız”. Prens kandırılır ve iki konuşan güvercin onu kana bulanmış ayakkabısıyla uyarana kadar onunla birlikte yola çıkar. Küçük üvey kız daha sonra topuğunu keserek onu kandırmaya çalışır ancak güvercinler prensi tekrar uyarır. Nihayetinde, rüyalarının kızını tespit ettiğinde, iki kötü üvey kardeş, iyilik yapmak umuduyla düğüne katılır. Ancak güvercinler gözlerini çıkararak onları kör ederler.

4. Kırmızı Başlıklı Kız

masal kırmızı başlıklı kız
Bu zamana kadar pek çok versiyonu olsa da Kırmızı Başlıklı Kız, temelde hasta büyükannesine ormanda yiyecek toplamak için tek başına yola çıkan bir kız çocuğunun Kurt tarafından kandırılmasını anlatıyor. Kurt, kızı oyaladıktan sonra büyükanneyi yer ve sonra büyükannenin kılığına girerek kızı da avlamak ister. Ancak sonrasında kız tesadüf eseri oradan geçen bir avcı tarafından kurtarılır. Bu versiyon Grimm Kardeşler tarafından yazılan versiyon.

Hikayenin orijinali ise ilk kez 1697 yılında Charles Perrault tarafından derlendi. Orijinal hikaye cinsel göndermelerle dolu. Hikaye şöyle; Kırmızı Başlıklı Kız ergenlik döneminde olan genç bir kız. Tehlikelerle dolu ormandan geçip, büyükannesinin evine gittiğinde, onun hasta olduğu için yatakta olduğunu görür. Daha sonra büyükannesi kıza, ekmekle sütü bırakıp mutfakta pişmekte olan etten yemesini söyler. Kırmızı Başlıklı Kız, büyükannesinin dediğini yapar ve iştahla eti yiyerek karnını doyurur.

Ardından Büyükannesi onun soyunup yanına yatmasını ister, Kırmızı Başlıklı Kız ise bu isteği yerine getirir. Ardından kurt kahkahalar içinde, yediği etin aslında büyükannesi olduğunu söyler. Ağlamaya başlayan Kırmızı Başlıklı kız daha sonra kurt tarafından yenir.

5. Hansel ve Gretel

Hansel ve Gretel masal listelist
Hansel ve Gretel, Kuzuların Sessizliği de dahil olmak üzere pek çok filme konu olan ünlü seri katil Hannibal Lecter hayranlarının ilgisini çekebilecek bir masal. Masalda çocukları kandırmak amacıyla şekerden yapılmış bir evde yaşayan bir cadının çocukları pişirip yemesi anlatılıyor.

Grimm Kardeşler’in yazdığı 1812 versiyonunda, cadı Hansel’in daha etli çocuk olacağına karar verir ve kız kardeşini aç bırakırken onu şişmanlatmak için bir kafese kilitler. Sonunda, cadı yine de ikisini de yemeye karar verir. Ancak uygun bir anda onu fırına iten ve onu öldürene kadar yakan Gretel tarafından alt edilir. Buna karşılık, “Kuzuların Sessizliği”nin sonunda hapishaneden kaçan Lecter’in oldukça kolay kurtulduğunu hatırlarsınız.

Gördüğünüz üzere ders vermek için bile olsa bu masal da fazlasıyla şiddet içerikli. Öyle ki, eleştirmenler tarafından kimi zaman Kuzuların Sessizliği gibi gerilim dolu bir film ile birlikte bile değerlendirilebiliyor.

6. Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler

Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler masal
Bu hikaye “arındırılmış modern masal” trendlerini başlattığı için özellikle dikkate değer. Animatör Walt Disney, 1938’de hikayeyi ilk uzun metrajlı film çalışmasına uyarlamak istediğinde etrafında pek destekçisi olmamıştı. Ancak bu yapım, izleyicide ciddi anlamda karşılık buldu. Tabii ki uyarlama olduğu için filmde masalın orijinal halinde yer alan tüm ürkütücü detaylara yer verilmedi.

Örneğin Grimm Kardeşler’in versiyonunda, Pamuk Prenses’in kötü üvey annesi, konukların yanan kömürlerde bir çift demir ayakkabıyı ısıttığı Pamuk Prenses’in düğününe davet edilir. Daha sonra kızgın ayakkabılara adım atmaya ve ölünceye kadar acı içinde dans etmeye zorlanır. Bundan daha gaddarca bir masal olamazdı herhalde. 🙄

7. Rumpelstiltskin

rumpelstiltskin kötü masal
Oldukça popüler olan bu masal da bir çocuğu çalmaya çalışan cüce bir adamın korkunç hikayesini ele alıyor. Büyülü güçlere sahip olan Rumpelstiltskin adlı bir adam, ilk doğan çocuğunu ona vereceğine dair verdiği söz karşılığında mütevazı bir değirmencinin kızını kraliçeye dönüştürür. Takas zamanı geldiğinde kraliçeye dönüşen kadının tek çıkış yolu cücenin ismini doğru tahmin etmektir. Ama bunu yapmayı başardığında işler daha da tuhaflaşır.

Küçük adam “Şeytan sana bunu söyledi!” diye bağırır ve o kadar sinirlenir ki ayağını yere vurur ve bir şekilde sağ bacağını toprağın derinliklerine daldırır. Kendini çıkarmaya çalıştığında, vücudunu ikiye ayırır. Gördüğünüz üzere yine dehşet verici bir sahne yazılmış.

8. Karlar Kraliçesi


2013 yılında filme uyarlanan bu masalın orijinal metni yine ürkütücü olsa da film uyarlaması mutlu sonla bitiyor. Filmde doğaüstü güce sahip Elsa ve kız kardeşi Anna’nın büyüdüklerinde aşık oldukları kişiler sebebiyle işlerin sarpa sarması ancak sonrasında Anna’nın gerçek aşkı bulması anlatılır.

Andersen’in yazdığı masal ise muhtemelen bir kabusta karşınıza çıkacak cinsten! Kay adında küçük bir çocuk, gözüne ve kalbine gömülü kırık bir sihirli aynadan cam kırıkları alır. Cam bir şekilde buza dönüşür, bu da – net olmayan nedenlerden dolayı – Kay’ın kar fırtınası sırasında üzerine düşen beyazlar içindeki gizemli bir kadın tarafından kaçırılmasına yol açar. Kız kardeşi Gerda daha sonra onu ayı yavruları, yılanlar ve kirpilerden oluşan bir ordu tarafından korunan Karlar Kraliçesi’nin sarayından kurtarmak için bir arama kurtarma görevi başlatmak zorunda kalır.

9. Rapunzel


Rapunzel’in Disney tarafından üretilen film versiyonunda Rapunzel ile aşık olduğu prensin mutlu son yaşadığına şahit oluruz. Filmde Rapunzel, aşık olduğu prens tarafından kurtarılır ve prens Rapunzel’in saçını cadıyı öldürmek için keser. Ancak masalda olaylar bu kadar kolay gerçekleşmez.

Grimm Kardeşler’in yazdığı Rapunzel masalında prens Rapunzel’i etkilemek için kuleye tırmandıktan ve görünüşe göre onu hamile bıraktıktan sonra, cadı Rapunzel’in saçını keser ve onu çöle terk eder. Prens dönüp kuleye tırmandığında, cadı ile karşı karşıya gelir ve cadı, Rapunzel’i bir daha asla göremeyeceğini söyleyerek onunla alay eder. Prens umutsuzluk içinde kuleden atlar ve dikenleri gözlerini delen çalıların üzerine düşer. Daha sonra birkaç yıl kör bir evsiz olarak dolaşır, ta ki şans eseri ikizlerin evli olmayan bir annesi olarak mücadele eden Rapunzel ile tanışana kadar. Neyse ki, Rapunzel’in gözyaşları filmde olduğu gibi aynı iyileştirici güce sahiptir ve bu sayede prensin körlük sorunu ortadan kalkar. İkili evlenmek için krallığına döner.

10. Uyuyan Güzel

uyuyan güzel masal
16 yaşında ölmesi için kendisine büyü yapılan bir genç kadının bir prensin öpücüğüyle derin uykudan uyandırılmasını anlatan bu masalın Perrault ve Grimm Kardeşler tarafından yazılan versiyonu görece masumane olsa da; 14. yüzyılda yazılan hali korkunç detaylar içeriyor.

14. yüzyıldaki versiyonunda Uyuyan Güzel’i yatak odasında çıplak ve baygın şekilde yatarak gören prens onunla cinsel ilişki kurmak için dürtülerini “kontrol edemiyor” ve onu hamile bırakıyor! Tecavüz değil de nedir bu?! Sonrasında uyku halindeki güzelimizin bir çocuğu oluyor. Bebek annesinin parmağını ısırıyor, meme sanıyor ve bu sırada Uyuyan Güzel’in yattığı yerdeki keten parçanın düşmesiyle uyanışı gerçekleşiyor.

Kaynak: 1

Kapak Sözler: Her Yerde Kullanabileceğiniz Kapak Niteliğinde Sert Sözler

$
0
0

Bazı sözler vardır ki, sanki bizim için veya biz söyleyelim diye bulunmuş gibi gelir. İşte bu tarz sözleri hepimiz çok seviyoruz. Neden mi? Çünkü bu sözleri sosyal medyada paylaşabiliyor ve istediğimiz kişilere söyleyebiliyoruz. Peki sosyal medyada paylaşmalık sözler desek aklınıza ne gelir? Tabii ki de kapak sözler. Şimdi “ben buraya yanlışlıkla geldim, bir bakıp çıkacağım” klişesini bir kenara bırak ve sana hitap eden en güzel kapak sözler hangileri diye bir bak. Ardından beğendiğini alıp dilediğince kullan…

Kapak sözler

En güzel kapak sözler
Başlamadan önce söyleyelim; buradaki sözler söyleyen kişiye havalı, söyleneni ise şaşkın yapar. Ayrıca bazı kapak sözleri resimli ekledik. Hadi başlayalım…

Biz saymayı fasulyeden öğrenmiş bir nesiliz. Kimleri fasulyeden sayacağımızı iyi biliriz.

Senin gibiler su ihtiyacını ancak tükürdüğünü yalayarak karşılıyor. Ne yaparsın işte…

Bir zamda şu insanlara gelse kendilerini bu kadar ucuza satmasalar.

Hayat yalandan ibaret değildir aslında. Gerçeği yalanlarla yıkayan bizim yalan sözlerimizdir, hayatı yalan yapansa insanın ta kendisidir.

Kara kalem resim yapmayı seviyorum. Çünkü kimin ne renk olduğunu hala çözemedim.

Eşeğe semer alınırken ne düşündüğü sorulmaz ölçüsü alınır. Ölçünü aldırtma bana!

Kör değilim ama canım istemezse burnumun ucundakini bile görmem.

Ezan sesini seviyorum. Çalan müzik susuyor, küfür edilmiyor, içki içen bırakıyor. Yani 3 dakika herkes insan oluyor.

Bazıları ayakkabı numarası gibi, her numara var Allah için.

İnsanlar önce kendini, sonra haddini daha sonra da ne istediğini bilse hiç problem yaşanmayacak.

Bazı insanların resimlerine bakıyorum, o kadar güzeller ki; hep resimlerde kalsınlar istiyorum. Çünkü karakterler objektife girmiyor.

Çakalların özgürlüğü Aslan yerden kalkana kadardır.

Bazen diyorum kendime ne çok değer vermişim değersizlere…

Kendini beğenmiş insanları severim. Hiç kimsenin beğenmediği bir şeyi beğenmek, Ayrıcalık ’tır.

Bugün laf koymayacağım. Çay koydum; gel, iç, insanlık gör.

Hesabını veremeyeceğin işlere kalkışma! Öbür tarafta bulaşık yıkatmıyorlar.

Tamam hiçbir şey bildiğin yok ama bari arada bir de olsa haddini bilsen diyorum.

Bazıları iyi bir küfrü hak etmek için o kadar çok emek veriyor ki, emeklerine saygı duyuyorum!

Kendini dünyalar kadar değerli zannedenlere kısa bir not: Dünya beş para etmiyor.

Canımı sıktığın zaman sana tekme tokat dalıp, “Pardon! Dalmışım.” diyesim var.

Karakter sahibi olmak, kurduğu cümlenin arkasında duran insanlar içindir. Sana karakter lafı ağır gelir!

“Dünyada kalan son insan olsan seninle çıkmam” diyorsun ama zaten son insan bensem sen yoksun geri zekalı.

Karakterim ve tavrımı birbirine karıştırmayınız. Karakterim “kim olduğumla” ilgilidir, tavrım “sizin kim olduğunuzla.

Ağır kapak sözler

Ağır kapak sözler
Sizler için ağır kapak sözler başlığı altında laf sokucu sözler hazırladık. Bu sözler kapak etme garantili.

Kimi insan girdiğinde odayı aydınlatır, kimi de çıktığında.

İnsan bazen büyük hayallerini küçük insanlarla ziyan eder.

Erkek özlediğini söylemez! Oturur bir sigara daha yakar.

Menfaat çevresinde dost edinen, çile yolunda yalnız kalır.

Ben ağlarken yanımda yoksan ben gülerken gölge yapma.

Hamurunu bildiğim insanların şekilleriyle ilgilenmiyorum!

Kırılmış bir kalbin hesabı, bu dünyaya ağır gelir.

Eğer inceldiği yerden kopmasına izin vermezsen, gün gelir en sağlam yerinden kopar. Canın yanar.

Bazı insanlar çamaşır suyu gibidir. İnsan yıpratmaktan başka bir işe yaramazlar.

Senin kaprislerini çekeceğime zikir çekerim en azından çektikçe sevap haneme işlerim.

Ayaklarımda pranga var diye yanımda şaklabanlık yapıyorsun ya istediğimde prangaları çıkarabileceğimi unutuyorsun.

Hayatına giren herkese bir tanem diyorsan sen çokluk ile yokluk arasında ki farkı bilmiyorsun demektir.

Bel altında kalsaydı aklımız, ayaklar altında kalırdı adamlığımız.

İki yüzlü insan pazar tezgahı gibidir. Öne iyilerini koyar, arkası hep çürüktür!

İnsan herkesi almamalı hayatına; özeli olmayanın, özlemi olmaz!

Kısa kapak sözler

Kapak sözler kısa
Aklını alırdım ama ucuz mal bende alerji yapıyor.

Eskiden altını çizdiklerimin şimdi ise üstünü çiziyorum.

Göz göre göre atladık, düştük sandınız.

Kendime yakışanı severim. Herkese yapışanı değil.

Yapında bozukluk varsa benden mimarlık bekleme!

Matematiği kötüydü ama çıkarlarını hesaplamada çok iyiydi.

Kuyruğuna çok sağlam basmış olmalıyım ki, hala havlıyorsun.

Geliyorum ama nereye? Elbette seni görmezden gelmeye.

Evlat olsan özel hijyenik eldivenle severdim seni.

Kaç promil eder şerefini söyle ona göre kaldırayım kadehimi.

Seni adam ederdim ama çoktan köpeğim olmuşsun, ne lüzumu var.

Gözümde küçülmüş insanlarla büyük hesaplarım olmaz benim…

İki dakika insan ol desem zaman tutacak insanlar tanıyorum.

Bazı insanları hayata baktığı pencereden atmalı.

Bize yeni düşmanlar lazım eskileri hayranımız oldu.

‎50 kuruşluk çikolatanın verdiği mutluluğu veremeyen insanlar var.

Şerefin kadar konuş desem, ömür boyu susacak insanlar tanıyorum.

Kendine bir karakter alsana. Hem israf yapmamış da olursun.

Söz veren çokta tutan yok be kardeşim.

Ciğerimizin pert olduğu doğrudur ama neyse ki duygularımız hala mert.

Emek harcadığın her insan gün gelip seni bozuk para gibi harcıyor.

Çok güzel yanlışlar yaptım, doğrular umurumda bile olmadı.

Ben Mevlana değilim kardeş, adam ol da gel!

Arkamdan konuşanların hepsi arkamda takılmaya devam etsin.

Çok talibim var diyenler; sevinmeyin! Ucuz malın alıcısı çoktur.

İktidarı ben olduğum bu hayatın muhalifliğini hiç kimseye yaptırmam.

Sen hala kabullenmedin mi sevap sandığın günahlarını!

Çakalların özgürlüğü Aslan yerden kalkana kadardır.

Bir zamanlar toz konduramadıklarım, şimdi kirden görünmez olmuş.

Eski sevgiliye kapak sözler

Eski sevgili
Birazdan okuyacağınız sözleri sevgiliniz veya eski sevgiliniz için kullanabilirsiniz. İşte sevgili için en sert kapak sözler

Kime beni mutlu ediyorsun dedim ise mutsuzluğuma ışık tutan o oldu.

Kıyamam dediklerimiz bizi ince ince kıyıp pembeleşinceye kadar kısık ateşte kavurdular.

Kendine ulaşılmaz görünümü verenler yere düşen parayı almak için neden alçalıyorlar?

Canımı yaktın diye gülümsüyorsun ya bekle ağlarken karşında kahkaha atmak için en güzel gülüşümü arıyorum.

Ey sevgili nedir yüzündeki acı yoksa kırılan hayallerim mi battı eline?

Güzelliğin göz ile seveni memnun kılar da, ruhuna aşık olmayan isteyene ne sunacaksın bebeğim?

Moralim çok bozuk; şu seni seviyorumlu fıkranı anlat da gülelim birazcık.

Eğer birisi seni aldatmışsa bu onun suçudur. Eğer o kişi seni pek çok kere aldatmışsa bu senin suçundur.

Benim bütünlemem yok sevgilim. Bir kere kaldın mı benden bir daha geçemezsin.

Sevgimin kıymetini bilmeyeni yokluğumla terbiye ederim.

Sevgilisinin parası yok diye “tokum” diyen de vardır, “yokum” diyen de.

Bu saatten sonra ben başkası için yazarım, sen kendin için okursun!

Annesinin uyutup büyütemediğini ben mi adam edeceğim?

Sana değer verip aşkı bulacağıma x’e değer veririm y’yi bulurum daha iyi.

Çok fazla konuşmaya gerek yok aslında. Sen, benden daha kötülerine layıksın..

“Zaman kaybıydın” demiştin bana. Ben zaman kaybıysam, sen de değer kaybısın. Verdiğim değerlere acıyorum, kendime değer verseydim eğer çok başka biri olurdum.

Yemin ederim senden başkasını sevmem demişti. Sıradaki yemin tükürüp de yalayanlara gelsin.

Ne der insanlar? Dünyaya gelsem bir daha, yine seni bulur yine seni severim. Ben gelsem bir daha dünyaya, bırak seni bulmayı yakınından bile geçmem!

Beş paralık yüreklerde yaşatmadık biz sevgiyi. Paha biçilemez kılıflarda sakladık en değerlilerimizi… Sen bunu ister anla, istersen anlama. Kapıyı suratına çarpacak bir kansız çıkacak karşına.

Sevgimi anlayamadın mı gözlerimdeki yaştan, atalarımız doğru demiş eşek ne anlar hoş laftan.

Arkadaşa kapak sözler

Dosta kapak sözler - arkadaşa kapak sözler
Her gördüğüme insan deseydm lügatta canavar diye bir kelime olmazdı.

Parasına güvenip dostum var diyenler paran bitince dostlarını bulabilecek misin?

Yüz kere yere düşmüş olayım; başkalarına çelme takan biri olmayacağım. Ben kazanan değil, insan olmak istiyorum.

Bilmeden konuşup, hakkımda yanlış düşüncelere sebebiyet verenler dost değil, dost görünümlü eldir.

Gidiyor musun? Git! Soytarısı terk etti diye, kralın sarayı yıkılmaz.

Riyakarlığını dostluk maskesinin arkasına gizlersen sana verilen selamda sözde kalır.

Çok dostum var benim, yeter ki işleri düşsün.

Kafam dağınık olabilir ama kimi nereye koyduğumu asla unutmam!

Menfaat çevresinde dost edinen, çile yolunda yalnız kalır.

Dostum ya da düşmanım olacaksan, ilk önce şerefli olacaksın!

Rabbim bizden uzak tutsun, demir paradan daha bozuk insanları.

Ben hiç kimseyi öyle yarı yolda filan bırakmam. Aldığım yere geri iade ederim!

Bazı insanları toplasan da çıkarsan da fark etmez çünkü karakterleri hep ‘Sıfırdır’

Hayatta üç çeşit insandan kork; dağdan inme, dinden dönme, sonradan görme.

Hainlik yaparak gittin ya helallik için geri döneceksin!

Ben adam yerine koyuyorum o yerini beğenmiyor.

Şarkılarla dostluk kurun, onlar asla terk etmezler!

Etrafında çok insan olmasına gerek yok, etrafındakiler insan olsun yeter!

Dosta kapak sözler

Dosta söylenecek sert kelimeler
Dostun iyisi güzel günde değil zor günde belli olur.

En iyi golü sana dostun atar.

Sevgili için dostunu satanı ben adam yerine koymam.

Çok şerefsiz gördüm ama hiçbiri senin kadar profesyonel değildi.

“Ben yanındayım” diyenlerin tek tek gidişini izleyeceksin… İyi bak!

Kredisi bitmiş bir dostluğun limitini yükseltmeye gerek yok.

Dost için en iyi kapak onun yüzüne bile bakmayıp. Varlığını unutmaktır.

İt diye aşağıladığınız hayvanın dostluğu dost sandığınız hayvanlardan daha iyi.

Herkesin üç kişiliği vardır; ortaya çıkardığı, sahip olduğu, sahip olduğunu sandığıdır.

Etme sırtını duvardan başkasına emanet. En kralının bile içinde vardır bir nebze ihanet!

Unutmayın! Hiçbir zaman arkadaş kaybetmezsiniz. Sadece kimlerin gerçek arkadaşlarınız olduğunu keşfedersiniz.

Demişsin ya onun gibilerini cebimden çıkarırım diye. Dinle. Ben senin gibilerini tespihime dizerim tövbe tövbe diye çekerim.

Gelen ne getirdi ki giden ne götürsün?

Tebrikler, teknolojinin sınırlarını zorlamışsın; çıplak gözle gördüğüm ilk 3 boyutlu adisin!

Sen benim adımı bile anamazsın. Bırak dost kalmayı sen benim düşmanım bile olamazsın…

Kralına yol verdim soytarısıyla uğraşamam.

Attığınız ya da atacaklarınız kazıkları saklıyorum, saklıyorum ki gün gelip bana döndüğünüzde sizi ağırlayacak yerim olsun.

Dost ayağı başka ayaklara benzemez. Vurdu mu çıkaramazsın.

Biraz insan ol diyeceğim ama seni de zor durumda bırakmak istemiyorum.

Komik kapak sözler

Güldüren sözler
Eğer bir beynin olsaydı, tehlikeli olabilirdin.

Sana hakaret etmiyorum. Seni tarif ediyorum.

Üzgünüm sana aptal dediğimde duygularını incittim. Gerçekten bildiğini sanıyordum.

Şu an meşgulüm, başka bir zaman seni görmezden gelebilir miyim?

Gölgene de lafım yok. O da seni adam sanıp peşinden geliyor.

Egosunu öyle beslemiş ki; karakteri aç kalmış.

Neyini olduğun gibi kabul edeyim, olmamışsın ki!

Cinsiyetin erkek olabilir ama adam değilsen bacım sayılırsın!

Yüz verip adam ettiysem, sıfırla çarpar yok ederim.

Canım, karakterin yere düşmüş onu bir alıver oradan.

Seni getiren leyleğin sende bıraktığı ufak bir izdi, kuş beyinli olman.

Bende simetri hastalığı var. Yamuk insanlara tahammül edemiyorum.

Ben inanıyorum ki; bazılarını çocukken 3 kere havaya atıp 2 kere tutmuşlar.

Elektrik aldığınız kişinin sigortanızı attırmasına izim vermeyin. Fişini çekin, arkasına geçin ve basın tekmeyi.

Boşuna uğraşmayın; ana sütüyle adam olmayan kişi inek sütüyle ancak öküz olur.

Seviyor ama gelmiyor değil mi? Öküz de öyledir işte. Trene bakar ama binemez.

Kadın olmakta ne var diyen erkeğin bacağına yapıştıracaksın sıcak ağdayı, bir çekeceksin bak bir daha diyor mu?

Bana hava atacaksın diye kendini kasma. Damarlarındaki kan bile bana hasta!

Sen! Pardon siz mi demeliydim? Siz kaç yüzlüydünüz? Ben yanlışlıkla hanginizi sevdim?

Sanırım matematiğim zayıf, hayatımdan yanlış insanları bir türlü çıkartamıyorum.

Öpücükle prens olan kurbağa görmedik ama parayla prens olan öküz çok gördük.

O kırılacak sus, bu üzülecek sus, herşeyi içine at. Sanki elektrik süpürgesiyiz mübarek.

Ömrümüzü yiyerek formda kalan insnalara sesleniyorum: Zıkkımın kökünü yiyin emi!

Artık harcamalarıma dikkat ediyorum. Mesela hiç kimse için artık çaba harcamıyorum.

Küfürlü kapak sözler

Küfürlü
Şeytan’ın en büyük dostu, ağzı gevşek, yüreği y*vşak olan insandır.

Hayat bazen her şeyi s*kt*r edince güzel.

Hayatta iki şeye dikkat edin; yolda yürürken kavşaklara bir de yüzünüze gülen y*vşaklara!

G*tlük parayla olsa, veresiye yazdıracak adamlar tanıyorum!

Şimdi söyle; hayatını düzene mi sokayım, seni üzene mi?

Bu kadar kahpeliği gördükçe, devrikleşti tüm cümlelerim. Ağır geldi kahpelere sözlerim.

Dünyanın en yüksek tahtına da çıksan, yine aynı g*t ile oturacaksın…

Her kahpeliği sindiremez gönlüm. Yiğittir! Vurmayı bilmez, kırmayı bilmez. Kahpeliklere gelmez. Ama kahpelik yapanı da, hiçbir şekilde affetmez!

Kendini bir b*k sananlar; emin olun sandığınız gibisiniz.

Kediler nankör, tilkiler kurnaz, köpekler sadık. Ya sen k*dumun karaktersizi…

Yerinde edilen küfür şiir gibidir.

Küfür etmek günahsa ettirenin de avradını…

Gittiğin yollar yol değil o yollar bir tarafına girsin.

Bu hayattaki tek felsefem: S*karım sana da yaşatacaklarına da!

Bu alem, b*ktan insanların hayatlarını eğlenceliymiş gibi göstermeye çalışan insanlarla dolu.

Hiç yaşadık mı ki ölelim amk.

Kaderimiz yazılırken arka fonda Müslüm Gürses mi çalıyordu? Bu ne dert be anasını satayım.

Şansımız dönse g*tümüze girer amk.

Oturup sohbet ettiğim herkes bana çok iyi biriymiş gibi geliyor. Arkadaşlar şerefsizseniz söyleyin çünkü ben anlamıyorum.

S*kt*r etmek dururken nefret etmek niye?

Yıkılmadım ama ayakta da durasım yok amk.

Akrabaya kapak sözler

Akrabaya kapak sözleri
Sen sen ol önce insan ol. Geri kalan her şey peşinden gelir zaten.

İnsanların ne kadar çok maskesi var şaşıyorum. Hangi maskenin altında kim var belli değil.

Aslında şu hayatta kimseye güvenmeyeceksin; beyaz gülün gölgesi bile siyahsa gerisini sen düşün.

Aradığına ulaşamıyorsan, bil ki sorun hatlarda değil, menfaatlerdedir.

Gururlanma insanoğlu kimseyi küçük görme… Nokta da küçüktür ama cümlenin sonunu getirir.

Herkesin menfaatine geldiğin kadar iyisin bu sahte hayatta.

Bir insanın kıyafeti, boyu posu o insanı cemiyete buyur ettirir. Daha sonra ise o insanın konuşmaları, yaptıklarının göstergesi o insanı yolcu ettirir…

Oturur sana şerefi anlatırdım ama, kaybettiği bir şeyi dinlemek ağır gelir insana.

Senin gibi bozukları kumbarada biriktirir, geleceğe yatırım yaparım. Ha, çok mu sıkıştım, hiç düşünmem hemen harcarım.

Tabağına yiyebileceğin kadar yemek, hayatına sevebileceğin kadar insan al. İsrafın lüzumu yok.

Yüzüme karşı melek olanlar, arkamdan kuyu kazarak çakallık yaptıklarını düşünüyorlar. Asla unutmasınlar, ben onların içindeki şeytanla boğuşuyorum.

Bazen diyorum kendime ne çok değer vermişim değersizlere…

Kırgınlığım lunaparkta unutulmuş bir çocuğun nefreti kadar, sorun atlıkarıncalar değil, arkamdan dönüp duran dönme dolaplar.

Yalan zeka işidir, dürüstlük ise cesaret. Eğer zekan yetmiyorsa yalan söylemeye, cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene.

En zor düşmanlık akraba düşmanlığıdır.

Ne akrabalar gördük kalbi var yüreği yok!

Seninle aramızda kan bağı olduğu için utanıyorum herkesten.

Akraba dedik alttan aldık hep yeteri kadar, bundan sonra herkes ederi kadar.

Çok söze gerek yok, herkes kimliğini cebinde, kişiliğini benliğinde taşır.

İnsan arkadaşını dostunu seçebiliyor ama maalesef akrabasını seçemiyor.

İkiyüzlü akrabalar sabun gibidir. Elini yüzünü temizlerler ama ayağını kaydırırlar.

Bu doğru, şu yanlış; bunları biliyorsun da kendin eğri misin, doğru musun? Ona bir bak.

Kişiliğinde şeref yoksa eğer, başını ne kadar dik tutarsan tut; Zaman gelir gökyüzü bile suratına tükürür.

En büyük kin akrabalar tarafından tutulan kindir. Bu öyle kindir ki düşmanın kini geçer ama akrabanın kini geçmez.

Duygusal kapak sözler

Duygusal kapak sözleri
Yıllar vardır nasıl geçtiğini bilmezdim, bir gün vardır yaşamın anlamını değiştirdi bana dair; hissetmediğimi, bilmediğimi yaşattı, iste o ani senle yaşadım senle sevdim.

Acı çekiyordum senden sonra, fakat unuttuğun bir şey vardı. Çektiğim her acı beni değil, içimdeki seni öldürüyordu.

Sevdiğini delice seven kişi pervane gibi özler ateşi. Sevip de yanmaktan korkanın bütün işi masal anlatmaktır.

Zannetmeyin ki suskunluğum korktuğumdan. Fırtınadan öncesi de hep böyle durgundur.

Haberin bile olmadan, özlemeye devam edeceğim seni…

Terk edilirken görüşürüz kelimesi kadar, acıtan bir şey yoktur hayatta. Öldürdüğü yetmezmiş gibi, bir de umut verir!

Eğer bir gün ağlaman gerekirse başını dik tut ki: gözyaşların seni ağlatan kişi kadar alçalmasın…

Sizin için çırpınan birinin kanadını kırmayın.

İleride ne olacak biliyor musun? Sen pişman, ben başkasının.

Sevebildiğin kadar insansın derler. Sevmemen gayet normalmiş yani.

Ben konuştum sen duymak istemedin. Şimdi sen konuşmak istiyorsun. Özür dilerim. Bu lisanı bilmiyorum.

Neden herkesi insan sanıyorsun? Neden herkesi adam yerine koyuyorsun? Bu dünyada çoğu kişi mecburi insandır.

Aldırma gidenlere, sevip terk edenlere. Hayat dediğin iki kelime; hoş geldin, güle güle.

Senin açtığın yarayı bir başkasıyla kapatmasına kapatırım da, yüreğime adilik yapmamın alemi yok.

Büyük bir hayal kırıklığı yaşayıp, ben artık kimseyi sevemem deme. Unutma ki, en güzel çiçekler mezarlıklarda yetişir.

Benim damarlarımda dolaşan kimyasal bir etki, sen aşk değilsin güzelim seninki etkiye tepki.

Bir de soruyor musun? “Neyin var?” diye. “Sen yoksun!” be güzelim. Hem de bildiğin gibi değil.

Hani ben kötüyüm ya senin gözünde! Hiç düşünüyor musun acaba sen kaç kuruşluk adamsın, benim gözümde?

Kimileri toprak kadar kıymetli, kimileri bir ot kadar değersiz. Herkes bir şekilde yaşıyor işte. Kimileri şerefli, kimileri şerefsiz.

Doğru zamanda gelen yanlış insana tanıdığın şansı, yanlış zamanda gelen doğru insana tanımadığın sürece üzülen hep sen olursun!

Facebook kapak sözleri

Facebook kapak sözleri
Buradaki kapak sözler Tumblr, Facebook ve Instagram gibi sosyal medya platformlarında kullanılıyor. Ayrıca bu kapak sözler kısa ve uzun olmak üzere ikiye ayrılıyor.

Adamım diyorsan elini sürdüğün şeylere dikkat et ve sonsuza kadar mutlu edemeyeceğin bir kişiyi küçük bir mutluluk ile meşgul etme.

Gülümsemek için kimsenin varlığına ihtiyaç duyma. Aksine kimse yokken sen daha mutlu bir insan olacaksındır.

Sabrıma ağır geliyorsun artık. Zorlama şansını güzel kız. Sen giderken bitirdin beni.

Senin gibi bozukları kumbarada biriktirir, geleceğe yatırım yaparım. Ha çok mu sıkıştım; hiç düşünmem hemen harcarım.

Bu dünya senden önce de dönüyor, senden sonrada dönecek. Yani seninle bir şey değişmediği gibi, sensiz de bir şey değişmeyecek.

Einstein amca bak öyle atomu parçalamakla filan olmaz bu işler, sen gel de o’nun gidişinden sonra beni topla, toplayabilirsen.

Anladım ki; insanlar; susanı korkak, görmezden geleni aptal, affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar. Oysaki ben istediğim kadar hayatlımdalar. Göz yumduğum kadar dürüstler ve sustuğum kadar insanlar.

Biz kimsenin varlığıyla var olmadık. Yokluluğuyla da yok olmayız.

Lafa gelince fena esersiniz, icraata gelince pamuk şekersiniz.

Kapatmaya gücünün yetmeyeceği kapıyı ardına kadar açma, açmaya yüzünün yetmeyeceği kapıyı da tamamen kapatma.

Ey gözleri için öldüğüm sevgili yar, mevsimin suçu yok ki. Yokluğun çok soğuk o kadar.

Acılarım katlanılmaz değil ama bir de tuz basanı var.

Bırakacağın eli hiç tutma, tutacağın eli ise hiç bırakma. Sahte sevgilere gül olmaktansa, gerçek sevgilere diken ol.

Bıraktığım yerde kal en iyisi. Şimdi oralara kadar zahmet ettirme beni. Bazı insanlar sadece mazinin karanlığına gömülmeli.

Dışarda yolunu kaybeden değil de; yanımda yerini kaybeden dostlar utansın!

Kahpesi lider, kurnazı milyarder, bizim gibiler hep mücadele eder, sana diyeceğim şudur küçüğüm, büyüme bu hayat senide siler.

İngilizce kapak sözler ve anlamları

Yabancı kelimeler ve anlamları
“I’m not insulting you, I’m describing you.”

“Seni aşağılamıyorum, seni betimliyorum.”

“Me pretending to listen should be enough for you.”

“Benim seni dinliyor gibi yapmam senin için yeterli olmalı.”

“Mirrors don’t lie, and lucky for you they don’t laugh.”

“Aynalar yalan söylemez, ve şanslısın ki gülmezler.”

“I will try being nicer if you try being smarter.”

“Eğer sen daha zeki olmayı denersen ben de daha kibar olmayı denerim.”

“Keep Rolling your eyes, maybe you’ll find a brain back there.”

“Gözlerini devirmeye devam et, belki arkada bir beyin bulursun.”

“Scientists are trying to figure out how long human can live without a brain. You can tell them your age.”

“Bilim insanları insanların beyinsiz ne kadar süre yaşayabileceklerini öğrenmeye çalışıyor, onlara yaşını söyleyebilirsin.”

“I asked god to punish me, next day I met you.”

“Tanrıdan beni cezalandırmasını istedim, ertesi gün seninle tanıştım.”

“I don’t hate you… I just don’t appreciate your existence.”

“Senden nefret etmiyorum…Sadece varlığını pek takdir etmiyorum.”

“Don’t study me, you won’t graduate.”

“Beni çalışma, mezun olmazasın.”

“Don’t take yourself so seriously, no one else does.”

“Kendini bu kadar ciddiye alma, çünkü başka kimse almıyor.”

“If you think I hate you, I probably do.”

“Eğer senden nefret ettiğimi düşünüyorsan, muhtemelen ediyorumdur.”

“I became so religious so that I could pray for you to burn in hell.”

“Sen cehennemde yan diye dua edebilmek için dindar oldum.”

Sürükleyici Kalemiyle Polisiye Gerilim Türünün Kraliçesi Tess Gerritsen ve Kitapları

$
0
0

Dünyada polisiye gerilim türünün en çok okunan yazarlarından biri olan Tess Gerritsen, 1953 yılında San Diego’da doğdu. Çin asıllı bir doktor olan yazar, ilk lisans eğitimini San Diego Üniversitesi Antropoloji bölümünde tamamladı. Daha sonra Kaliforniya Üniversitesi’nde tıp eğitimi aldı. Gerritsen, Hawaii’de doktorluk mesleğine başladıktan sonra asıl tutkusunun yazarlık olduğunu fark etti. Doğum iznine ayrıldığında Honolulu dergisine kısa bir hikayesini gönderdi. Gönderdiği hikâyenin birincilik ödülü kazanması onun motivasyon kaynağı oldu. İzinli olduğu dönemde ilk romanı olan “Gece Yarısından Sonra”yı çıkardı. İlk kitabıyla büyük bir başarı yakaladıktan sonra doktorluk mesleğini bırakarak kendini tamamen yazmaya adadı. Hasat isimli kitabıyla New York Times’ın çok satanlar listesine girdi. Bu kitap ona sadece kendi ülkesinde değil dünya çapında bir başarı kazandırdı. Çok satanlar listesini alt üst eden Tess Gerritsen kitapları otuzdan fazla dile tercüme edildi. Yazarın akıcı anlatımıyla bir solukta okuyacağınız kitaplarını daha yakından tanıyalım.

Konusu ve kurgusuyla bir solukta okuyabileceğiniz başka yazarlarla tanışmak istiyorsanız, sürükleyici kitaplar listemize göz atmanızı tavsiye ediyoruz!

1. Asla Arkana Bakma (Never Say Die – 1992)


Asla Arkana Bakma’nın ana karakteri Willy Jane Maitland, Vietnam Savaşı’nda büyük başarılar gösteren bir savaş pilotunun kızıdır. Ona babasının yirmi yıl önceki Vietnam Savaşı’nda bir uçak kazası sonucu öldüğü söylenmiştir. Fakat aradan uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen babasının ölmemiş olabileceği ihmali doğrultusunda büyük bir araştırma yapmaya başlar. Onun gerçeğe ulaşmasını istemeyenler Willy’nin araştırmalarını engellemeye çalışır. Bu sırada gizem dolu ve yakışıklı Guy Barnard ile tesadüf eseri tanışır. Peki Willy, Guy’a güvenebilecek midir? Bu romanın Tess Gerritsen kitapları arasında özel bir yeri bulunuyor. Yazar gerilimi romantizmle buluştururken savaşın dile getirilmeyen yönlerini de açığa çıkarıyor.

2. Masumiyet İçin Savaş (Presumed Guilty – 1993)


Masumiyet İçin Savaş, gizemli bir ölüm, vahşi bir katil ve masum bir kadının hikayesini anlatıyor. Ana karakter Miranda Wood evine döndüğünde, ayrılmak istediği sevgilisini odasında ölü olarak bulur. Cesedi ilk o bulduğu için hem tanık hem de en büyük şüpheli durumundadır. Miranda Wood’un kimliği bilinmeyen bir kişi tarafından kefaret bedeli ödendiğinde dikkatler daha fazla masum kadının üzerine yoğunlaşır. Masumiyetini ispatlamaya çalıştıkça kendini daha zor bir durumunun içine düşürür. Miranda gerçek katil için büyük bir tehlikedir. Bu yüzden onun da ortadan kaldırılması gerekiyordur. Ve bir gün Miranda katil tarafından takip edildiğini fark eder. Tess Geritten bu romanında masumiyet için verilen mücadeleyi akıcı bir anlatımla okurlarına sunuyor.

3. Hasat (Harvest – 1996)


Tess Gerritsen’i dünyaya tanıtan Hasat, okurlarını gerilimin ve korkunun doruklarında dolaştırır. Ana karakter Abby DiMatteo küçük bir yerleşim yerinde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Hayatın tüm zorluklarına rağmen Abby tıp fakültesini bitirerek hekim olmayı başarır. Ülkenin en seçkin hekimlerinin olduğu Boston Bayside Hastanesi’nde yeni görevine başlar. Abby hayalindeki mesleğe kavuştuğu için çok mutludur. Fakat hastanede yaşanan adaletsizlikler onun tüm mutluluğunu bozar. Organ nakli için sıraya giren hastalar umutsuzca beklerken, hastaneye gelen organlar zengin insanlara nakledilir. Gerritsen, Abby karakteri üzerinden organ ticaretine gönderme yaparken insanlığın ders çıkarması gereken önemli noktalara parmak basmaktadır.

4. Aşk Ölümden Uyanıştır (Keeper of the Bride- 1996)


Gerritsen, Aşk Ölümden Uyanıştır isimli romanıyla aksiyon, gerilim ve romantizmi bir arada sunuyor. Ana karakter Nina, evleneceği insan tarafından düğün günü terk edilir. Nina henüz bu şoku atlatamamışken büyük bir patlamanın ortasında kalır ve son anda kurtulur. Peki Nina’nın yaşadıkları tesadüften ibaret midir? Yoksa üst üste yaşadığı bu zorlukların ardında kimsenin bilmediği sırlar mı vardır? Dedektif Sam Navarro işte tam da bu soruların cevabını bulmak için hikâyeye dahil olur. Zekice bir kurgudan oluşan bu kitap, polisiye gerilim türü severlerin bütün beklentisini karşılıyor.

5. Yörünge (Gravity – 1999)


Yörünge, Tess Gerritsen kitapları arasında kötü adamların olmadığı nadir romanlardan biri. Bu hikâyede kötü adamlardan ziyade kahraman insanlar var. Doktor Emma Watson, başarılı bir araştırmacıdır. Uzun zamandır hayalini kurduğu bir deney üzerine çalışma fırsatı yakalar. Deneyin gerçekleşmesi için uzay yolculuğuna çıkması gerekir. Bu nedenle Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderilir. Ancak ne yazık ki işler Emma Watson’un hayal ettiği gibi gitmez. Birtakım aksaklılar sonucu deney herkes için tehlikeli olan bir biyolojik savaşa dönüşür. Emma Watson’u hem uzayda hem de dünyada çok çetin geçecek bir mücadele beklemektedir.

6. Cerrah (The Surgeon – 2001)

tess gerritsen kitapları
Tıbbi gerilim türündeki Hasat’ın eleştirmenlerden tam not alması, Tess Gerritsen’i kitap serisi yazma konusunda cesaretlendirmişti. Yine tıbbi gerilim konusunda Rizzoli – Isles adını taşıyan bir kitap serisi yazmaya karar verdi. Bu serinin ilk kitabı olan Cerrah, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de uzun bir süre çok satanlar listesinde kaldı. Seriye ismini veren Jane Rizzoli, bir kadın olarak erkek egemen dünyada kendini var etmeye çalışan otuzlu yaşlarının başında işini seven bir dedektiftir. Roman, dedektif Rizzoli’nin Cerrah takma adlı seri katilin peşine düşmesini konu edinir. Gerritsen gerçek hayatta bir doktor olmanın avantajıyla insan bedeni ve psikolojisini en ince ayrıntısına kadar tarif eder. Polisiye türü kitaplardan beklentiniz gerilimin sürekli tırmanmasıysa Rita ödüllü Cerrah; zekice kurgusu, gerçekçi karakterleri ve sürükleyici diyaloglarıyla tam size göre!

7. Çırak (The Apprentice – 2002)

tess gerritsen kitapları
Cerrah’ın devamı niteliğinde olan Çırak’ta serinin ikinci önemli karakteri Dr. Maure Isles hikâyeye dahil oluyor. Isles etkileyici kişiliğiyle yazarın gerçek hayattaki doktor kimliğini temsil ediyor. Rizzoli ve Isles arasındaki mükemmel uyum bu serinin 12 kitap boyunca devam etmesine yol açıyor. Tıpkı Cerrah’ta olduğu gibi serinin bu kitabında da kadınlara işkence yapan bir seri katil bulunuyor. Yeni seri katilin yöntemleri Cerrah’ın işkence yöntemlerine çok benzemektedir. Yoksa Cerrah ardında bir çırak mı bırakmıştır? Özellikle Çırak’ın yayınlanmasının ardından Rizzoli Isles serisi o kadar büyük bir başarı kazanıyor ki bu seriden yola çıkarak 7 sezona ulaşan bir televizyon dizisi yapılıyor. Kitapla dizi arasında büyük farklılıklar olsa da bu durum serinin başarısını ortaya koyuyor.

8. Günahkâr (The Sinner – 2003)

tess gerritsen kitapları
Rizzoli Isles macerasında cinayetlerin adresi bu sefer Boston’da bir manastırdır. Dış dünyaya kapalı duvarlar ardında rahibe Camille öldürülmüş, rahibe Ursula ise ağır yaralı halde bulunmuştur. Bu sırada devreye dedektif Rizzoli ve doktor Isles girer. Rahibelere bunu yapan kişinin manastıra nasıl girdiği sorusu akılları kurcalamaya başlar. Isles, rahibe Camilla’nın otopsisini yaparken herkesi şaşırtan bir bilgiye ulaşılır. Bu arada Rizzoli cinayet soruşturmasına devam ederken başka bir kadın cesedi daha bulunur. Bu cinayetin manastırda işlenen cinayetle bağlantılı olduğu ortaya çıkar. Dedektif Rizzoli ve doktor Isles katilin peşine düşerken her ikisi de özel hayatlarında önemli kararlar almak zorunda kalır. Okur serinin üçüncü romanında Doktor Isles’ı daha yakından tanıma fırsatı bulur.

9. İkiz Bedenler (Body Double – 2004)

tess gerritsen kitapları
Paris’teki bir iş gezisinden Boston’a dönen Maura Isles, eve döndüğünde evinde olay yeri inceleme ekiplerini bulur. Isles, Rizzoli ve ortağı Barry Frost’u orada görünce şaşırır. Yerde bir ceset yatıyordur. Tek kurşunla öldürülen kadın Isles’e müthiş benzemektedir. Cesete yapılan DNA testi şaşırtıcı gerçeği açığa çıkarır. Öldürülen kadın Isles’ın ikiz kardeşidir. Bu gizemli cinayet, geçmişin sırlarını ortaya çıkaran gerilim dolu bir soruşturmayı başlatır. Isles, şok eden gerçeği kabul etmeye çalışırken hiç tanımadığı annesine ulaşır. Serinin dördüncü kitabı olan İkiz Bedenler, iki ayrı olay örgüsü üzerinden ilerliyor. Gerritsen’in iki olayı birbirine kusursuz bir şekilde bağlaması okuyucuyu sayfaların içine çekiyor.

10. Siliniş (Vanish – 2005)


Rizzoli Isles serisinin beşinci kitabı olan Siliniş’in farklı yayınevinden çıkan yeni baskıları Rehine ismiyle yayınlandı. İki farklı yayınevinden iki farklı isimle çıkan bu kitap 2006 yılında Edwards ve Macavity ödüllerine aday gösterildi. Kitap, kimliği belirsiz bir kadının öldü sanılarak hastaneye getirilmesiyle başlar. Adli tabip Isles, ceset torbasını açtığında kadının yaşadığını görerek dehşete düşer. Morgda gözlerini açan kadın hastanenin güvenlik görevlisini öldürüp 6 kişiyi de rehin alır. Rehinelerin arasında dedektif Jane Rizzoli’de vardır. Peki bu gizemli kadın kimdir? Siliniş’in Tess Gerritsen kitapları arasında yeri çok ayrı. Okur bu romanda Rizzoli Isles serisinin yeni karakterleriyle tanışma fırsatı buluyor.

11. Ruh Koleksiyoncusu (The Keepsake – 2008)

tess gerritsen kitapları
Serinin yedinci kitabı olan Ruh Koleksiyoncusu’nda Rizzoli ve Isles’in yolları bu sefer Boston’da bir müzede kesişir. Müzenin bodrumunda bir mumya keşfedilmiştir. Ancak mumyanın tomografi taramasında 2000 yıl öncesine ait olamayacak bir cisim görülür. Mumya’dan bir kurşun çıkmıştır. Kahramanlar, katili yakalayamazlarsa bu akıl almaz cinayetlerin sonu gelmeyecektir. Ruh Koleksiyoncusunda bilimsel ayrıntılar muhteşem bir kurguyla okurla buluşuyor. Diğer Tess Gerritsen kitapları gibi Ruh Koleksiyoncusu’nu da elinizden bırakamayacaksınız!

12. Bir Sırrım Var (I Know A Secret – 2018)

tess gerritsen kitapları
Tess Gerritsen kitapları arasında belki de en iyisi olan Bir Sırrım Var, Rizzoli Isles serisinin on ikinci ve son romanıdır. Macera, film yapımcısı bir kadınla genç bir muhasebecinin cesedinin bulunmasıyla başlar. İki cinayet arasında bağlantı olduğunu gösteren hiçbir kanıt olmasa da Rizzoli ve Isles bu iki cinayetin birbirine bağlı olabileceğini düşünür. Daha sonra hummalı bir araştırmaya girişirler. Soruşturma esnasında uzun yıllar saklı kalmış bir sır açığa çıkar. Bu sır başka insanların da hayatını tehdit etmektedir. Peki Rizzoli ve Isles katili köşeye sıkıştırabilecek midir?

13. Gece Gelen (The Shape of Night – 2019)

tess gerritsen kitapları
Gece Gelen, Tess Gerritsen kitapları arasında romantik gerilim türünün en güzel örneklerinden biri. Kitabın ana karakteri Boston’da yaşayan yemek kitabı yazarı Ava’dır. Ava’nın yaşadığı trajik bir olay onu ıssız bir kasabaya sürükler. Ava bu küçük sahil kasabasında kiraladığı malikanede hem kitaplarını yazabilecek hem de geçmişte yaşadığı trajik olayı unutabilecektir. Fakat hiçbir şey Ava’nın planladığı gibi olmaz. Malikane’de kendinden başka biri daha yaşamaktadır! Sadece geceleri ortaya çıkan bu kişi Ava’nın akıl sağlığını sorgulamasına yol açsa da onun gelmesini sabırsızlıkla beklemektedir.

Kaynak: 1 2

Aşk Sözleri: Duygularınıza Tercüman Olacak En Romantik Sözler

$
0
0

Sosyal medyanın iliklerimize işlediği modern zamanlar içindeyiz. Geçmişin çiçek ve hatta parfüm kokulu mektuplarındaki romantik sözler, kişiye özel gidebiliyordu. Bireyin duygularını gösteren “sevgiliye sözler”, artık sosyal medyadaki profillerde herkese açık bir şekilde paylaşılır oldu. Pek çok kişi sosyal medya hesaplarında aşk sözleri ya da kapak sözler gibi içerikler paylaşıyor.Aşk sözleri, günümüzün kapitalist anlayışıyla yoğrulan Sevgililer Günü gibi özel zamanlarda da çiçeklerin üstünde sıkça karşılaştığımız ve yüzleri güldürdüğüne şahit olduğumuz tümceleri oluşturuyor.

Edebiyatımızdaki büyük değerlerin üretimlerini bile öğrendiğimiz en güzel aşk sözleri konusunda bakalım karşımızda ne gibi örnekler var?

En güzel aşk sözleri şiirlerden araklananlardır

Aşk sözleri İkinci Yeni edebi akımının muhteşem isimlerinden olduğu gibi popüler kültürün ittirmesiyle de olsa geniş kitlelerin bildiği Cemalettin Seber, sevgi sözleri denilince akla gelmesi gereken şairlerimiz arasında yer alıyor.

Cemalettin Seber deyince hatırlayamadınız mı? Cemal Süreya’nın ta kendisinden bahsediyoruz. İşte güzel aşk şiirleri…

Naiflik kulvarında simge olan Cemal Süreya’nın, “Sevgilim, bir günün ortasında şimdi…” mısrasıyla başlayan o harika şiirinin bir yerinde öyle büyülü dizeler var ki… Misal;

“… Ben seni düşünüyorum seni
Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
Kalbim diyorum kalbim
Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi
Aşkı anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi…”

Bilenler bilir. O yüzden sorum bu satırları ilk kez okuyanlara, nasıl ama? Kesinlikle romantik aşk sözleri arasında.

Güzel aşk sözleri etkileyici olduğu kadar da Nazım kokmalı… Ne demek bu?

Aşk sözleri Sevgi arsızı olmak kötü değil de, cinsiyetçiliğin kanımıza karıştığı, DNA’mıza işlediği gerçeği karşısında daha çok kadınların sorduğu, “beni ne kadar seviyorsun?” sorusuna cevap vermek isterseniz Nazım kokan dizelere sarılabilirsiniz. Nazım Hikmet aşk sözleri konusunda bambaşkadır… Söz gelimi,

“Sorma bana ne kadar seviyorsun diye? O kadar işte! Tavanı kadar sokağın ve dibi kadar cehennemin.”

Er kişinin yandığı kadının adı Aysel ise Attila İlhan referans olabilir

Sevgiliye uzun mesaj yazılabildiği gibi sevgi sözleri ve en güzel aşk sözleri ile ilgili sözler paylaşmak istediğinizde belli bir isme seslendiğinizin belli olmasını istemeyebilirsiniz. Ama buram buram keder barındıran “Aysel Git Başımdan” şiiri, efsunlu güzel aşk sözleri bazılarımızın dikkatini çekmek için uygun görünüyor. Aysel Git Başımdan, en güzel aşk şiirleri arasında.

Attila İlhan’a ait o güzelim şiir:

“Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum.
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan istemiyorum.

Benim yağmurumda gezinemezsin, üşürsün
Dağıtır gecelerim sarışınlığını
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Benim için kirletme aydınlığını,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Islığımı denesen hemen düşürürsün,
gözlerim hızlandırır tenhalığını
Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
ya korku biriktirmek yetisini.
Acılarım iyice bol gelir sana,
sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.

Sevindiğim anda sen üzülürsün.
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
uzak yalnızlık limanlarına.
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
Sakın başka bir şey getirme aklına.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
Aysel git başımdan seni seviyorum…”

En güzel aşk sözleri için Hakan Günday’ın da önerisi var: “Seni ‘az’ seviyorum”

Aşk sözleri Günümüz yazarlarından Hakan Günday’a ait “AZ” kitabını okudunuz mu? “Hayır” cevabını verenlere şiddetle önerebileceğimiz bu kitapta sevgiliye etkileyici sözler yazabilir, aşağıdaki satırları ezberlerseniz gözlerinin içine bakarak söyleyebilirsiniz.

“Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin?

Haklısın. Belki de çok az…

O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum… Az…

Sen de fark ettin mi; Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış on binlerce kelime ve yüz binlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.

Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi…
Bu yüzden belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Belki de az, her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir…”

Kitabın tüm satırlarını yazmak istesek de şimdilik bununla idare edin. Kalanını da mutlaka okuyun…

Kısa aşk sözleri mi istiyorsunuz?

Aşk ile ilgili sözler oldukça fazla.

Aşk sözleri Tasavvufun en büyük temsilcilerinden olan Mevlana aşkı tanımlarken bakın ne demiş; “Aşk, sandığın kadar değil, yandığın kadardır.”

Aşkını ilahi anlamda yaşasa da Mevlana aşk sözleri denildiğinde akıldan çıkmaması gereken büyük isimdir.

Sevgiliye sözler söylemek isteyenler için kaynak olabilecek ya da zihni açmaya ve yaratıcı olmaya yardımcı olarak duyguları satırlara dökmeye fayda sağlayan edebiyatı sevebilirsiniz. Sevgiliye iyi geceler mesajı yazmak ve böylece güzel bir uykunun kilidini açmak, bu sözlerden geçiyor. Aşk dolu sözler, çiftler arasındaki bağların kuvvetlenmesine yardımcı olduğu gibi aşk mesajları yazmak her iki taraf için de duygusal anlamda önem taşıyor. Kabul etsek de etmesek de…

Sevgiliye günaydın mesajları yazmak aşkın şanındandır

Sevgiliye günaydın mesajı yazmak ve bu mesajları anlamlı aşk sözleri ile oluşturmak zor değil. Gönlünüzden geçeni iyi bir şekilde aktarmak , o anlarda onun gözlerini düşünmek bile yeterli. Kendinize ve aşkınıza güvenin yeter…

Sevgiliye günaydın mesajları yazarak yeni başlayan güne selam vermek ne kadar çekici, değil mi?

Örneğin,

Güzel gülüşünle başlıyorum güne. Hayatıma girip, yaşamın anlamını bulmamı sağladığın güzel gülüşünle. Her gün yeni bir mutluluğa açılıyor kapılarım. Günaydın sevgilim.”

Satırları değiştirin, içinizden gelen sözleri ekleyin. Yeter ki onun mutlu olduğu anlardaki güzel gülüşünü düşünün. Gerisi çorap söküğü…

Ayrılan sevgiliye etkileyici sözler: Aşk tek taraflı bittiyse…

Sevgiliye aşk sözleri söylemek ve böylece romantik sözler sarf etmek bardağın dolu tarafını gösteriyor. Bir de aşk acısı sözleri de var ki, yine edebiyatın ilgi alanına giren bu kısımda bir şarkıdan örnek verelim ve Mehmet Yaşar Günaçgün, yani bildiğimiz kısa ismiyle Yaşar’dan “Aldanırım” şarkısını armağan edelim. Hatta ekleme yapalım ve yine güzel insan Yaşar’dan devam edip, hep birlikte söyleyelim:

“…Bir kır papatyasına bizi sordum
Cevabı bende kalsın…
Şimdi biz senle, ayrı ayrı şehirlerde
Aynı şarkıyı, dinliyoruz belki de
Benim aklım sende seninki nerde
Şimdi biz senle, ayrı ayrı gönüllerde
Aynı sevdayı, düşlüyoruz belki de
Benim kalbim sende seninki kimde
Söyle, söyle
Martılara simit attım bugün
Sevabı senin olsun
Seni sevdiğim her gece senin hakkın
Sabahı benim olsun
Bu aşk bozumunda
İki yaralı kalp hasat
Dur bakalım daha neler
Gösterir hayat
Şimdi biz senle, ayrı ayrı şehirlerde
Aynı şarkıyı, dinliyoruz belki de
Benim aklım sende seninki nerde
Şimdi biz senle, ayrı ayrı gönüllerde
Aynı sevdayı, düşlüyoruz belki de
Benim kalbim sende seninki kimde
Söyle, söyle
Şimdi biz senle, ayrı ayrı şehirlerde
Aynı şarkıyı, dinliyoruz belki de
Benim aklım sende seninki nerde
Şimdi biz senle, ayrı ayrı gönüllerde
Aynı sevdayı, düşlüyoruz belki de
Benim kalbim sende seninki kimde
Söyle, söyle”


Filmlerde Kitapta Anlatıldığından “Biraz” Daha Farklı Görünen 10 Karakter

$
0
0

Bir kitap okuduğumuzda kendimizi o kitaptaki karakterleri zihnimizde canlandırmaktan alıkoyamayız. Hele bir de o kitabın sinemaya uyarlanacağını biliyorsak dört bir yanımızı düşünceler sarar! 😊 Favori karakterimizi kim canlandıracak, diğer karakterleri canlandıracak en uygun oyuncular kimler ya da her şey zihnimizde canlandırdığımız gibi görünecek mi? Tüm bu sorular, zihnimizde dönüp durur. Filmlerde kitaplarda anlatıldığından biraz daha farklı görünen karakterleri sizler için araştırdık ve derledik. Kimileri arasındaki fark oldukça belirsizken kimileri de “Yok artık!” demenize neden olacak! 😁 İşte filmlerde kitaplarda anlatıldığından daha farklı gözüken karakterler…

1. Tris Prior – Uyumsuz

farklı görünen
Filmde / Kitapta

Uyumsuz’un ana karakteri Tris, aslında gri gözlere sahip olmalıydı. Ancak filmde bunu göremiyoruz! 🤨 Ek olarak diğer pek çok karakter de kitapta anlatıldığından oldukça farklı.

2. Annabeth Chase – Percy Jackson ve Olimposlular

farklı görünen
Filmde / Kitapta

Yunan tanrısı Athena’nın kızı Annabeth Chase, kitaplarda oldukça farklı anlatılıyor. Kendisinden sarışın ve gri gözlü olarak bahsediliyor. Filmdeki görünüşünün anlatılanlardan oldukça farklı olduğunu söylememize gerek yoktur diye düşünüyoruz!

3. Jack Reacher

farklı görünen
Filmde / Kitapta

Jack Reacher filmlerinde Jack’i canlandıran kişi, bildiğiniz üzere Tom Cruise’du. Ancak hayranlar, Jack karakterinin tıpkı James Bond gibi etkileyici olması gerektiğini düşünüyor. Bu nedenle birçok insan, Jack Reacher rolü için Henry Cavill’in daha uygun olduğunu belirtiyor.

4. Bella Swan – Twilight

farklı görünen
Kim oynadı? / Kim oynayabilirdi?

Aslında Bella Swan karakterinin daha yuvarlak bir surata sahip olması gerekiyor. Tabii düz saçlarını ve pembe yanaklarını da unutmayalım! Serinin yazarı Stephenie Meyer’in Bella rolü için önerdiği ilk isimlerden biri, özelliklere tam olarak uyan Emily Browning’di.

5. Jordan Baker – The Great Gatsby


F. Scott Fitzgerald’ın romanından uyarlanan The Great Gatsby, geçtiğimiz yılların en popüler filmlerinden biriydi. 1974’teki versiyonuna göre daha iğneleyici bir karaktere bürünen Jordan, hepimizi şaşırttı desek yeridir.

6. Willy Wonka – Charlie’nin Çikolata Fabrikası

farklı görünen
2005 / 1971 versiyonunda ve kitapta

Charlie’nin Çikolata Fabrikası, daha önce iki kez sinemaya uyarlandı. Johhny Depp’in canlandırdığı Willy Wonka, hafızalara kazınmış olsa da asıl Willy Wonka’nın 1971’de Gene Wilder’ın hayat verdiği Willie Wonka’ya benzediğini söylemeliyiz.

7. Edward Cullen – Twilight

farklı görünen
Filmde / Kitapta

Aslında Edward Cullen’ın kahverengi saçlara değil, kumral saçlara sahip olması gerekiyordu. Ek olarak göz renginin de sürekli olarak değişmesi gerekiyordu, ancak bu detayı filmlerde pek de göremedik.

8. Tiger Lily – Peter Pan

2015 / Kitapta ve Disney versiyonunda

Peter Pan, birçok defa sinemaya uyarlanan hikayelerden biri. Hikayede ve Disney filmlerinde Neverland’in yerliler, Amerika’nın yerlileri gibi görünüyordu. Ancak 2015 yapımı Pan filminde Tiger Lily’nin Rooney Mara tarafından canlandırıldığını görüyoruz.

9. Ginny Weasley – Harry Potter

Filmde / Kitapta

Harry Potter kitaplarında oldukça farklı tarif edilen Ginny’nin aslında enerjik ve konuşkan olması gerekiyordu. Ancak filmde bu özellikleri pek de göremedik. Ek olarak bir Weasley olduğu için saçlarının daha parlak bir kızıl olması gerektiğini de biliyoruz. Çilleri de unutmayalım!

10. Nick Fury – Marvel

Filmde / Orijinal çizgi romanda

Anlatıldığından oldukça farklı görünen bir başka karakter de Nick Fury! Fury, orijinal çizgi romanlarda beyaz bir insan olarak resmediliyordu. Ancak Samuel L. Jackson’ın başarısı, çizgi romanda radikal bir değişikliğe yol açtı. O noktadan Fury, Jackson’ın görünüşüne uygun bir şekilde çizilmeye başladı.

Kaynak: 1

Gerilim Türünün Yaşayan Efsanesi Stephen King’in Yayımlamayı Reddettiği 7 Hikaye

$
0
0

Efsanevi korku yazarı Stephen King, 300 milyondan fazla kitap sattı. Çoğu kişi üretkenliğiyle bilinen King’in bu zamana kadar yazdığı her sayfayı yayınladığına inansa da, bu tam olarak doğru değil. Eğer siz de bir King hayranıysanız görmenizin pek olası olmadığı 7 hikayeye gelin birlikte göz atalım 😍

Eğer Stephen King ve dünyası ile ilgili daha çok şey öğrenmek istiyorsanız buraya tıklayabilirsiniz.

1. The Aftermath

the aftermath stephen king yayımlanmayan hikayeleri
Stephen King ilk romanını sadece 16 yaşında tamamladı. Bu roman, 50 bin kelimeden oluşuyordu ve sonradan yayımladığı eserler her ne kadar daha uzun olsa da 16 yaşa göre 50 bin kelime harika bir rakam!

The Aftermath adlı kitapta nükleer savaş sonrası bir ortamda bulunan genç bir adamın kendilerini Güneş Birliği adlı askeri bir güç olarak tanıtan ancak aslında gizli uzaylı ırk olan Denebianlar’ı sabote etmeye çalışması anlatılıyor. King, bu kitabının Maine Üniversitesi’ndeki Fogler Arşivi’nde kalmasından memnun olacak kadar çocukça bir içerik olduğunu söylüyor. Kitabı sizler de oradan okuyabilirsiniz, tabii King’ten izin almak şartıyla!

2. I Hate Mondays

stephen king yayımlanmayan hikayeleri i hate mondays
Stephen King Peter Straub ve X-Files yapımcısı Chris Carter ile işbirliği yapsa da genelde tek başına hareket eder. Ancak yine de eğer King’in akrabasıysanız istisnalar oluşabilir. Zira King’in oğulları Joe ve Owen ile birlikte yazdığı çalışmalar bulunuyor. Örneğin I Hate Mondays’in yazımında Owen, King’e (daha doğrusu King Owen’e) yardım etti.

Bu hikayede ise iki uyumsuzun Doktor Mindbender (Zihin Bükücü) adlı biri tarafından kaçırılması ve bir kasanın şifresini söylemeleri için zorlanması anlatılıyor. Bu kitap da yine Fogler Arşivleri’nde bulunuyor.

3. Squad D

stephen king yayımlanmayan hikayeleri  squad d
Stephen King, 1970’lerin sonlarında ödüllü yazar Harlan Ellison’ın antolojisi “Last Dangerous Visions” için kısa bir öyküye katkıda bulundu. Ancak derleme hiçbir zaman yayımlanmadı ve King de Squad D’yi yayımlaması için başka bir yer bulma zahmetine girmedi.

Şimdilerde internetten bulunabilen bu hikaye ise bir Vietnam askerinin savaştan tek başına sağ çıkmasını anlatıyor. Askerin bağlı olduğu birlikteki herkes savaş sebebiyle hayatını kaybederken kendisi ise o sırada hemoroid için revirde olduğundan ölmekten kurtuluyor. O dehşet ortamından kurtulan tek kişi olan bu asker, suçluluk hissediyor ve -Alacakaranlık Kuşağı’na benzer bir sonla- ölen kişilerin ailelerinden özür diliyor.

4. The Cannibals

dome the cannibals
Stephen King, etrafı aniden dev bir küreyle kuşatılan bir kasabayı anlattığı Under the Dome’u yazmadan önce bu konsepti diğer hikayelerinde de kullandı. The Cannibals adını verdiği 500 sayfadan oluşan eseri 1981’de kaybetti. Ancak sonradan bu fikir üzerine düşündü. Ve King’in fikirleri 2009’da “Dome”u ortaya çıkardı.

Ardından The Simpsons Movie’de Springfield’ın dev balonla kaplanması üzerine çalıntı dedikoduları baş gösterdi. Hem bu dedikodular hem de hayranların merakı bir araya gelince King sonunda pasajların kendi resmi internet sitesinde yayımlanmasına izin tanıdı.

5. The House on Value Street

patty hearst the house on value street
Stephen King ‘Salem’s Lot ve Carrie (Göz) adlı romanlarıyla kendisini kanıtladıktan sonra gerilla örgütü üyesi Patty Hearst’ün kaçırılmasıyla ilgili kurgusal bir hikaye yazmaya çalıştı. Ancak hikayeye tam olarak hakim olamadı ve onu bir kenara bırakmayı tercih etti. Hearts’ün hikayesi eskimeye yüz tutunca Value Street’ten geriye kalan her şey de zaman aşımına uğradı. King tutkunları muhtemelen Value Street’in yayımlanmamış olmasına sevinmiştir çünkü bu kitabın yayımlanmaması “The Stand” (Mahşer) adlı kitabı doğurdu.

6. Phil and Sundance

phil and sundance
Stephen King, 1987 dolaylarında bu kısa roman üzerinde çalışmaya başladı ancak hiçbir zaman tamamlamadı. 2013’e kadar varlığından bihaber olunan kitap, bir Fransız Stephen King hayran sitesinin girişimleriyle ortaya çıkarıldı. Sitenin düzenlediği “Make a Wish Foundation” aracılığıyla King ile görüştükten sonra bir adam söz konusu romanı elde ettiğini iddia etti. Böylece kitabın varlığından haberdar olundu. Ancak kitabın orijinalini alan yayınevi Cemetery Dance’e göre King’in eseri tekrar gözden geçirmek için herhangi bir planı yok😔

7. Sword in the Darkness

sword in the darkness
Stephen King, 1970’de Maine Üniversitesi’nde son sınıf öğrencisiyken bu 150 bin kelimelik eseri yazdı. Bu kitapta ise bir çetenin bir dizi soygun planını gizlemek için ırkçılık çatışması yaratması ve ayaklanması anlatılıyor. Daha sonra King için kazançlı bir ortak olacağını kanıtlayacak olan Doubleday de dahil olmak üzere on iki yayıncı eseri yayımlamayı reddetti. O zamanlar hayal kırıklığı yaşasa da King, sonradan bu eseri “bayağı” buldu; hatta edebiyat derslerinde eleştirilecek bir konu olarak görmemeye başladı.

Kaynak: 1

Çok Satanlar Listesini Domine Eden Yazar Azra Kohen ve Kitapları

$
0
0

Azra Kohen, son yılların en konuşulan yazarlarından biri şüphesiz. Özellikle 2017 yapımı “Fi” dizisiyle ismini daha geniş kitlelere duyuran Azra Kohen, hayata bakış açısıyla pek çok kişiye örnek olacak cinsten bir yazar. Hayat boyu öğrenci olmayı tercih eden ve öğrendiklerini kendi süzgecinden geçirip harmanlayarak başkalarıyla da paylaşan Kohen, bu yönüyle pek çok okurun ilgisini çekiyor. Dilerseniz “Azra Kohen kitapları” listemizle bu yazarımızı yakından tanıyalım 🙂

Asıl adı Özge Azra Sarızeybek Kohen olan yazar, 1979’da İzmir’de dünyaya geldi

akilah özge azra sarızeybek kohen kitapları listelist
Biz onu şimdilerde daha çok Azra Kohen ismiyle tanıyoruz ancak kendisi ilk kitabı Fi’yi “Akilah” mahlası ile yayımlamıştı. Bu yüzden bazı çevreler onu “Azra Akilah Kohen” ismiyle tanıyor. Daha sonra ikinci kitabı Çi ve üçüncüsü Pi’yi Azra Kohen ismiyle yayımlamayı tercih etti.

Aslen Rizeli olan Azra Kohen, İstanbul Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nden mezun oldu. Daha sonra Kanada Ottawa Üniversitesi Üçüncü Dünya Ülkelerine Yardım Ekonomisi Bölümü’nü bitirdi

azra kohen kimdir kitapları listelist
Şimdilerde ise Liverpool Üniversitesi’nde nöropsikoloji alanında doktora yapmaya devam ediyor. Bir yandan da öğrendiklerini adeta yeniden inşa ederek okurlarıyla paylaşıyor.

Azra Kohen kitapları ile dikkat çeken bir yazar. Şu an Londra’da yaşayan Kohen’in ilgi alanları ise organik tarım, astroloji ve tarih

azra kohen ilgi alanları

Bitirdiği okullardan da anlaşılacağı üzere kendisi yaşam boyu öğrenmenin gücüne inanan biri🧐. Aynı zamanda hepimizin bu dünyaya öğrenmek için geldiğini düşünüyor

azra kohen
Bir röportajında her sabah oğlunu okula gönderdikten sonra gün boyu makale okuduğunu söyleyen Kohen, toplumsal sorunlara duyarlı ve değişim çabasında olan bir yazar.

Yazarımız hakkında genel bir bilgi edindikten sonra dilerseniz şimdi Azra Kohen kitapları ile yeni bir dünyayı keşfetmeye koyulalım!

1. Fi (2013)

fi dizisi kitabı azra kohen
Azra Kohen, ilk kitabı Fi’yi “Akilah” mahlasıyla Goa Basım Yayın ile okurların beğenisine sundu. “Güzellik, ateş, ihtiras” gibi anlamlara gelen Fi’nin sonraki baskıları ise Destek Yayınları’ndan çıktı.

Kitapta ünlü psikolog ve televizyoncu Can Manay’ın taşındığı yerde yaşayan komşusu Duru’ya saplantılı bir şekilde aşık olması ve Duru’nun birlikte yaşadığı sevgilisiyle arasını bozmak için türlü yollara başvurması anlatılır. Bu esnada Manay’a sorduğu soru yüzünden işinden olan gazeteci Özge ise gerçekleri ortaya çıkaran “Darbe” isimli magazin dergisi çıkarır. Can Manay’ın öğrencisi Bilge ise okulda ödev karşılığında para alarak geçimini sağlayan başarılı bir öğrencidir ancak Bilge, daha sonra Manay’ın danışmanlığını yapmaya başlar.

Azra Kohen, bu kitabından sonra “Çi” ve “Pi” adlı kitaplarını yayımlamış ve bu üçleme ile dünyayı değiştirmeyi amaçladığını söylemiştir. Üçleme, sonradan 2017 yılında Puhu TV’de “Fi” adlı internet dizisine uyarlandı. Ancak Kohen, dizinin kitapta anlatılanların özünden saptığını öne sürünce yayın hayatına son verildi. Fi dizisinde Ozan Güven, Serenay Sarıkaya, Mehmet Günsür, Berrak Tüzünataç ve Büşra Develi gibi oyuncular rol almıştı. Dizi yayımlandığı dönemde büyük sükse yapmıştı. Ayrıca kitap, Türkiye’de bu kadar ilgi görünce İtalya’nın önde gelen yayınevlerinden olan Mondadori Yayınevi’nde de İtalyanca olarak basıldı.

2. Çi (2014)

azra kohen çi
Fi’nin devamı niteliğindeki Çi’de ise Can Manay tıpkı eski sevgililerinde olduğu gibi tekrar aynı hataya düşer. Duru’yu sürekli kontrolü altında tutmak ister. Bu durum ise Duru’ya hapishanedeymiş gibi hissettirir. Bu sırada Duru’nun eski sevgilisi Deniz ise köy hayatı yaşamaya başlar, artık yetişkinlerden tiksindiği için sadece çocuklarla konuşmaya başlar. Bilge ise Can Manay’ın son zamanlardaki saplantılı hallerinden dolayı üzüntü yaşamaya başlar. Gazeteci Özge’nin ise çıkardığı dergisi sansürlenir. Özge, bir eylemde dayak yer ve bu sırada Sadık Murat Kolhan ile tanışır. Bu tanışma ikiliyi birbirine yakınlaştırır.

Azra Kohen, bir röportajında Çi’nin “yaşam enerjisi, suyun buz hali” gibi anlamlara geldiğini söyler. Ayrıca kitap, 2016’nın en çok konuşulan kitapları arasında yer almıştı.

3. Pi (2015)

fi çi pi
Destek Yayınları tarafından basılan Pi’de ise Can Manay, Duru’nun gidişinin ardından boşluğa düşer. Manay’a toparlanması için Eti ve Bilge yardım ederler. Can Manay, bu süre zarfında Bilge’nin kendisini iyileştirdiğini düşünüp ona yakınlaşır. Evliliğe giden bu ilişki, Manay’ın yurt dışında Duru ile karşılaşması ve onun bütün gösterilerine katılmasıyla sarsılır. Manay, Duru ile birlikteliğini devam ettirir ancak söylediği bir söz Bilge’nin değerini anlamasını sağlar. Ardından Bilge, Manay ile barışır ancak bu kez amacı farklıdır. Bilge, Eti ve Özge ile iş birliği kurarak Manay’ı psikiyatri hastanesine yatırır.

Bu kitap ile de çok satanlar listesine giren Azra Kohen, Pi’yi “topraktan başını uzatan filiz yani hayat” olarak nitelendirmişti.

4. Aeden: Bir Dünya Hikayesi (2018)

azra kohen kitapları listelist aeden
İlk üç kitabından sonra biraz daha fantastik bir evrenin kapılarını aralayan Azra Kohen, bir kavuşma hikayesini gezegenler arası bir macera ile anlatıyor. Aeden adlı bir gezegende yaşayan Numi, Sonje’ye aşıktır ve sürekli Sonje’yi gözetler. Sonje ise bu durumdan memnun değildir. Numi, Dünya’da kalan annesini kurtarmak için Sonje’nin yardımına başvurur. Sonunda bir yolunu bulup Sonje ile New York’a gelirler fakat karbondioksit fazlalığı sebebiyle nefes alamazlar. Ayrıca vakit de daralmıştır, bu yüzden Sonje ve Numi ayrılırlar. Daha sonra esir alınan küçük çocukları kurtarırken başı derde giren Numi, Sonje tarafından kurtarılır. İkili bu sayede birbirlerine karşı duygularını daha net ifade etmeye başlar ve aralarında bir aşk alevlenir.

Kohen, geçtiğimiz yıl Aeden’in dizi olacağını ve ön anlaşmaların imzalandığını duyurmuştu. Kohen, dizinin yabancı bir kadroyla yapılacağını “Zaten Türkiye’de olmayacak. Yabancı bir ekiple yabancı bir kadro üzerinden olacak. Yurt dışında sanatçıya, fikir üreticisine rock star muamelesi yapılıyor.” sözleriyle dile getirmişti.

5. Gör Beni: İki Devrin Hikâyesi (2018)

azra kohen kitapları gör beni listelist
Gör Beni, diğer Azra Kohen kitapları arasından sıyrılarak Everest Yayınları’ndan çıktı. Gör Beni’de Osmanlı Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki çatışmaların etrafında sadrazamın oğlu Selim ve Cumhuriyet kadını Ülkü’nün aşkı anlatılır. Kitapta öne çıkan karakterler arasında birbirlerinden kaçtıkça aşkı bulan İlmiye ve Orhan da yer alır. 1930’lu yıllarda geçen kitap, sık sık din ve tarih konularına atıf yapar. Bu sayede sıradan bir aşk hikayesi olmaktan öteye geçerek okuyucunun farklı alanlardaki bilgilerini tazelemesini/artırmasını sağlar. Gör Beni: İki Devrin Hikâyesi, 2019’un en çok okunan kitapları arasında yer almıştı.

BONUS 1: Dinle Beni

dinle beni
Azra Kohen, geçtiğimiz yıl katıldığı bir radyo yayınında Dinle Beni adlı kitabının 220 sayfasını yazdığını söylemişti. Kohen, önce Dinle Beni’yi yazdığını fakat kitabın çok fazla alt bilgi barındırdığını düşünerek Dinle Beni’yi daha sonra yayımlamak üzere ertelediğini belirtiyor. Yani Gör Beni kitabı, Dinle Beni’yi okumak için bir ön hazırlık niteliğinde. Dinle Beni’nin ne zaman yayımlanacağı ise henüz bilinmiyor.

BONUS 2: Nakar

nakar
Aeden’in devamı niteliğinde olacağı düşünülen Nakar kitabı ise zıtlıkların felsefesine ve bilinçaltı süreçlere değinecek. Ayrıca Kohen, bir röportajında Nakar’da ileri fiziğin anlaşılabilir ölçüde ele alınacağını da söylemişti. Kohen, Nakar’ın güce tapanların hikayesi olduğunu belirtiyor.

BONUS 3: Eğer Azra Kohen’in kitaplarındaki ufuk açıcı sözlerle bakış açınızı derinleştirmek istiyorsanız sizi buraya alalım 🙂

Kaynak: 1, 2, 3, 4, 5

Güzel Sözler: Her Duruma Uyum Sağlayacak En Güzel Sözler

$
0
0

Bilime göre insanı insan yapan özellikler arasında iletişim olgusu, oldukça ciddi bir önem taşıyor. Hatta iletişimin, insani ilişkiler kapsamında “olmazsa olmaz” şeklinde konumlandırıldığını söylemek abartı olmayacaktır. İşte bu olgunun uygulamada başarı kazanması için gerekli ön koşullardan birini de güzel sözler oluşturuyor kuşkusuz. En anlamlı sözler ya da sevgiliye güzel sözler söylemek de iletişim içinde kullanılabileceği gibi herhangi bir amaç için etkileyici güzel sözler söylemek de bu potada eritilmeli.

Ayrıca “Duygularınıza Tercüman Olacak En Romantik Sözler” ve “Her Yerde Kullanabileceğiniz Kapak Niteliğinde Sert Sözler” öğrenmek isterseniz, bu linklerde, anlamlı sözler okuyabilirsiniz. Etkileyici sözler söylemek isterseniz…

O halde buyurun; karşınızda bazı anlamlı güzel sözler…

Sevgiliye etkileyici sözler söylemek isteyenlere;

Güzel sözler

Güzel aşk sözleri etkileyici nitelik taşır. Aşık olup da bu savı bilmeyen kaldı mı? Güzel ve anlamlı sözler söylemek o kadar da zor olmasa gerek…

Sıradaki aforizmalar, sevgiliye güzel sözler söylemek isteyenlere gelsin;

“Desem ki; Sen benim için hava kadar lazım, ekmek kadar mübarek, su gibi aziz bir şeysin…Nimettensin.”

Cahit Sıtkı Tarancı

“Herkes fazlasıyla sevmiş… Ben eksikleriyle sevmiştim oysa!”

Özdemir Asaf

“Dışarıya yağmur, yüreğime hasret, fikrime sen… Ne yapıyorsunuz üçünüz burada?”

Cemal Süreya

“Aşk bir kadının yaşamının tüm öyküsü, erkeğin ise yalnızca bir serüvenidir.”

Madama de Stael

“Bir gün sabah sabah kapıyı vursam, Kim o dersin uykulu sesinle içerden. Saçların dağınıktır, mahmursundur.
Kim bilir ne güzel görünürsün sevgilim; bir sabah vakti kapıyı çalsam, uykudan uyandırsam seni… Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç’ten.”

Turgut Uyar

”Aynı günde dört mevsime şahit olmak gibi bir şey bu. Önce özlüyor, sonra ağlıyor, akşamları küsüyor, geceleri çok seviyorum”

Özdemir Asaf

“Ben utangaç bir kalbi taşırım geceden. Ben sana aşık olduğumu, ölsem söyleyemem.”

Özdemir Asaf

”Aşk; bir bakıma sobaya dokunmak gibidir. Bir defa yanarsın, izi kalır. Sonra bir daha dokunmazsın, sadece yanına yaklaşırsın.”

Sunay Akın

”Öyle bir zamanda gel ki, vazgeçmek mümkün olmasın.”

Orhan Veli Kanık

Dostluk sözleri de bu listede olmalı;

Güzel Sözler

Dostunuza söyleyebileceğiniz arkadaşlık sözleri, aranızdaki iletişimin güçlenmesine yardım edecektir. Dostunuzun içinde bulunduğu herhangi bir duruma (o duruma uygun olması kaydıyla) göre seçebileceğiniz birtakım sözler aranızdaki ilişkinin kök salmasına yardımcı olabilir.

Örneğin;

“Anne ve babalarımızı kader, arkadaşlarımızı kendimiz seçeriz.”

Jacques Delille

“Arka bahçenizde, arkadaşlarınızın hatalarını gömebileceğiniz yeterince büyük bir mezarlık olsun.”

Henry Beecher

“Arkadaş edinirken yavaş ol, değiştirirken ise daha da yavaş.”

Benjamin Franklin

“Arkadaş edinmenin tek yolu, arkadaş olmaktır…”

Emille

“Arkadaş uğrunda ölmek kolay, fakat uğrunda ölünecek arkadaşı bulmak zordur…”

Cervantes

“Arkadaş, arkadaşlarının kusurlarına ve zayıflıklarına katlanmak zorundadır.”

William Cowper

“Arkadaş, insanın kendisine verdiği hediyedir…”

Stevenson

“Arkadaşını yalnızken ikaz et, başkalarının yanında öv…“

Publius Cyrus

Kısa güzel sözler de listemizde yer almalı;

Kısa anlamlı sözler de dikkatinizi çekebilir. Bu nedenle hazırladığımız bu listede onlar da yer almalı. Anlamlı kısa sözler okumak isteyenlere aşağıdaki örnekleri sunabiliriz.

“Sevilen kadın, kadınların en güzeli değil midir zaten?”

Honore de Balzac

“En kötü yalnızlık, kendinle barışık olmamaktır”

Mark Twain

“Bakmayın etrafımda çok insan dolandığına, sırılsıklam yalnızım aslında”

Anonim

Eşe güzel sözler: Eşinize söyleyebileceğiniz bazı sözler büyülüdür.

Misal;

“Dünyanın en içten gülüşünü mü görmek istiyorsunuz? O halde ya bir çocuğu gülümsetin ya da mutlu bir çiftin bakışlarını izleyin”

Anonim

Ve ayrıca farklı konularda yine çok güzel ve anlamlı sözler;

En güzel sözler, söyleyenle ilişkili olduğu gibi söyletene de bağlıdır. Dolayısıyla sağlıklı bir iletişim ve ilişkinin gerekliliği olan çok anlamlı sözler için okumaya devam edebilirsiniz.

“Mutlu olmayı yarına bırakmak, karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer ve bilirsin, o nehir asla durmaz.”

Grange

“İnsanların, senin hakkında ne düşündüklerini önemsemeyerek, ömrünü uzatabilirsin mesela.”

Bukowski

“Dünyayı kara gören insan, herkesi kendisi kadar kötü sanır ve bunun için herkesten nefret eder.”

Bernard Shaw

“Yaşadığın dünyaya bak; Yüce Tanrı, hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla erişmeyi tercih edesin?”

Mevlana

“Düşmanın en büyük hilesi dostluğudur.”

Sadi Şirazi

“Sevmek bu kadar güzelse; kim bilir sevmeyi yaratan ne güzeldir…”

Şems-i Tebrizi

“Unutma; Hеr gеlеn sеvmеz.. Vе hiçbir sеvеn gitmеz.”

Nazım Hikmеt

“Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. Bugün yarına dünle beslenerek yol alır.”

Bertolt Brecht

“İnançlar hakikat dūşmanı olarak yalanlardan daha tehlikelidir.”

Nietzsche

Her Satırında Tüylerinizin Ürpereceği En İyi 13 Korku Kitabı

$
0
0

Korku kitapları tüm dünyada en fazla okunan türler arasında yer alıyor. Gece korkudan uyuyamayacağımızı bilsek de olayların perde arkasını öğrenmek için korku türündeki kitapları bir türlü elimizden bırakamıyoruz. Aslında bu durumun çok temel bir nedeni var. Korku kitapları pek çok alt türe ayrılsa da çoğunlukla psikolojik gerilimle harmanlanıyor. Bu ise okurda merak uyandırarak okuma motivasyonunu güçlendiriyor. Bu nedenle kitapların biri bitmeden hemen başka bir korku kitabı arayışına geçiyoruz. Siz de gizemli ve mistik olayların içine sürüklenmek istiyorsanız tüm zamanların en çok okunan 13 korku kitabına göz atabilirsiniz. İşte o kitaplar ve konuları…

Korku kitapları dışında korku filmlerine de ilgi duyuyorsanız birbirinden kaliteli korku filmleri listemizi inceleyebilirsiniz.

1. Stephen King – Hayvan Mezarlığı

Korku kitapları listemize, usta yazar Stephan King’in beyazperdeye de aktarılan kitabı Hayvan Mezarlığı ile başlıyoruz. Louis Creed ve ailesi yaşadıkları bir travmanın ardından sakin bir kabaya taşınmaya karar verirler. Yeni evlerine yerleştikten kısa bir süre kedileri kaybolur ve ölü olarak bulunur. Louis, kızının bu duruma çok üzüleceğini düşünür. Komşuları Jud, kediyi geri getirmenin bir yolu olduğunu belirtir. İşte bütün felaket de bundan sonra başlar. Jud ve Louis kediyi hayvan mezarlığına değil evlerinin yakınlarındaki bir Kızılderili mezarlığına gömer. Söylentilere göre bu mezarlığa gömülenler, kısa bir süre sonra tekrar dirilir. Gerçekten de kedi ertesi gün canlanıp eve dönmüştür. Bir süre sonra Creed ailesi için acı olaylar üst üste yaşanmaya başlar. Doğaüstü olaylarla kurgulanmış bu kitap, size gerilim dolu anlar yaşatacak.

2. Howard Phillips Lovecraft – Deliliğin Dağlarında

Miskatonic Üniversitesi’ne bağlı bir ekip, bilimsel araştırma yapmak amacıyla Antarktika yolculuğuna çıkar. Ekibin en temel amacı, ölü kıta olarak adlandırılan Antarktika’da milyonlarca yıl önce yaşamış canlıların fosillerini bulmaktır. Bilim insanları Antarktika’ya ulaştıklarında daha önce örneği görülmemiş bir fosil türüyle karşılaşır. Bunun üzerine grup ikiye ayrılır ve farklı yerlerde çalışmaya başlarlar. Bir süre sonra aralarındaki telsiz iletişimi kesilir. Ekibin lideri William Dyer ve asistanı kaybolan grubu aramak için yola koyulur. Bu yolculuk onların hayal dahi edemeyeceği bir keşifle sonuçlanır. Korku filmlerinden fırlamış gibi görünen groteks yapıların olduğu kadim bir şehirle karşılaşırlar. Dünyanın ölü olarak bildiği bir kıtada “Eskiler” adı verilen bir uygarlık vardır! Eskiler artık bu şehirde yaşamıyordur. Ancak geride bıraktıkları, bilim insanlarına dehşeti yaşatacaktır. Okurların kitap kapağını kapattığında, korku duygusunu yeniden tanımlamak isteyeceğine eminiz!

3. Josh Malerman – Kafes

Netflix filmi Birdbox’a ilham veren Kafes, kıyamet sonrası dünyayı anlatır. Dünya, görülmemesi gereken korkunç “bir şey” tarafından istila edilmiştir. Geride kalan bir avuç insan gibi Malorie ve çocukları için de hayatta kalma savaşı büyük bir trajediyle başlar. Herkesten uzak terk edilmiş bir evde yaşayan Malorie ve ailesi, daha güvenli bir yere ulaşmak için tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Ancak bu yolculuk bilinmeyenlerle doludur. Görülmemesi gereken varlığa tek bir bakış atmak insanları ölümcül bir deliliğe sürüklemektedir. Bilinmeyen bu tehlike karşısında göz bandıyla yapılan yolculuk, tüyler ürperden gelişmelere yol açar. Kafes, akıcı ve soğukkanlı anlatımıyla okuyucuyu diken üstünde tutacak bir maceraya sürüklüyor.

4. Stephen King – Mahşer

2019 yılına kadar Stephen King’in anlatılarını, sadece romanlarda olabilecek ustaca işlenmiş kurgular olarak kabul ediyorduk. Mahşer’i okuduğunuzda bu fikrinizin değişeceğine eminiz! King’in 1978 yılında yayınlanan bu romanı, biyolojik deneyler yapan laboratuvardan hasta bir teknisyenin kaçmasıyla başlar. Kısa bir süre sonra insanlığın %99’unu yok edecek mutasyona uğramış grip virüsü tüm dünyaya yayılmaya başlamıştır. Halk, hayatı kaosa çeviren bu virüse “Süper grip” adını verir. Virüsle enfekte olmayan bir grup insan, kendilerini bu kabustan kurtaracak bir lider aramaya başlar. Hayatta kalan yüzde birlik dilimdeki insanlar; iyiler ve kötüler olarak iki gruba ayrılır. İnsanlık belki de son kez büyük bir savaş verecektir. Tabi bu sırada okur; karantina, izolasyon ve mesafe gibi kavramlarla sıkça karşılaşır. Korku, gerilim, aşk, bilinmezlik ve realizm dolu bu kitap, size çok tanıdık gelecek gerilim dolu bir hikâyeye odaklanıyor.

5. Mary Shelley – Frankenstein

Mary Shelley korku edebiyatına Frankenstein kitabıyla damga vurmuş bir isim. 1818 yılında yayınlanan kitabın günümüzde hala okunuyor olması, Frankenstein’in harika bir kurguya sahip olduğunu gösteriyor. Victor Frankenstein, annesinin zamansız ölümüyle sarsılan bir tıp öğrencisidir. Annesinin ölümü onu o kadar etkilemiştir ki okulda öğrendiği bilgilerle ölümden yaşam üretmeye karar verir. Bu amaç uğruna ölülerden uzuvlarını toplar ve laboratuvarına kapanır. Victor uzun çalışmalarının ardından ölümden yaşam üretmeyi başarır. Ancak yarattığı canlı onu dehşete düşürür. Karşısında soluk ciltli, korkunç bakışlı ve dev bir canavar vardır. Kendi yarattığı bu canavardan korkan Victor Frankenstein, laboratuvarını terk ederek evine kaçar. Geri döndüğünde yaratık orada değildir. Victor kendi vicdanıyla sürekli hesaplaşmak zorunda kaldığı, dehşet dolu günler yaşamaya başlayacaktır. 

6. Adam Nevill – Daire 16

korku kitapları

Daire 16 gibi bazı kapıların hiç açılmaması gerekir… Burası Londra’nın zengin bir semtinde bulunan 50 yıldır kimsenin adım atmadığı bir dairedir. Daire 16’ya kimsenin gelmesinin bir sebebi vardır. Ancak bazı şeylerin gizli kalması gerekir. Amerikalı genç bir kadın Apryl, teyzesinden kalan miras almak için Londra’ya gider. Daire 16’nın kapısı bir kere aralandıktan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. İlginç ve gerçekçi karakterler, tüyler ürperten gelişmeler ve sürpriz bir son… Son yılların en başarılı ismi Adam Nevill’in Daire 16’sı, heyecanın sürekli tırmandığı gerilim dolu bir kitap.

7. E. T. A. Hoffmann – Şeytanın İksirleri

korku kitapları

Alman edebiyatının en bilinen korku-gerilim klasiği olan Seytanın İksirleri, doğaüstü güçler tarafından esir alınan Medardus’un hikayesini konu alır. Medardus, eğitimi bittikten sonra rahip olmayı hayal eden bir keşiştir. Eğitim aldığı manastırda “Şeytanın İksiri” olarak isimlendirilen bir kutsal eşya vardır. İçeni deliliğe ve kötülüğe sürükleyen bu iksire dokunmak kesinlikle yasaktır. Ancak keşişlerin nefislerini terbiye etmek için ortadan kaldırılmaz. Bir süre sonra dünyevi hazların peşinden sürüklenen Medardus, aydınlık ve karanlık tarafıyla yüzleşmek zorunda kalacaktır. Büyük günahlar, işkenceler, korku, ölüm kokan zindanlar, delilik ve lanetin kol gezdiği bu hikâye, korku-gerilim severler için bir başyapıt!

8. William Peter Blatty – Şeytan

korku kitapları

Korku kitapları listemize beyazperdenin kült filmi The Exorcist’e ilham kaynağı olan Şeytan ile devam ediyoruz. Gerçek bir hikâyeden esinlenen kitap, Katolik bir rahibin şeytan çıkarma ayinini konu alıyor. Aslında William Peter Blatty’e ilham kaynağı olan olay; 20 Ağustos 1949 tarihli Washington Post gazetesinde çıkan bir haberdi. Haberin öznesi yine Katolik rahip ve 14 yaşındaki çocuktu. Çocuğun ailesi ve komşular pek çok doğaüstü olaylara şahit olduklarını iddia ediyordu. Haberde ise yaşanan olayların detayları anlatılıyordu. William Peter Blatty, bu haberi gördükten sonra kolları sıvadı ve konuyu araştırmaya başladı. Yeni öğrendiği bilgilerle dehşete düşen Blatty, kurguyu güçlendirmek için bazı değişiklikler yaparak yazdıklarını yayınlamaya karar verdi. İnanç ve batıl düşünce üzerine yoğunlaşan bu kitap, korku-gerilim türünün en iyileri arasında.

9. Howard Phillips Lovecraft – Karanlıkta Fısıldayan

korku kitapları

Günümüz korku edebiyatını büyük ölçüde şekillendiren Lovecraft, Karanlıkta Fısıldayan isimli romanıyla kendisinden sonra gelen birçok yazara ilham kaynağı oldu. Bilinmeyenin korkusunu anlatan bu kitap, 1927 yılındaki Vermont seli ile başlıyor. Selden sonra suyun üzerinde dolaşan garip canlılar bölge halkında büyük bir paniğe yol açıyor. Bölgedeki bir çiftlikte tek başına yaşayan Henry Akeley, profesör Albert Wilmart’a selden sonra yaşanan garip olaylarla ilgili detaylı mektuplar yazmaya başlıyor. Akeley’in anlattıkları Wilmart’ın rasyonel mantığına ters düşse de profesör olayları araştırmak için Akeley’in çiftliğine tehlikeli bir yolculuğa çıkıyor. Bu sırada Akeley gizli güçler tarafından rahatsız edilmeye başlıyor. Akeley’in anlattıkları yalnız yaşayan bir insanın hayalleri midir yoksa bu olayların arkasında gerçekten kozmik bir güç mü vardır?

10. Josh Malerman – Gölün Dibindeki Ev

korku kitapları

İkisi de 17 yaşında olan James ve Amelia isimli iki aşık, göl kenarında buluşmak için sözleşir. James ilk buluşma için kanoyla gezinti yapmanın iyi bir fikir olduğunu düşünür. İkili gölde ilerlerken çalıların ardında dar bir geçit keşfeder. İlk buluşmanın heyecanını artırmak isteyen çift, geçitten geçmeye karar verir. Geçit kimsenin bilmediği farklı bir göle açılıyordur. Tam gezintiyi sonlandırıp geri döneceklerken gölün dibinde iki katlı bir ev olduğunu fark ederler. Meraklarına yenik düşen James ve Amelia göle girip evin içerisine bakmak ister. Girdiklerinde onları büyük bir sürpriz karşılar. Evin içi dayalı döşeli ve her şey yerli yerindedir. Gördüklerinden büyülenen James ve Amelia bu eve sık sık gelmeye başlar. Bu süreçte hem daha fazla yakınlaşırlar hem de yeni evleri üzerinden hayaller kurarlar. Ancak bir evin boş olması o evde kimse olmadığı anlamına mı gelir?

11. Sheridan Le Fanu – Carmilla

korku kitapları

1872 yılında yayınlanan Carmilla, vampir edebiyatının en erken yapıtlarından biri. Roman, genç ve güzel bir kızla gizemli bir kadının hayat hikayesine odaklanıyor. Ana karakterlerden ilki Laura, Avusturya’nın en ücra bölgesindeki bir şatoda yaşar. Onun sakin ve sıkıcı hayatı Carmilla ile tesadüf eseri tanışınca son bulur. Carmilla son derece gizemli bir kadındır. Gündüzleri ortalarda görünmez, dualara katılmaz ve geceleri tek başına dışarı çıkar. Ancak Laura o kadar yalnızdır ki Carmilla ile vakit geçirmek ona çok iyi gelir. Laura ve Carmilla’nın arkadaşlığı bir süre sonra yavaş yavaş romantik bir ilişkiye dönüşür. Carmilla geldikten sonra hem kasabada hem de şatoda açıklanamayan olaylar olmaya başlamıştır. Edebiyat tarihinin ilk lezbiyen vampir hikayesini konu alan bu kitap, sadece kendi döneminin değil günümüzün de toplumsal tabularına meydan okuyan bir anlatıma sahip.

12. Stephen King – O

korku kitapları

Korku edebiyatının en seçkin örnekleri arasında yer alan O, yedi farklı karakterin bulunduğu iki ayrı zaman diliminde geçer. Olaylar, ABD’nin Maine eyaletinde bulunan Derry isimli kasabada gerçekleşir. Kasabanın kanalizasyonlarında, insanları kendi karanlık dünyasına çeken gizemli bir güç vardır. Bu korkunç canavarla uzun yıllar önce mücadele eden yedi çocuk, artık yetişkin bireyler olmuş ve geçmişte yaşadıkları korku dolu günleri unutmuşlardır. Ancak geçmişin derinliklerine gömülen bu yaratık ansızın tekrar ortaya çıkar. Bunun üzerine bir araya gelen eski arkadaş grubu, “O”nunla yüzleşmeye karar verir. Kitabın akıcı anlatımı, sizi O’nun karanlık dünyasında hissettirecek!

13. Grady Hendrix – Horrorstör

korku kitapları

Modern dönemin perili ev hikayesi olarak tanımlanabilecek Horrorstör, hem ismiyle hem de kitap kapağıyla uzun yıllar konuşuldu. Şık tasarımıyla dekorasyon dergisini andıran bu kitap, korku ve gerilimi göz alıcı bir formatta okuyucusuna sunuyor. Hikâye Ohio’daki Orsk isimli bir mobilya mağazasında geçiyor. Çalışanlar her sabah mağazaya geldiklerinde parçalanmış eşyalar ve kırılmış mobilyalarla karşılaşıyorlar. Ancak güvenlik kameraları incelendiğinde bu olayları açıklayacak hiçbir şey bulamazlar. Bunun üzerine mağazada çalışan 3 kişi vardiyalı olarak mağazada kalmaya gönüllü oluyor. Sonrası malum, gecenin ilerleyen saatlerinde dehşet verici olaylarla karşı karşıya kalırlar. Korku edebiyatına farklı bir soluk getiren bu roman, formatıyla okuyucularına alışılmadık bir deneyim yaşatıyor.

Kaynak: 1

Viewing all 457 articles
Browse latest View live